Bu konuyu sizlerle paylaşmadan önce, Allah’ın Kuran’da tanıttığı, hoşnut olduğu erkek ve kadın karakterine değinelim.
Mümin Kadın Kimdir?
Mümin kadın Allah’ın en güzel tecellilerinden biridir. Çünkü o, Allah’tan korkar, Allah’ın emir ve yasaklarını titizlikle korur, güzel ahlakı tam olarak yaşayabilmek için çaba harcar. Kuran’daki mümin kadın asildir, şahsiyet sahibidir ve güçlüdür, kararlıdır, dünya hayatının geçiciliğinin farkındadır, yaşamdaki yegane arzusu Allah’ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmakdır. İnce bir zevke sahiptir, bu onun cennete olan özlemini ifade eder. Boş sözlerden ve boş işlerden tamamıyla yüz çevirmiştir. Dünyada ise yüksek idealleri vardır ve topluma karşı son derece duyarlıdır. Yaşadığımız yüzyılda şahit olduğu, dünyayı gözyaşı ve kana bulayan haksızlık ve zulme seyirci kalmaz. Detaylarla değil, gerçeklerle uğraşır. Elinden geldiğince Allah’ın varlığını inkar eden ideolojilerle fikri bir mücadele verir.
Mümin Erkek Kimdir?
Mümin erkek de Kuran’da mümin kadınla eşit hak ve sorumluluklara sahiptir. Kadınlar üzerinde “sorumlu-gözeticidir”. (Nisa Suresi,34 ) Allah’ın karşısındaki aczini bilir, Allah’tan korkup-sakınır. Allah Katı’nda erkek kadın karakteri değil mümin karakteri vardır. Zaten Kuran’da da bu durum “erkek adamlar” ifadesiyle şöyle vurgulanmıştır:
“Mü'minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiç bir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.” (Ahzab Suresi, 23)
Şimdi gelelim Kuran’daki evlilik hükmüne
İslam dört eşliliği kime ve ne zaman emreder, önce bunu bilmek ve anlamak gerekir.
“Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır.” (Nisa Suresi, 3)
Ayette de belirttiği gibi. Erkek tam anlamıyla Kuran ahlakını yaşayarak, eşlerinin arasında asla bir ayrım yapmadan eşit sevgi ve eşit imkanlarla onlara davranabiliyorsa, Peygamberler gibi adaleti sağlayabiliyorsa çok eşlilik Kuran’da helal kılınmıştır. Siz de takdir edersiniz ki, bir insanın böyle yüksek bir ahlaka ve anlayışa sahip olduğunu iddia etmesi günümüzde oldukça zordur. Çünkü Kuran ahlakı bir bütündür. Bir insan Allah’ın gücünü gereği gibi takdir edip O’na teslim olmamışsa, bu yalnızca evliliğe değil, yemek yemesine de, konuşmasına da, çalışmasına da ve hatta aile ilişkilerine de yansır. Demek ki, her şeyde olduğu gibi, evlilik konusunda da Kuran’ı “bir ucundan anlayıp ibadet etmek” büyük bir yanılgıdır.
Günümüz evlilikleri
Günümüzde ise her kavram gibi “ bazı evlilikler de ” de son derece dejenere olmuştur. Evlilik, sanki bir tür “çıkar şirketi”dir. Bazı kadınlar daima zengin, varlıklı, şöhret sahibi bir erkeğin arayışındadırlar. Bazı erkekler de kadının güzel ve genç olmasıyla ilgilenirler. Bir genç kız doğduğu andan itibaren bu telkinle büyütülür. Büyüyüp evleneceği günü bekler durur. Büyük hayallarle evliliğe ilk adım olan, nikah masasına oturup imzayı atarken, biribirlerine ilk verdikleri söz, iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birbirlerini korumak olmuştur. Bu sözler bazı evliliklerde neredeyse üç ay içinde unutulmaktadır. En uzun süren evliliklerde bile nikah masasında verdikleri sözler, zaman içinde bir takım sebeplerden dolayı, biribirlerinden bıkıp, çeşitli hakaretler, aldatmalar hatta bazen şiddete dönüşmüştür. Bu durum toplumun büyük bir kesimini oluşturmaktadır. Dolayısıyla tek eşle dahi huzurlu ortamı oluşturamayanlar, nasıl olur da Kuran’da ki dört eşliliği günümüzde uygulamak konusunda iddia ediyorlar anlaşılır gibi değil.
Erkek için ise menfaatler biraz farklıdır. Çamaşırlarını yıkayacak, ütülerini yapacak, yemeğini pişirip, evini toplayacak birini bulmuştur. Üstelik istediği her an onun kaprislerine katlanacak bir partneri vardır. Ortalama bir evliliğin yirmi beş yıl sürdüğünü varsayarsak, bazı evlilikler de bir kez imza atıp yirmi beş yıl sanki birbirlerine katlanmak zorunda olduğu, iki şirket ortağı gibirirler.
Görüldüğü gibi, günümüzde evlilikler tamamen gelip geçici dünya kavramlarına göre kurulmuştur. “Güzellik, gençlik, şöhret, para, mevki gibi,” bunları yitirince de genellikle evlilikler bozulur. Birbirlerine aşık olduklarını söyleyen çiftler ise, bunun çok kısa süre sonra yok olduğunu kendileri de ifade ederler. Çünkü sevgi yeryüzünde Allah’ın kalplere koyduğu en güzel duygudur. Allah sevgiyi Kendisi’ni sevip yüceltmemiz, O’nun yarattıklarını ve O’nun tecelli ettiği insanları sevmemiz için yaratmıştır.
Dört eşliliğin yaşanması için, Allah’ın emrettiği kurallardan bazıları
Kadınlar arasında, her konuda eşit haklar sağlanması.
Güzellik ve çirkinlik ayrımı olmadan, aralarına fitne sokacak tavırlardan kaçınmak.
İster yaşlı ister genç olsun, hepsinin Allah’ın en güzel tecellileri olduğınu çok iyi kavramak
Maddi olarak tüm imkanları kadınlar arasında ayrım yapmadan eşit olarak dağıtılması.
Dört eşlilik ne zaman ve nasıl uygulanır
Bu konuda Peygamberimiz Müslümanlara en güzel örnektir. Bilindiği gibi “Hz. Muhammed (sav)” yirmi beş yaşında iken, kırk yaşında olan “Hz. Hatice” ile ilk evliliğini yapmışdır. Bu evlilik tam yirmi beş yıl, Hz. Hatice vefat edinceye kadar devam etmiştir. Peygamberimiz daha sonra, Allah’ın emriyle bir çok kez farklı evlilikler yapmıştır. Hadislerden anladığımıza göre Peygamberimiz, hanımlarının hepsini Allah’ın en güzel tecellileri olarak gördüğünden, eşleri arasında hiçbir konuda ayrım yapmadığını öğrenmekteyiz.
“Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nisa Suresi 4)
Kadınların nefsinde yaradılışları gereği, aralarında rekabet ve kıskançlığa eğilim vardır. Yüce Allah kadınların nefsindeki bu yöne Kuran’da şöyle dikkat çekmiş ve kadınları bu kötü ahlak özelliğinden men etmiştir:
“Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar.” (Hucurat Suresi, 11)
Bunun yanı sıra, Kuran ahlakının tam olarak yaşanmadığı toplumlarda, bu kıskançlık ve rekabet duygusunu kadınlara hissettirmeden ortamı bulacak yüksek ahlaklı şahsiyetler de sanırım yaşadığımız devirde parmakla gösterecek kadar azdır. Dolayısıyla İslam’da dört eşliliği savunanlar, önce Allah’ın emrettiği ahlaka, hoşgörüye ve sabra sahip olup olmadıklarını samimi bir şekilde düşünmelidirler.
Çok eşlilik ancak böyle yüksek bir ahlakı, ideali ve arınmışlığı paylaşan insanların yaşayıp kavrayabileceği bir güzelliktir. “Bu ahlak cennet ahlakıdır, Peygamber ahlakıdır.”