HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Kader 6 Yüzlü bir zardır Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

Burada insanoğlunun Kader olarak algıladığı aslında SÜNNETULLAH olan bir uygulamayı Kur'an
ışığında akıl süzgeçinden geçirip FARKINDALIK ve KUANTUM FİZİĞİ bağlamında açıklamaya-Allah izin
verirse-çalışacağım.
Kaderin aslında İnsanoğlunun kendi eline Teslim ve Emanet edildiğini,nasıl ince ihtimal hesapları
üzerine 3 lü ve 6lı sistem ile belirlendiğini inceleyeceğiz.
------------------------------------------------------------ -------------------------------------
Yazdılarımı tekrar okudum ve biraz daha üzerinde çalışıp daha sonra paylaşmayı uygun gördüm.

En kısa sürede konuyu Ortak akıl ile irdelemek dileğiyle...

Sevgiler...

Metehan

__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

MErhaba MEtehan,

düşüncelerinize ışık tutması açısından Yusf suresinde geçen kıssadaki şu detayları paylaşmak isterim :

66. (Ya'kub) dedi ki: Kuşatılmanız (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!" Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah şahittir.

 

67. Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O'na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar. *

 

68. Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı; ancak Ya'kub içindeki bir dileği açığa vurmuş oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Selamlar,

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

selam,

Sabah saatlerinde yazıp-silmiştim:)

İlginiz için teşekkürler Hayrullah bey,Gerçekten de Yusuf Suresin alınacak yüzlerce ders var.Ama beni KAÇ kapıdan girdikleri
de ilgilendiriyor.Bunun için başka kaynaklara da başvurmak gerekebiliyor.Ancak bu asla Kur'anın eksikliği anlamına gelmez!

Arabca,İbranice ..Aramice kısacası sanskritce ÜÇ HARFLİ anlatım üzerine kuruludur.

Üç harf ve 6 boyut üzerine bir araştırma yapıyorum.

Bir ön hazırlık olarak aşaıda ki, Sn.Mustafa Erol ün çalışması okunabilir...


“Yaşamdaki temel amacımız nedir?”… sorusunun en mantıklı cevabı sanırım “Mutlu olmak” olmalıdır. İstisnasız tüm insanların
yaşlısı genci, yoksulu zengini, Paris’lisi İzmir’lisi…ne kadar farklı yaşam tarzlarına sahip olursak olalım ne kadar farklı
çevrelerde yaşarsak yaşayalım temelde ihtiyaçlarımız aynıdır. Ancak günlük yaşam içinde hepimizin sıkıntıya girdiği oldukça
mutsuz olduğu adeta aşılması imkansız bazı sorunları vardır. Bu sorunlar dış etkenlere bağlı olabileceği gibi büyük bir
oranda aslında kendi düşünce sistemimizin ortaya çıkardığı sorunlardır. Bu nedenle gerçekte insanoğlu sorunları aşmaya
çalışırken en büyük mücadeleyi yine kendisine karşı vermektedir. Karşılaştığımız sorun nedenli büyük yada aşılmaz olursa
olsun aslında düşünce sistemimizin ortaya çıkardığı ve dolayısıyla da yine beynimizin çözebileceği sorunlardır. Burada esas
olan insanın düşünce sistemini değiştirmesi yada sorunu çözebilecek şekilde soruna adapte etmesidir. Bu ise gerçek anlamda
zihinsel, bedensel eğitim ve ciddi çalışma gerektirmektedir. İnsanın mutluluk sorunu felsefe, psikoloji, nöroloji,
psikiyatri, sosyoloji, fizik…gibi aslında bütün bilimlerin ortak sorunudur.
İnsan düşüncesinin oluştuğu ve yönetildiği yer olan beynimiz bilindiği gibi yaşamımıza dair olumlu yada olumsuz her şeyden
adeta sorumludur. Bu durumda bütün mesele beynimizin işleyiş mekanizmasının çözümlenmesi düşüncelerin nasıl oluştuğunun ve
nasıl yönetildiğinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu ise sadece nörologların yada tıp biliminin altından kalkabileceği bir sorun
değildir. Zaten şuan kadar da bu alanda fazlaca bir yol kat edilememiştir. Aslında insan beyninin ürünü olan düşünce ve
eylemler yine o kişinin geçmişte yaşadığı olaylar ve deneyimler tarafından belirlenmektedir.Kişilik dediğimiz kavram tüm
bunların bileşkesidir. Geçmişte yaşanılan her olay deneyim yada bilgi, beyin hücrelerinin içinde bir takım protein
zincirlerinin oluşmasına yada bir çeşit yolların oluşmasına neden olmaktadır. Bu yollardan daha sonra düşünce oluşumu ve
yönetimi esansında elektronik sinyaller rahatlıkla geçerek çeşitli kararların alınmasını yada alınamamasını ve uygulanmasını
sağlarlar. Örneğin iğne battığında acı hissini yaşamamızın yada çok sevdiğimiz bir tatlıyı yediğimiz zaman mutluluk hissini
yaşamamızı sağlayan bu elektronik sinyal bağlantılarıdır. Bütün bunlar aslında yaşadığımız olaylara beynimizin getirdiği
yorumla ilişkilidir ve bu yorum da beynimize yine geçmişte yaşanan olaylar esnasında öğretilmiştir. Örneğin aynı restorana
gittiğimizde aynı yemeği yeme eğilimimiz bu şekilde kolayca oluşmaktadır. Sigara içen bir kişinin bir türlü bu
alışkanlığından kurtulamamasının nedeni de yine budur.
Bütün bu beyinsel aktiviteleri bilimsel açıdan incelediğimizde bütün olup biten yaklaşık 1200 g olan beynimizde bulunan
yaklaşık 100 milyar kadar hücre arasındaki çok küçük elektriksel sinyallerin sürekli olarak merkezler arasındaki hareketidir.
Düşüncenin oluşumu da bunun eyleme dönüşmesi de tamamen elektronik sinyaller aracılığı ile olmaktadır. Bu sinyaller
boyutların çok küçük olduğumikro evren de gerçekleşmektedir. Mikro evrende (uzunluk<< 10-6m) gerçekleşen bu olaylar yine bu
evrenin kurallarıyla ancak gerçekleşebilir. Mikro evreni yöneten yasaları konu alan kuantum fiziği bu alanda yapılacak
çalışmaların olmazsa olmazı konumundadır. Zira kuantum fiziği mikro evreni yöneten yasaları aslında 1900 yılından beri
araştırmakta ve çok önemli ölçüde de çözümlemiştir. Bu nedenle insan beyninde meydana gelen düşünceler ve bunların
yönetilmesi, eyleme dönüşmesi konusu kuantum fiziği yasalarının yönetimi altındadır. Örneğin mikro evrende tünel olayı
gerçekleşir, yani bir elektron kendi enerjisinden daha büyük bir enerji barajını aşıp barajın arka tarafına ulaşabilir. Bu
kuantum mekaniksel ve mikro dünyaya ait bir olaydır ve her an gerçekleşir. Buna benzer bir çok olay yine kuantum dünyasında
şuanda gerçekleşmektedir.
Kuantum fiziğinin düşünce dünyamız ve bunun yönetilmesinde nasıl kullanılabileceğine geçmeden önce mikro dünyayı
şekillendiren yada yöneten kuantum evreni nin bazı çok temel bulgularına kısaca göz atarsak şunları özetleyebiliriz.
1-Mikro Evrenin Hareketliliği (Dinamizmi): Kuantum Fiziğinde ve dolayısıyla mikro evrende her şey mutlak anlamda hareket
halinedir. Durağan yada statik hiçbir tanecik yoktur. Zaten kuantum fiziği statik sistemlerle ilgilenmez. O halde mikro
dünyanın en temel özelliklerinden birisi mikro evrenin dinamik olmasıdır.
2-Mikro Evrende Kesiklilik (süreksizlik) yada Kuantizasyon: Enerjinin aslında sürekli olmadığı fikri ilk kez kuantum
fiziğinin en önemli kurucularından biri olarak anılan Max Planck tarafından 1900 yılındaki fizik kongresinde ortaya
atılmıştır. (Enerji = n h f ….burada n bir tam sayı, h Planck sabiti olarak adlandırılan evrensel bir sabit ve f de
frekanstır.) Bu düşünce o güne kadar var olan düşünceleri temelden sarsmış ve yeni bir dünyanın yani kuantum dünyasının
doğmasına neden olmuştur. Madde yani kütle mikro dünyada kuantizedir yani madde belli noktalarda bulunan atomlardan meydana
gelmiştir. Einstein’ın “Enerji ile kütle eşdeğerdir.” ( E=mc2 ) ifadesi ile bu fikir birleştirildiğinde enerjinin kuantize
olması gerektiği hemen anlaşılabilir. Artık hakkında hiçbir kuşku bulunmayan bu kesin gerçek bizi daha sonra momentum, konum,
hız ve açısal momentum gibi bir çok kavramın mikro dünyada kuantize olduğunu keşfetmemizi sağlamıştır.
3- Mikro Evrende Dalga Fonksiyonu (Ψ): Mikro evrenin kuantize oluşu daha sonra Erwin Schrödinger’i mikro dünyadaki bütün
taneciklerin uyması gereken bir denkleme götürmüştür. Bu denklem ünlü Schrödinger Dalga Denklemi’dir. Bu denklemin en önemli
yeniliklerinden biri taneciklerin davranışının bir matematiksel fonksiyon (Ψ) tarafından tanımlanmasıdır. Bu fonksiyonun
belirlenmesi ile söz konusu taneciğin bütün özellikleri belirlenmiş oluyor. Bu şekilde (Ψ) nin devreye girmesi ile bunun
karesine eşit olan olasılık yoğunluğu devreye giriyor. Yani parçacıklar uzayın belli noktasında belli bir anda belirli bir
olasılıkla var olabilmektedir. Böylece klasik fizikteki determinizm ortadan kalkıyor ve olasılıklar devreye giriyor. Artık
hiçbir şey eskisi kadar kesin değil yada hiç kesin değildir. Ancak bazı olasılıklarla tanecikler belli yerlerdedir. Ünlü
fizikçi Einstein dahi bu gerçeği kabul etmekte zorlanmıştır ve “Tanrı asla zar atmaz” demiştir. Ancak gerçek odur ki mikro
dünyada kesinlik yok ve olasılıklar vardır.
4- Mikro Evrende Heisenberg Belirsizlik ilkesi: Olasılıklar fikri daha sonra Heisenberg’i olasılıkların olduğu yerde
belirsizlikler de vardır fikrine götürmüş ve kendi adıyla anılan yine çok önemli bir yasa olan belirsizlik ilkesini ortaya
koymasını sağlamıştır. Artık yapılan ölçümler kesin değildir. Her ölçümde bir belirsizlik vardır. Eğer siz örneğin elektronun
konumunu ve ona bağlı olan hızını ölçmek isterseniz, konumu ne kadar doğru ölçerseniz o ölçüde hızını ölçemezsiniz yada
hızını ölçmedeki belirsizlik artar. Bu belirsizlik sadece mikro evrende etkili olabiliyor. Makro evrende belirsizlik çok
küçük olduğu için hiçbir etkisi yok biz bunu doğal olarak algılamıyoruz.
5- Mikro Evrenin Dual (ikili) Yapısı: Fizikçileri şaşırtan bir başka çok önemli konuda mikro evrende yada atomik boyutlarda
maddenin ve ışığın dual (ikili) karakteridir. Diğer bir deyişle madde yani tanecik bazen dalga karakterine bazen de tanecik
karakterine bürünür. Aynı dual karakter ışık için de net bir şekilde gözlenmiştir. Işık bazen tanecik yani foton gibi bazen
de dalga gibi davranır. Ancak ya biri yada öteki duruma hakimdir. İkisi de aynı anda varolamazlar.
6- Mikro Evrende Tünel olayı: Kuantum fiziğinin diğer bir çok önemli gözlemi tünel olayı olarak isimlendirilen olaydır. Bu
olay bize mikro dünyada örneğin bir elektronun olmaması gereken yerde bulunabileceğini göstermiştir. Klasik açıdan bir
elektron kendi enerjisinden büyük bir duvarı aşarak duvarın arka tarafına geçemez. Oysa kuantum mekaniksel denklemler ve
gözlemlerimiz göstermiştir ki, bu mikro dünyada her an gerçekleşen olağan bir olaydır. Örneğin elektronik aletlerimizde
kullandığımız transistorler de bu olay çok olağandır.
7-Karşılıklı Etkileşim (Correspondence) İlkesi: Kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki ilkeler ve yasalar bu denli
çelişkili olduğuna göre acaba nerede ve nasıl bu ikisi kesişebilir diye bakıldığında ise şu sonuç net olarak bulunmuştur.
Kuantum fiziği yasalarından klasik fizik yasaları elde edilebilmektedir (tümevarım ilkesi). Yani mikro dünyanın verilerinin
birleştirilmesi ile makro dünya hakkında bilgiler elde edilebilmektedir. Bu tersinir olmayan bir ilişkidir. Yani makro dünya
(klasik fizik) yasalarından mikro dünya (kuantum fiziği) yasaları elde edilemez.
Yukarıda çok kısaca ifade edilen ve bunlar gibi bir çok bilimsel yasa insan düşüncesinin de üretildiği ve yönetildiği yer
olan insan beyninde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla insan beyninin işletim sisteminin bu yasalara uymak zorunluluğu açıktır.
Normal insan sağduyusu ve mantığı ile çelişen bu bulgular mikro evreni şekillendirdiğinden insan düşüncesini de mutlak
anlamda şekillendirmektedir. O halde yapılması gereken şey bu yasaların yardımıyla insan beyninin işleyiş mekanizmasını
kuantum fiziği yasaları ile yeniden çözümlemektir. Ancak bu konu o kadar da kolay olamamaktadır. Aslında oldukça farklı ve
karmaşık bir çalışma alanına girmiş oluyoruz. Zira insan yaşamını yöneten beyinsel aktiviteler yada kısaca düşüncelerin
çözümlenmesi yadayönetilmesi konusu bir çok disiplinin birlikte çalışmasını gerektiren bir konudur. Ancak çözümlemenin
beklide en önemli aşamasını, mikro evrendeki kuantum fiziksel yasaların insan düşüncesine uyarlanması oluşturmaktadır.
Mikro dünyayı yöneten kuantum fiziksel yasalar ile yine mikro dünyanın ürünü olan insan düşüncesi birleştirildiğinde çok
temel anlamda öne çıkan bazı noktalar şunlardır.
1- Düşüncenin Kuantizasyonu: İnsan düşüncesi fiziksel açıdan incelendiğinde enerji anlamına gelmektedir. Düşünce, mikro
tanecikler olan beyin hücreleri tarafından meydana getirildiğine göre mikro evren in yasalarıyla yönetilmelidir ve kuantize
olmak zorundadır. Gerçekte yaşam, beyinde düşünce kuantları nın oluşması ve bunların insan bedenini yönetmesi anlamını
taşımaktadır. Herhangi bir düşüncenin yönetilmesi yada yönlendirilmesi o düşünceyi oluşturan çok küçük elemanter parçacıklar
olan düşünce kuantlarının yönetilmesi anlamına gelmektedir. Bu olay ise bütün bir düşüncenin kontrol edilmesine oranla çok
daha kolay olmalıdır. Çünkü düşünce kuantları enerji miktarı olarak değerlendirildiğinde düşüncenin tamamına göre çok daha
küçüktür. Bu anlamda yapılması gereken şey kuantum fiziği yasalarını kullanarak düşünce kuantlarının ortaya çıkışı ve
gelişiminin çözümlenerek kontrol edilmesidir. Her hangi bir olay yada konu hakkındaki özellikle olumsuz ve rahatsız edici
istenmeyen düşünceler bu şekilde ayıklanarak yok edilebilir ve istendik türden yapıcı ve olumlu düşüncelerin ortaya çıkması
sağlanabilir.
2- Düşüncenin Matematiksel İfadesi: İnsan düşüncesi bir çeşit enerji olduğuna göre ona eşlik eden ve onu tanımlayan bir
matematiksel dalga fonksiyonu yani düşüncenin fonksiyonuolmalıdır. Bu fonksiyon o düşünceye ait her türlü bilgiyi içinde
barındırır. Dolayısıyla tespit edilmesi durumunda o düşünceye ait her şey bilinir duruma gelecektir. Özellikle istenmeyen
düşüncelere ait fonksiyonların belirlenmesi ile o düşüncenin çözümlenmesi ve ortaya çıkmasının yada yok edilmesinin
sağlanması mümkün olabilecektir. Burada önemli olan nokta kuantum fiziği yasaları ile dalga fonksiyonunun bulunmasıdır.
3- Düşüncedeki Tünel Olayı: İnsanların yaşamları boyunca karşılaştıkları ve aşılması mümkün olamayan engeller (düşünsel ve
yaşamsal sorunlar) gerçekte özel bir teknik ile yani tünel olayıile aşılabilir. Bu bir elektronun gerçekleştirdiği tünel
olayından asla farklı değildir. Bunun için gerekli koşulların sağlanması ve nasıl yapılacağının kuantum mekaniksel anlamda
belirlenmesi gerekmektedir. Böylece üstesinden bir türlü gelemediğimiz yaşamsal sorunlarımızı bu özel teknik sayesinde
yeterli enerjimiz olmasa dahi aşabilecek ve yeni ufuklara doğru rahatlıkla yol alabileceğiz.
4- Düşüncede Tümevarım ilkesi: İnsan beyninde meydana gelen düşünce kuantları nın birleştirilmesi ile düşüncenin bütünlüğü
yani makro düşünceler elde edilebilir. Böylece mikro düşünce kuantları ndan makro düşünce bloklarına geçiş yapılabilir. Bu
düşünce blokları doğrudan yaşamımıza ait düşünceleri, kararları, eylemleri kısacası her şeyi kapsamaktadır.

Sonuçta insan beynindeki düşüncelerin fizyolojik anlamda çok küçük elektronik sinyallerden meydana geldiği ve dolayısıyla da
enerji olduğu gerçeğinden hareketle insan düşüncesinin de kuantize olduğu ortaya çıkmaktadır. O halde sorun bu düşünce
kuantlarının kontrol edilmesi ve yönetilmesi sorunudur. Düşüncenin süreksizliği yada kuantize olduğu gerçeğinden hareketle
hepimizin sıkıntıya girdiği ve istemediği yada kurtulmaya çalıştığı düşüncelerden ve dolayısıyla da eylemlerden kurtulması
mümkün olabilecektir. Bir anlamda insanın mutluluğu bu şekilde ciddi olarak artırılabilir. Ancak bunun için sadece düşünce
yönetiminin kuantum mekaniksel teorilerinin geliştirilmesi yetmez, buna ilaveten bu modellerin insana kazandırılması için
nasıl bir eğitim sürecinin gerektiği de ortaya konmalıdır. Bu gerçekte ciddi çalışma ve sabır gerektirmektedir. Her şeye
rağmen, kısa bir süre sonra insan zekasının harika birikimleri ve kuantum fiziği sayesinde yine insan zekasının ortaya
çıkardığı ve insanın mutluluk yollarını tıkayan engeller rahatlıkla aşılabilecektir.

Prof. Dr. Mustafa EROL



__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

KUANTUM MEKANİĞİNİN DOĞUŞU
Kuantum kelimesinin etimolojik kökeni, Latincede “quantus” (ne kadar) kelimesine dayanır. Kuantum mekaniğinin
doğuşunun, Max Planck’ın[ii] 1900 yılında kara madde ışımasını açıkladığı makalesinin yazımıyla gerçekleştiği
düşünülür. Bu makalede Planck, daha sonra Einstein tarafından Planck sabiti olarak genelleştirilecek, doğal
birim sistemini kullanır. Planck’a göre klasik bakış açısının tersine enerji, akan bir suyun sürekliliğine değil
de, parça parça (kuantize şekilde) bir yapıya sahipti. Bu yıllarda geliştirilen bu teorinin klasik mekanikten
tamamen farklı özellikler taşıdığı hemen anlaşıldı. Fakat 1920’li yılların ikinci yarısına kadar teori ne tam
olarak anlaşılabildi ne de tamamlanabildi. Bu nedenle bu döneme kadar tamamlanmış kısmına eski kuantum teorisi
denmektedir. Özellikle eski kuantum teorisi mefhumun kendisini anlamaktan ziyade deneysel verileri doğrulayacak
olasılıksal bir yaklaşıma sahipti. Olasılık eski teorinin en temel kısımlarından birini oluşturuyordu. Einstein,
teorinin başından, hayatının sonuna kadar teorinin hep muhalifi olmuş ve 4 Eylül 1926’da Max Planck’a yazdığı
mektupta
“... kuantum teorisi gerçekten etkileyici, fakat içimden bir ses, henüz tam gerçek bir şey olmadığını söylüyor.
Güzel işler yapıyor ama eskinin sırrına ulaşmaktan oldukça uzak. Şundan eminim ki tanrı zar atmaz...”
demiştir. Bunun üzerine teorinin en önemli savunucularından Bohr[iii]
“... tanrının nasıl davranması gerektiğini söylemeyi bırak...”
şeklinde cevap verir. 1923’te De Broglie[iv]’nin bütün parçacıkların dalga hareketi yaptıklarını yani
titreştiklerini ispatlamasını,Erwin Schrödinger[v]’in dalga denklemini çıkartması izledi. 1925’te Alman fizikçi
Heisenberg[vi], belirsizlik ilkesini matematiksel olarak buldu. 1928’de Dirac[vii] relativistik dalga denklemini
geliştirerek, kuantum ile özel göreliliği birleştirmiş oldu. 1930’ların başında teori bazı temel eksikliklerine
rağmen tamamlanmışa yakındı. 1940’larda Feynman’ın kuantum elektrodinamiğini keşfi bu eksikliklerin birçoğunu
giderdi. Fakat deneysel veriler teorinin güçlülüğünü kanıtlasa da felsefik açılımları günümüze kadar
tartışılmıştır.

KUANTUM FİZİĞİNDEKİ FELSEFİ YAKLAŞIM
Teorinin en önemli yeniliği evrenle insan zihni arasında olan ilişkilere yaklaşımdaki yenilikte gizli
bulunmaktadır. Daha önceki yaklaşım insan zihnini dışarıdan bakan bir gözlemci gibi kabul edip, bu zihni mefhumu
tüm çıplaklığıyla açıklamaya muktedir görmekteydi. Çok rasyoneldi, öngörülerinde bir kesinlik vardı. Mantık çoğu
yerde deneyi gereksiz kılmakta, insanın zihninde kodlanmış neden-sonuç ilişkisi her şeyin üstünde kendine yer
bulmaktaydı. Daha geniş bir perspektiften bakıldığında kuantum teorisinin klasik teoriden en büyük farkı sahip
olduğu ampirik[viii] yaklaşımdır. Platon Timeus adlı eserinde gerçeği mantık silsilesinde açıklayacağını, insan
mantığının anlayamadığı yerlerde de mitlere başvuracağını, ardından mantık silsilesinin devam edeceğini söyler.
Benzer bir durum kimi zaman kuantum teorisinin gelişmesinde de gözlenmiştir. Fakat teoride mitlerin yerini
deneyler almıştır. Her şey mantıklı ve matematiksel olarak işlerken, yeni bir deney mefhumun baştan
değerlendirilmesi gerekliliğini doğurup, oluşan yeni durum matematiksel olarak biraz daha anlaşılır hale
getirilip yeni bir deneye başvurulmuştur. Deney daha önce olmadığı kadar önem kazanmış ve karmaşık bir hal
almıştır. Örneğin bugünlerde CERN’de (Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu) gerçekleştirilen ATLAS deneyinde yaklaşık
2000 fizikçi çalışmaktadır.
Teorinin fenomene yaklaşımı belirleyici (determinist) değildir. Kuantumda bütün fiziki sistemler, neden-sonuç
ilişkisine bağlı kalmak koşuluyla, birkaç olası durumun karışımı bir durumdadır. Eğer bir deney
gerçekleştirilirse, başka bir deyişle dışarıdan sisteme müdahale edilirse, fiziksel sistem bu olası durumlardan
birine çöker. Yani gerçekleşen durum, deney sonunda bizim ölçüm olarak sistemde gözlediğimiz sonuçtur. Bu sonuç
deneyden önce var olan sonuçlardan biridir. Bu durumu açıklayan en güzel örnek Erwin Schrödinger tarafından
bulunmuş meşhur Schrödinger’in kedisi düşünce deneyiyle açıklanabilir.


Deneyde; içi görünmeyen kapalı bir kutunun içinde, içindeki radyoaktif madde radyoaktif ışıma yaptığında kolu
aşağıya inecek bir makine, makinenin ucuna şekildeki gibi bağlı bir çekiç, çekicin ucunda çekiç hareket
ettiğinde kırılacak bir cam fanus, cam fanusun içinde döküldüğünce çevresindeki bütün canlıları öldürebilecek
kadar kuvvetli bir zehir bulunmaktadır. Radyoaktif ışımalar önceden öngörüye izin vermeyecek şekilde rastgele
gerçekleşir. Eğer bu kutunun içine bir kedi konup kutu kimsenin göremeyeceği şekilde kapatılırsa kedinin ölü ya
da canlı olduğuna dair bilgimizi şu şekilde yazabiliriz;

(1.1)

Kedinin hali ölü olmak ve canlı olmak durumlarının karışımıdır. Kutuyu açmadan, daha fazla bir şey öğrenmemiz
mümkün değildir. Yani kedi a2 kadar canlı, b2 kadar ölüdür. Bu daha önce karşılaştığımız türden bir hayat
değildir. Fakat bir kişi kutunun kapağını açıp da kedinin durumuna baktığında -ki bu sisteme müdahale etmek ya
da deney yapmak anlamına gelmektedir- kişi kediyi ya canlı görecektir -ki bu durumda iki olasılıktan canlı olma
olasılığına bir çökme söz konusudur- ya da kediyi ölü görecektir -bu durumda da diğer olasılığa bir çökme söz
konusu olur. Kısaca gözlem yapmadığımız bir sistem bizim açımızdan birkaç olasılıksal (fakat nedensellik
ilişkisi olan) durumun karışımı bir halde bulunur. Ne zaman biz gözlem yapıp o sistem hakkında ölçüm yaparsak,
ölçümümüz bu ihtimallerden biri olarak gerçekleşir. Heisenberg benzer bir şekilde şöyle demektedir;
“... en küçük parçalarının, gözleyip gözlemediğimizden bağımsız bir şekilde, bir ağaç gibi ya da bir kaya gibi
objektif bir şekilde var olan gerçek objektif bir dünya fikri (...) mümkün değildir...”[ix]


Fiziki sistemler, büyüklüğü değiştikçe başka modellerle açıklanabilecek bir yasaya bağlı hareket ederler.
Kuantum teorisi son yüzyılda küçük şeyleri açıklamak için ortaya çıkmış ampirik ve deterministik olmayan bir
teoridir. Küçük şeyleri açıklamak için ortaya çıkarılsa da bugün evrenin bütün yasalarının kuantum teorisine
uygun olması gerektiği düşünülmektedir.
Kaynakça:
1.       John Freely, “The Emergence of Modern Science, East and West”, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi,
İstanbul, 2004.
2.       Richard Phillips Feynman, “The Character of Physical Law”, M.I.T. Press, Cambridge, 1965.
3.       T. James Cushing, “Philosophical Concepts in Physics”, Cambridge University Press, Cambridge, 1998.
4.       Ramamurti Shankar, “Principles of Kuantum Mechanics”, Plenum Press, New York, 1980.
5.       Max Jammer, “The Philosophy of Kuantum Mechanics”, John Wiley & sons, New York, 1974.

__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Selam Metehan Kardeş,

aslında yapmak istediğim bilgi taşımak, arkadan konuşmak değil. Sadece 1 önceki notta makalesini paylaştığınız kişinin görüşlerini bilmenizi istedim.

Kendisi ile samimi bir şekilde yazıştım ve bir soru sordum, bir tavsiyede bulundum gelen cevabın ilgili kısmı aşağıda :

"…ifade ettiğiniz şekilde “Kuran mealini okumak ve anladıklarımı hayatıma tatbik etmek” anlamsız bir uğuraştır…bu iki alan tamamen farklı çalışma yöntemleri ile çalışır ve farklı alanlardan bilgi verirler…"

dolayısı ile başkalarının fikirlerini okumadan önce, BAKIŞ AÇILARINI bilmekte fayda var. Bizim için Kuran'ı YAŞAMLARINA rehber edinenlerin fikirleri önemli ve değerlidir.

yoksa bizleri de şüpheye düşürürler.

Selametle,

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

sevgili hayrullah kardeşim,

Başkalarının BAKIŞ AÇISINI terimin kendisinden de anlaşılacağı gibi ancak O kişi nin

GÖZÜNDEN bakarak yakalayabilirsiniz.

Dolaysı ile BAKIŞ AÇILARINI bilmekte fayda var ancak şimdilik imkan YOK.

Gayrısı ZANdan ibaret.

İLİM ve BİLGİ sahibi Mümin olursa ne ala ama Ateistse de yine aynı hazineye sahibtir.

Cahilde herzaman cahildir istersede Allaha Teslim olsun.

Allahım benim ilmimi arttır demesi ancak Çok çalışması ile birşey ifade eder.

Ben kendi adıma şüpheye düşmekten korkmuyorum.Her türlü fikir ve düşünceye Akıl süsgeçimden
geçirdikten sonra kalbimi açarım.

İmanım orada yeterince kök salmadıysa varsın ilk fırtınada savrulsun gitsin.

Kalbde Toprak gibidir.Bitkiler yerine İnanç ekilir.Beslenir,derlenir kök salar.

Allah inancı yeterince kök salmadıysa o kalb verimli bir bahçe değildir.

Günah yapısı itibarı ile GÜBRE vazifesi görür...

Herkes kendi kalbinin bahcevanıdır. Gün gelir heryer HARMANYERİ olur.O gün BAĞBOZUMU dur.

YEVMİDDİYN dir.YARADAN getirin bahçelerinizin ÜRÜNLERİNİ diyeceği gün Elim boş gitmekten
korkarım.

Ayrık otları ile dolu bahçemden utanırım.

Allah Gönlünde Gül Bahçeleri açtırsın kardeş...Kısacası mekanın Cennet olsun:)










__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Selam Methehan kardeşim,

Öncelikle kavramları net olarak anlamamız gerekiyor:

Cahil demek, okur yazar olmamak, üniversite bitirmiş olmamak demek değil. Cahil demek Allah'a TESLİM olamamış demektir.

Yani bir insan hem cahil, hem Allah'a teslim olmuş OLAMAZ. Bu ikisi yanyana olmaz, OLAMAZ.

Kuran'ı hayatına tatbik etmek BOŞ UĞRAŞTIR diyen bir BİLİM adamı bana GÖRE CAHİLİN önde gidenidir, onun HİÇ BİR FİKRİ beni ilgilendirmez, nitekim Allah bana yeter.

Onlardan gelecek her türlü BİLİM ancak SİHİRDİR, benim gözümde.

Selamlar,

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

Konuşma dilinde Cahil ile Kur'an a göre cahil aynı anlamları
vermiyor.

Evet İman anlamında Allah teslim olan yani Müslüman Cahil olamaz.

Amma bilgi anlamında kendini geliştirmemiş insan aynı zamanda Allaha
iman etmiş olabiliyor.
Bende çok okumuş cahil gördüm.
Ebu Cehil de Mekkenin Aristokrat kültürlü Ailelerinden birine
mensubtu.
Ama Resul Onu Cahillerin babası olarak nitelendirdi.
Bu paradoksu aşmak için önce Kur'an göre cahil nedir netleştirelim.



öncelikle ce-he-le kökünden türetilen kelimelerle Kur’an’ın kime
cahil dediğine bir bakalım.

Cahil: Bilgisiz olan, bir şey hakkında yeterli ilme ve bilgiye sahip
olmayan, bir şeyin önemini gereği kadar fark edememiş olandır.
Genelde cahil deyince hepimizin anladığı ilk mana budur. Çok
ilginçtir, Kur’an böyle bir cahilliği çok da kınamamakta,
bilgisizlikten dolayı yapılan yanlışların ALLAH tarafından af
edilebileceğini söylemektedir. ( Nisa 4/17; En’am 6/54; Nahl 16/119;
Hucurat 49/6)

...

Cahil: ALLAH’ın emirlerine karşı soğuk davranan, o emirleri basite
alıp gereğince önemsemeyen ve daha da kötüsü o emirlerin üzerine
başka sözler söyleyendir. (Bakara 2/67)

...

Cahil: Etrafında kendisine hakkı ve hakikati anlatan binlerce ayet,
işaret ve mucize olmasına rağmen halen olağanüstü işler bekleyendir.
(En’am 6/35, 111)

...

Cahil: İyiliği emretmeyip, kötülükten alıkoymayan, insanların
hatalarını bağışlamayan, müsamaha ve hoşgörü ile etrafındakilere
muamele etmeyendir. (Araf 7/199)

..

Cahil: Hakkında kesin bilgileri olmamasına rağmen zanna dayanarak
bazı şeylerin peşine düşen ve elde ettiği eksik bilgiler üzerine
hükümler bina edendir. (Hud 11/46)

..

Cahil: Şehvet ve nefsanî arzularının peşinde koşan, insanı ayartan iç
güdülerinin esiri olandır. (Yusuf 12/33)

..

Cahil: Emanete ihanet eden, kendisine teslim edilen her ne ise, onu
koruyup gözeteceği yerde, umursamayıp zayi edendir. (Ahzab 33/72)

..

Cahil: ALLAH’a ait bir alanı başka şeyler ile paylaşan, bu paylaşımı
meşru göstermeye çabalayan ve başkalarının da böyle yapmaları için
teşvik edendir. ( Araf 7/138; Zümer 39/64)

.....

Cahil: Gönderilen elçilerin mesajlarına karşı kulak tıkayıp onları
işitmeyip, anlamayan yada anlamasına rağmen anlamak istemeyendir.
(Hud 11/29; Ahkaf 46/23)

...

Cahil: Boş ve faydasız söz, iş ve düşüncelerin peşinde olan, nerede
nasıl davranacağı belli olmayan, kendini bilmez ve taşımaz bir
hayatın sahibi olandır. ( Kasas 28/55)

...

Cahil: Sosyal hayatta olan biteni tam anlamı ile anlamayan ve
insanların dertlerini çözüme kavuşturmak için uğraşmayandır. (Bakara
2/273)

...

Cahil: ALLAH’ın başkasına bahşettiği bazı güzellikleri çekemeyerek
kıskanan, kendi elinde bulunan nimetlere şükür edeceği yerde,
başkalarının elinde bulananları hazmedemeyendir. (Yusuf 12/89)

...

Cahil: Başkalarına dil uzatan, kendisi salih bir amel ortaya
koymadığı gibi, güzel iş yapanlara engel olan ve güzelliği ortadan
kaldırmak için ona-buna çelme takandır. (Furkan 25/63)

Demek ki insan hem müslüman hemde cahil olabiliyormuş...




__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Metehan2003
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 11 ocak 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Metehan2003

hayrullah41 Yazdı:

Selam Metehan Kardeş,


aslında yapmak istediğim bilgi taşımak, arkadan konuşmak değil. Sadece 1 önceki notta makalesini
paylaştığınız
kişinin görüşlerini bilmenizi istedim.


Kendisi ile samimi bir şekilde yazıştım ve bir soru sordum, bir tavsiyede bulundum gelen cevabın ilgili
kısmı aşağıda
:


"<FONT face=Arial>…ifade ettiğiniz şekilde<SPAN style="FONT-FAMILY:
Arial; FONT-
SIZE: 10pt"> <SPAN lang=EN-US>“Kuran mealini okumak ve anladıklarımı hayatıma tatbik etmek” anlamsız bir
uğuraştır…bu
iki alan tamamen farklı çalışma yöntemleri ile çalışır ve farklı alanlardan bilgi
verirler…"</SPAN></SPAN>


<FONT face=Arial><SPAN style="FONT-FAMILY: Arial; FONT-SIZE: 10pt"><SPAN lang=EN-US>dolayısı ile
başkalarının
fikirlerini okumadan önce, BAKIŞ AÇILARINI bilmekte fayda var. Bizim için Kuran'ı YAŞAMLARINA rehber
edinenlerin
fikirleri önemli ve değerlidir.</SPAN></SPAN>


<FONT face=Arial><SPAN style="FONT-FAMILY: Arial; FONT-SIZE: 10pt"><SPAN lang=EN-US>yoksa bizleri
de şüpheye
düşürürler.</SPAN></SPAN>


<FONT face=Arial><SPAN style="FONT-FAMILY: Arial; FONT-SIZE: 10pt"><SPAN lang=EN-
US>Selametle,</SPAN></SPAN>





Selam,

Eğer bir sakıncası yoksa Hocaya ne sordunuz ve tam olarak hangi cevabı aldınız?

Paylaşırsan sevinirim.

Anladığım kadarı ile Ters bir Cevap söz konusu?

Dilersen özelden de atabilirsin ama sakıncası yoksa paylaşalım.

Kuantum Mekaniği konusunda Uzman olmak başka Kur'an Aşkı ile Dolu olmak başka?

Yasin Suresinde belirtildiği gibi bazı insanlar bilim adamı dahi olsa "ön ve arkaları" duvar örülmüş ve
Çenelerinin
altında Metal Boyunlukları,tasmaları olabiliyor.

Yine de bu onların İLMİNE gölge düşürmemeli.Onun göremediğini hiç Universite hatta İlkokul eğitimi almamış
bir insan görebilir.Ama ancak Onun açtığı YOLU kullanark...Çünkü bir Bilgi birikimi şart.

Ben buna gönülden inanıyorum.

__________________
"Allah dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz"
Yukarı dön Göster Metehan2003's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Metehan2003
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Selam,

hocadan aldığım yanıt, çok pozitif. insani değerler anlamında bir problem yok. Hatta bir çoğunun yapmadığını yaptı ve kaale alıp cevap yazdı. Bu bile benim için ölçüttür.

Ancak kuranı hayatına tatbik etmek boş uğraştır bakış açısı yanlış. ben allah'ın izni ile kendisi ile yazışmaya ve bu sabit fikrini değiştirmek için uğraş vermeye devam edeceğim inşallah.

selamlar,

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats