Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Aşağıdaki linkteki yazı kendisine gönderildi. 15 gündür cevap beklendi ama vermedi daha doğrusu veremedi.

http://www.temizfikir.com/?p=384

Hak gelir batıl yok olur. elhamdülillah.

Selam ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Tâ Hâ 130'daki ETRAFEN NEHAR yani gündüze ait 2'den fazla uç ne demek?

, 

İstanbul'da gün doğumu ve gün batımı

İstanbul'da gündoğumu  gündüzün sabahki ucudur; günbatımı ise akşamki ucu. İstanbul'da güneş 1 kez doğar, 1 kez batar. 1 + 1 = 2. Hûd 114'te anılan sünnetullah işte bu. Yani İstanbul örneğinde görüldüğü üzere yeryüzünün belli bir noktasında gündüze ait yalnızca İKİ UÇ var - TARAFEYİN nehar: (1)gündoğumu, (2)günbatımı. Bunu hiçkimse değiştiremez, tıpkı  nasıl güneşi hiçkimse batıdan getiremezse (2:258). 

Gündoğumu

Ankara: 6.47, İstanbul: 7.06

Günbatımı

Ankara: 16.32

İstanbul: 16.45

Bu iki kentte gündüze ait uç sayısı 2 sabah, 2 de akşam olmak üzere 4'tür. ETRAFEN nehar işte bu. 2'den fazla.

HÛD 114’TEKİ VE BAĞLACI

Şuna dikkat emek gerekiyor: "tarafeyin nehâr VE zülefen minel leyl"deki TARAFEYİN NEHAR "gündüze ait İKİ uç"tur; her biri yalnızca bir UÇ, bir NOKTA:

Yalnız, dikkat edelim; bunlar boyutsuzdur, o yüzden gündüzün sonu ile gecenin başlangıcı AYNI ANDIR.

Soru şu: Günbatımı eğer namaz vaktinin gün içindeki SONU ise o vaktin BAŞLANGICI nerde? Yok. Günbatımından ÖNCE farz namazı yok demek bu.

Ama eğer günbatımı namaz vaktinin gece içindeki BAŞLANGICI ise o vaktin sonu "gasakil leyl"dir. Bunu içten imanlı kişiler olarak güzelce kabul edelim çünkü İsrâ 78’de Allah söylüyor: "gecenin kararması"na kadar namaz kıl - Ekımis salâte… ilé GASAKİL LEYL.

(2)Gündoğumu da namaz vakti olamaz çünkü o da zaman çizgisinin üzerinde yalnızca bir nokta. Boyutsuz. O noktanın gece içindeki yanı gecenin SONUDUR, gündüz içindeki yanı ise gündüzün BAŞLANGICI.

Soru: Gündoğumu eğer namaz vaktinin gün içindeki BAŞLANGICI ise o vaktin SONU nerde?

Hûd 114’teki "ve"yi buna göre okumak zorundayız. Tıpkı Ahzâb 40’taki VE gibi: Allah’ın elçisidir VE nebilerin sonuncusu - resûlallâhi VE hâtemen nebiyyin.

"Allah’ın elçisi" GENEL bir tanımdır. Örneğin İsa da Allah’ın elçisidir. Öte yandan "ve"yi izleyen "nebilerin sonuncusu" ifadesi Muhammed’e hastır, onun ÖZEL vasfıdır. Yalnızca Muhammed "nebilerin sonuncusu"dur; örneğin İsa, nebilerin sonuncusu değil.

Ve iki vasıf ta aynı kişiye ait. Anılan kişi TEK. Ahzâb 40’taki

Allah’ın elçisi = Muhammed

Nebilerin sonuncusu = Muhammed.

Gündüzün iki ucu VE gecenin zülüfleri de öyle - tarafeyin nehâri VE zulefen minel leyl (11:114)

Bakın, "gündüzün iki ucu" GENEL bir tanım. Çünkü günbatımı da gündüzün ucudur gün doğumu da. Öte yandan "ve"yi izleyen "gecenin zülüfleri" ifadesi gündüzden bağımsız olup geceye hastır, yalnızca onun içindedir. ÖZEL.

Gecenin günbatımından "gasakil leyl"e yükselen zülüfleri, akşam namazının vaktidir; gecenin ak-kara ayrışımından gündoğumuna inen zülüfleri ise sabah namazının vakti.

Gündüze ait İKİ uç, bir gündeki farz namazlarının sayıca yalnız İKİ olduğunu gösterir, o kadar; yani başlangıcı ve sonu belirlenmiş bir vakit anlamına gelmez. Tıpkı RESULULLAH gibi. O ifade Muhammed’in de tıpkı İsa gibi Allah’ın elçisi olduğunu gösterir ama İsa elçilerin sonuncusudur anlamına gelmez.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

2 ile 3ten fazla, aynı şey diyorsun yani.

:))

yazının sonunu iyi oku belki anlarsın.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Hud Suresi 114. Ayette ve İsra Suresi 78. Ayette, Hz. Peygambere (selam ona ) kendisine indirilen Vahyi iman edenlere öğreteceği Salât’ın hangi vakitlerde yapılacağı düzenlenmektedir.

SALÂT eşittir ÖĞRETİM iddiasını çok müzakere ettik. Ben bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, can pazarında öğetim olamıyacağı için, Nisâ 101-104'e atfen anlatmaya çalıştım.   

Öte yandan, mealen, "zaman ile kayıtlı olmak şartıyla TESBİH eşittir NAMAZ" diyen M İslamoğlu doğru söylüyor. Çünkü ZAMAN İLE KAYITLI ifadesi mevkûta ile eş anlamlıdır ve namaz ibadetinin farz olmasının ön şartıdır. O zat Allah'ın Nisâ 103'te söylediğini söylüyor, neden haksız olsun?

Tâ Hâ 130 buna güzel bir örnek. Orda tesbih anlamında iki tane kelime var. İlki ZAMAN İLE KAYITLI değil. O yüzden namaza delalet etmiyor:

Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini övgüyle yücele - ve sebbih bihamdi rabbike kable tulûiş şemsi ve kable gurûb.

İkincisi ise gündüzün uçları anlamındaki ETRAFEN NEHAR ile birlikte kullanılmış. GÜNDÜZÜN UÇLARI, Hûd 114 ile birlikte okunduğunda "belirli vakitler"dir. O halde ayetin bu bölümündeki fesebbih namaza delalet eder:

Gündüzün uçlarında da yücele ki Allah senden hoşnut olsun - fesebbih ve etrafen nehari lealleke terda.

Her ne kadar ETRAFEN nehar "gündüze ait UÇLAR" demek olup 2'den fazla ise de bu, yeryüzünün belli bir yerinde örneğin İstanbul'da gündüze ait

1 gündoğumu + 1 gün batımı = 2 uç

bulunduğunu belirten sünnetullah gözönünde tutularak okunmak zorundadır. Yani ETRAFEN nehar, yeryüzünün 1'den fazla noktasındaki 2'den fazla uca delalet eder. Örneğin Ankara + İstanbul + Edirne'de.  

Tâ Hâ 130'daki ETRAF budur.

ETRAF derken eğer 1'den fazla yerden söz ediyorsanız onun 2'den fazla uca delalet ettiğini, yok eğer yalnızca 1 yerden söz ediyorsanız yalnızca 2 uca delalet ettiğini bileceksiniz. Allah'ın hükmünü değiştiremezsiniz.

İbrahim "Allah güneşi doğudan getirir, hadi sen batıdan getir!" deyince o inkarcı apışıp kaldı (2:258).

Hiçkimse güneşi batıdan getiremiyeceği gibi gündüze ait 2 ucu da 3, 4, 5 uç yapamaz; Ankara'da güneşi bir günde ÜÇ kere doğdurup BEŞ kere batıramaz. 

ETRAF yalnızca 1 yer için, örneğin Ankara için budur: TARAFEYN. Ankara'lılar gündüze ait o iki uçta namaz kılacak. Allah Hûd 114, Tâ Hâ 130, İsrâ 78'de döne döne hep o iki namazı buyuruyor.

Vurgulamak içen tekrar edeyim. Tâ Hâ 130'daki fesebbih "Namaz kıl!" demek, ETRAF ise yalnızca bir yer için TARAFEYN.

* 

11:114'teki "ve"nin yani anlamına geldiği doğrudur. Ama insanlar buna akıl erdiremiyorlarsa bırakın Ahzâb 40'taki "ve"ye baksınlar. Oradaki "ve"yi yani okumayıp VE diye bıraksalar da "Allah'ın elçisi ve nebilerin sonuncusu" 1 ve aynı kişidir.

Nebilerin sonuncusu olmak için önce nebi olmak gerekir. Zülefen minel leyl olmak için öce tarafeyin nehar olmak gerekir.

*

Sabah akşam, güneşin doğuşundan önce de batışından önce de, gündüz gece ifadeleri bir işin sınırlı vakitlerde değil sürekli olarak yapıldığını gösterir:

Gidiyorum gündüz gece. 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

yazının sonunda yazdığın başında yazdığını tekzip ediyor.

islamoğluna yazdığım zamanla kayıtlı tesbih ayetlerini namaz ya da salat dersi diye çevir de bir bak balkalım ne oluyor. yazıyı tam okumadan atlamışsın gene.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba medeni0002 kardeşim. Ele aldığınız konulara dair kendi görüşümü açıklayabilir miyim, Allah'ın izniyle:

Hanifcilerin Salatı: Vakitleri belirli farz kıldık ayetinden esinlenerek a)iki vakittir diyenler ve şekilsellik olarak farzların bulunduğu salat...

Allah'ın bütün buyruklarını ciddiye alıyorum, 4:103'teki o buyruğu dahil. Ama şucu bucu, hanifci değilim. Benim doğrum: Allah ne diyorsa o.

Artı, örneğin Süleyman Ateş te iki vakittir der ama tipik bir gelenekçidir. Hem "Gündüze ait farz namazı yok!" der hem de "Peygamber efendimiz öğle, ikindi ve yatsı namazlarını sürekli kıldırırdı; onlar da farz!" der.

Dikkat edin, ibadet vakti kıldık demiyor... 

İyi ama örneğin soluma vakti kıldık ta demiyor. Bu, solumanın farz olmadığını mı gösterir?  

Allah hiç kimsenin namazına niyazına ihtiyacı olmadığı halde...

Allah hiç kimsenin aklını işletmesine de muhtaç değil. Aklımızı işletmiyelim mi?

savaşta bile millete ritüel namaz kıldırarak halkın toplu katliamına veya toplu şehadetinede sebep olacak kadar ileri giderek...

Bir tek bile örneği yok bunun; hiçbir savaşta kıldırılan ritüel namaz yüzünden hiçbir halk toplu kıyıma uğratılmadı. Ama siz yine de bir örnek verin ve benim fena halde yanıldığımı gösterin. Lütfen.

bakara 239'a da ritüel namazı eklemişlerdir. halbuki o ayette salat kelimesi bile geçmez. 

Bakara 239 bir önceki ayetin devamıdır.

238: Namazları (الصلوات) sürdürün ve namazı makul şekilde kılın... 239: Öyle ki eğer tehlike içindeyseniz ayakta ya da binit üzerinde...  

Türk askerleri Dumlupınar'da bozguna uğrayıp Ege'ye doğru kaçan "Yonan"ı kovalarken böyle namaz kıldı. 

Sevgi ile,

Hasan Akçay