HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: cilbab Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Savana Kardeşim! 

Savana Yazdı:

Selam

Dost1 kardeşim ziyneti nasıl anlamamız gerektiğini yine kuranı sözlük edinip onda nasıl kullanıldıysa o şekilde anlamamız gerektiğini ayetler ışığında göstermişsiniz.Demek ki kuran öğretisi ışığında ziyneti anlayıp ziynete süs diyebiliyoruz

Bu kuranı anlamada uyulması gereken tek yol mudur? Ya da en doğru yolu mudur?

 

Kur`an`ın kendisi tefsirdir.

Hem de yüceler yücesi Rabbimiz tarafından yapılmış en güzel tefsirdir.

Rabbimiz;

 

Furkan 33:” Ve la ye'tuneke bi meselin illâ ci'nake bil Hakkı ve ahsene tefsiyra;”
 “Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana hakkı doğrusunu ve en güzel açıklamayı  getirmeyelim.”

 

diyerek Kur`an`ın en iyi tefsir olduğu, konu ettiği meseleleri en güzel şekilde açıkladığı ve problemleri tamamen çözdüğünü bildirmiştir.

 

Ayrıca Kur`an`da, “Ayatün Beyyinatün”, “Kitabün Mübin”, “beyennehü”, “mübeyyinat”, “tibyan” ve “beyan” sözcüğünün başka türevlerinden oluşan sözcükler ile, Kur`an ayetlerinin APAÇIK olduğu bildirilmiş, Kur`an`ın kapalı, müşkil, anlaşılmaz olmadığı yüzlerce kez vurgulanmıştır.

 

Hatta Rabbimiz, bizlerin anlaması için sivrisineği (en basit şeyleri) bile örnek vermekten çekinmemiş, mesajını üniversitedeki akademisyenden dağdaki çobana kadar herkesin anlayacağı şekilde açıklamıştır.

 

Kur`an`ın, herhangi bir tefsire gerek duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır olduğunu gösteren bu gerçekler ortada.

 

Bakara; 159 İnnelleziyne yektümune ma enzelna minel beyyinati velhüda min ba'di ma beyyennahü linnasi fiyl Kitabi ülaike yel'anühümullahu ve yel'anühümülla’ınun;”
”İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz, insanlara apaçık gösterdikten sonra gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder.”

 

Bakara; 160:  “ İllelleziyne tabu ve aslehu ve beyyenu feülaike etubü aleyhim* ve enetTevvabür Rahîym;

“Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve (açık delilleri ve hidayeti) açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tövbelerini kabul ederim. Ben tövbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim. “

 

Âl-i Imran; 187:     Ve iz ehazAllahu miysakalleziyne utül Kitabe letübeyyinünnehu lin nasi ve la tektümunehu, fe nebezuhu verae zuhurihim veşterav bihi semenen kaliyla* fe bi'se ma yeşterun;
”Ve hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanların önüne apaçık koyacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir bedel karşılığı sattılar. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü!”

 

Kur`an açısından; “Her biri gayet açık, açık-seçik olan Kur`an ayetlerini ortaya getirerek gözler önüne sermek” şeklinde tarif edilebilecek olan “tebyin”, Kur`an`ı vahy yolu ile beyan eden ve onun açıklamasını üzerine bir borç olarak alan Rabbimizin yaptığı işlerdendir. Peygamberlerin de Allah`tan aldıkları vahyi toplumlarına ilk aktarmalarına “tebliğ” denmekle birlikte, çeşitli vesilelerle sonraki yinelemeleri artık “tebyin” mahiyetine dönüşmektedir.

Nahl; 39:” Li yübeyyine lehümülleziy yahtelifune fiyhi ve li ya'lemelleziyne keferu ennehüm kânu kazibiyn;
Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi kendilerine açıklasın ve kafir olanlar da kendilerinin yalancılar olduklarını bilsin için

Nahl; 44: Bil beyyinati vez zübür* ve enzelna ileykezZikra litübeyyine linNasi ma nüzzile ileyhim ve leallehüm yetefekkerun;
Beyyineler ve zeburlar ile Ve sana da Zikr’i/ Kur’an’ı inzal ettik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın ve onlar da tefekkür etsinler.

 

Nahl; 64:   Ve ma enzelna aleykel Kitabe illâ litübeyyine lehümüllezihtelefu fiyhi ve hüden ve rahmeten li kavmin yu'minun;
Biz sana bu Kitab’ı ancak hakkında ihtilaf ettikleri şeyi kendilerine açıklayasın diye ve iman eden bir kavim için de hidayet ve rahmet olarak inzal ettik.

 

Zühruf; 63:”  Ve lemma cae Iysa bil beyyinati kale kad ci'tüküm bil hikmeti ve li übeyyine leküm ba'dalleziy tahtelifune fiyh* fettekullahe ve etıy'un;
İsa beyyineler ile geldiğinde dedi ki: “Gerçekten size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilaf ettiğinizin bazısını size açıklayayım diye O halde Allah’dan ittika edin ve bana itaat edin.

 Maide; 15:”  Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm kesiyren mimma küntüm tuhfune minel Kitabi ve ya'fu an kesiyr* kad caeküm minAllahi nurun ve Kitabun mübiyn;
Ey Ehl-i Kitab! Kitab’tan gizlediklerinizin bir çoğunu size açıklayan ve bir çoğunu da affeden Rasûlümüz size geldi. Gerçeketen size Allah’dan bir Nur ve Kitab-ı Mubiyn gelmiştir.

 

Maide; 19 “ Ya ehlel Kitabi kad caeküm Rasûlüna yübeyyinü leküm alâ fetretin miner Rusuli en tekulu ma caena min beşiyrin ve la neziyr* fekad caeküm beşiyrun veneziyr* vAllahu alâ külli şey'in Kadiyr;
Ey Ehl-i Kitab!. Rasûllerin fetreti üzerine size ayan beyan açıklayan Rasûlümüz size gelmiştir. “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi” demeyesiniz . İşte size müjdeleyici ve uyarıcı  geldi. Allah herşey üzerine Kadiyr’dir.

 

 

İbrahim; 4:” Ve ma erselna min Rasûlin illâ bi lisani kavmihi li yübeyyine lehüm* feyudıllullahu men yeşau ve yehdiy men yeşa'* ve huvel Aziyzül Hakiym;
Biz her Rasûlü ancak kendi kavminin lisanı ile irsal ettik ki, onlara apaçık beyan etsin. Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayet eder. O, Aziyz’dir, Hakiym’dir.

 

Müminlerin görevi ise sadece TEBYİN`dir.

              

Bizim yaptığımız da yapılması gereken de  budur.

 

Soruları sordunuz ben de tüm samimiyetimle bildiklerimi Kur’an ışığında aktarmaya çalıştım.

 

Sorularınıza özelikle tek cümlelik cevaplar verilebilmesi mümkünken vermedim.

 

Olanı gözlerinizin önüne serip cevabını kendinizine bıraktım

 

Savana Yazdı:

Ziynet konusunda yapılan da aynı şey... Ziyneti yine kuranın başka ayetleri ışığında değerlendirip ziynet ;süs ,kadının vucudu ,deyip o vucudun örtünüp saklanması farziyetini getirmekte aynı şey değil mi?

Ziynet kelimesi ve geçtiği ayete bakalım:

 ferclerini /cinsiyet organlarını muhafaza etsinler ve  

ziynetlerini,

ondan zahir olan müstesna

açığa vurmasınlar.

Şimdi de salat için gerekli olan ayete bakalım

 

Eğer cünüp iseniz tatahhur edin/tam arının.

 

Şimdi de cinsel ilişki ile ilgili ayete bakalım

 

O bir eza’dır. Hayızlı iken kadınlardan uzlet edin/uzaklaşın ve tetahherne /temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice mütetahhiriyn/ temizlendiklerinde, Allah’ın emrettiği yerden onlara varın”.

 

Sorunuzun yanıtını size bırakıyorum.

 

Bu formda cilbabla  ve örtünme ile ilgili yazıyı yazdığımda yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için muhkem, müteşabih ve tevil ile ilgili düşüncelerimi aktarmıştım.

 

 

Değerli Kardeşim!

 

Rabbimiz salat için gerekli olanları aşağıdaki ayetlerde açık ve net olarak belirtmiştir.

 

Nisa 43:” Ya eyyühelleziyne amenu la takrebusSalate ve entüm sükâra hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illâ abiriy sebiylin hatta tağtesilu* ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen feteyemmemu saıyden tayyiben femsehu Bi vücuhiküm ve eydiyküm* innAllahe kâne Afüvven Ğafura;
Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar ve bir de cünüb iken -yolcu olmanız müstesna- gusledinceye kadar salat’a yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def’i hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz toprağa… teyemmüm edin. Vechlerinizi/yüzlerinizi ve ellerinizi) mesh edin. Muhakkak ki Allah Afuvv’dur, Ğafur’dur.

 

Maide 6:” Ya eyyühelleziyne amenu iza kumtüm iles Salati fağsilu vucuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn* ve in küntüm cünüben fattahheru* ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi vucuhiküm ve eydiyküm minhu, ma yüriydullahu liyec'ale aleyküm min harecin ve lâkin yüriydu li yütahhireküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun;”
Ey iman edenler! Salat’a doğrulduğunuzda/ kalktığınızda vechlerinizi /yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi gusledin/su ile yıkayın; mesh edin başlarınızı ve iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da Eğer cünüp iseniz tatahhur edin/tam arının. Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri def’i hacetten gelirse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su bulamamışsanız, tayyib/temiz toprağa. Vb. teyemmüm edin. Vechlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin. Allah size güçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve nimetini sizin üzerinize tamamlamak diler ki şükredesiniz.

 

Rabbimiz cinsel ilişki için gerekli olanları açıkça belirtmiştir.

 

Bakara 222:” Ve yes'eluneke anilmehıyd* kul huve ezen fa'tezilün nisae fiylmehıydı ve la takrabuhünne hatta yathürne, feizâ tetahherne fe'tuhünne min haysü emerakümullah* innAllahe yuhıbbut Tevvabiyne ve yuhıbbul mütetahhiriyn;
sana ay başı/adet halinden sorarlar. De ki: “O bir eza’dır. Hayızlı iken kadınlardan uzlet edin/uzaklaşın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah’ın emrettiği yerden onlara varın”. Muhakkak ki Allah çokça tevbe edenleri sever, çokça temizlenenleri sever.

 

Değerli Savana Kardeşim!

Hayızlı kadının namaz kılamayacağı hakkındaki rivayet, sadece  Âişe annemize  dayandırılmaktadır.

 

O da ilim ifade edecek nitelik ve güçte değildir.

 

Âişe annemizden gelen bir rivayete göre zamansız âdet gören bir kadın, Allah'ın Elçisine gelip düzensiz âdet gördüğünü, bu durumda namaz kılıp kılamayacağını sormuş, Allah'ın Elçisi ona: "O gerçek âdet değildir, yıkan ve namazını kıt!" demiştir.

 

Bu kadın, her vakitte yıkanıp namazını kılarmış.

 

Bu rivayeti duyan Abdu'r-Rahmân ibn Hişâm: "Allah, Hind'e rahmet eylesin. Keşke bu fetvayı duysaydı. Vallahi bu özründen dolayı namaz kıla­madığı için ağlayacak derecede üzülürdü!" demiştir.

 

Bir rivayete göre  Âişe annemiz, "Hayız günlerindeki namazlarını kaza etmemiz gerekir mi?" diye soran bir kadına:

 

 "Sen Harûriyye(Hâricîler)den misin? Allah Elçisi zamanında biz âdet görürdük. Bize (âdetten sonra) na­mazımızı değü, sadece orucumuzu kaza etmemiz emredilirdi" demiştir.

 

Adetli kadının namaz kılamayacağı, oruç tutamayacağı hakkındaki delîl sadece Âişe annemize dayandırılan bu rivayetlerdir. Zan ifade eden bu rivayet­lerle Kur'ân'in kesin emri nasıl askıya alınabilir?

 

Kaldı ki bu rivayette adetli kadının namaz kılamayacağı hakkında bir söylem de yoktur.

 

Sadece âdetli kadının, kılmadığı namazı kaza edip etmeyeceğine dair bir sorunun cevabı vardır.

 

Önce  Âişe annemizin, namazın kazasından söz etmesi de kuşkuludur.

 

Çünkü Peygamber döneminde öyle günlerce kılınmayan namazların ka­zasından söz edilmez.

 

O dönemde müslümanlar, namazlarını özürsüz olarak terk etmezlerdi. Özür dolayısıyla bir iki vakit veya bir İki günlük namazlar da kaza olarak değil, tertîb ile cem'edilerek kılınırdı.

 

İnsanın isteği dışında hasıl olan Özür, ibâdete engel değildir.

Hz. Peyg­amber, düzensiz âdet gören kadına, yıkanıp namaz kılmasını emretmiş ve bu kadın, her namazında yıkanarak (veya abdest alarak) namaz kılmıştır.

 

Düzensiz âdet görme ile, düzenli âdet görme arasında ne fark vardır?

 

İkisinde de kadından gelen kan, aynı kandır. Gelen kan, pis görüldüğü için bu kadına, temizlenip, yani abdest alıp namazını kılması emredilmiştir.

 

İnsanın elinde olmayan bir hal, neden onun ibâdetine engel olsun?

 

Düzensiz âdet görme özür sayılıyor da, normal âdet görme neden özür sayılmasın?

 

Aşağıdaki rivayet, Hz. Peygamber'in, normal âdeti özür saydığını kanıtlar:

 

Âişe annemizin rivayetine göre Âdet halinde bulunan Âişe, Mescidde bulunan Peygamber'in başını yıkayıp tarardı. Peygamber, adetli Âişe'ye: "Mescidden bana humre/seccadeyi getir! demiş." Âişe annemiz adetli olduğunu söylemiş. Peygamber: "Âdet, senin isteğinle olan bir şey değildir. Sen Mescide git, bana seccadeyi getir!" demiş.

 

Kur'ân-ı Kerîm'in kendisinde ne âdetin Sûresi'nden, ne de adetli iken Kur'ân okunamayacağindan, namaz kılınamayacağından, oruç tutulamaya­cağından söz edilir.

 

Hayd tıpkı idrar tutamamak gibi bir özürdür. Özürlü erkek ibâdetten mu'âf tutulmaz, sadece her vakit için abdest alıp ibâdetini yapar.

 

Kendi içinde olağanüstü çelişkili olan bu kişi rivâyetleriyle ma'alesef din bozulmuş, Kur'ân'ın söylemediği şeyler dîne sokulmuştur.

 

Kur'ân,adetli kadının neyi yapamayacağını söylüyor: O da cinsel ilişkidir. Kadına eziyet vereceği için erkeklere, bu durumdaki kadınla ilişkiye girmemeleri emredilmiş­tir.

 

Maksat kadına eziyet vermemek, bir de o durumda kadına karşı bir soğukluk duygusu oluşma olasılığını uzaklaştırmaktır.

 

Bunun dışında hayd hali, normal bir özür durumudur.

 

Nasıl cünüp kimse su ile yıkanamadığı takdirde teyemmüm ederek namaz kılıyorsa, özürlü de özrü devam ede ede ibâdetini yapabiliyorsa adetli kadın da her namaz için abdest alarak namazını kılar, Kur'ân’ını okur, orucunu tutar, diğer ibâdetle­rini yapar.

 

Kur'ân'ın sınırlamadığı bir şeyi kimse sınırlayamaz. Kur'ân'a ters şeyler hadîs olamaz.

O rivayetler, peygamber'e iftiradır.

 

Adetli kadın hakkında Yahûdîlikten ve çeşitli uluslardan Araplara sızan gelenekler hadîs biçimine getirilerek İslâm literatürüne sokulmuştur.

 

Bunların aslı olsaydı mutlaka Kur'ân'da kadının hayd halinde bu ibâdetleri yapamayacağına dair bîr açıklama olacaktı. 

 

Kur'ân İbâdet yapamama gibi önemli bir hali kapalı bırakmaz, bunu belirtirdi.

 

Kur'ân hayd halindeki kadınla cinsel ilişki yapılmamasını söylüyor da hayd halindeki kadının namaz kılamayacağını, oruç tutamayacağını, diğer ibâdetleri yapamayacağını neden söylemiyor?

 

Yoksa Allah katında cinsel ilişki namazdan, oruçtan, Kur'ân okumaktan daha mı önemlidir?

 

Kur'ân'a ters bu tür düşünce ve uygulamaları bırakıp Kur'ân'a dönmeli ve Kur'ân ne diyorsa onu uygulamalıyız.

 

 

Değerli Savana Kardeşim!

Taharetle anlatılmak istenen nedir? Bu soru ile ilgili meraklarımızı gidermek istiyorsak bu kelimenin Kur’an’da geçen ayetlerine bakarız . Ayetlerin öncesine ve sonrasına da bakarız.

Sana kolaylık olsun diye aşağıda ayetleri belirtim.

Tuhr, taharet: temizlik;

Tathîr temizlemek;

tetahhür: temizlenmek;

mütetahhir: temizlenen demektir.

Taharet: temizlik ikiye ayrılır: Beden te­mizliği, ruh temizliği.

Müddessir 4” Ve siyabeke fetahhir;
Elbiselerini tahir kıl!.

Abese13 “ Fiy suhufin mükerremetin;”
Mükerrem sayfalardadır ,

Abese 14” Merfu'atin mutahheretin;”
Merfu’ ve mutahhardır.

Furkan 48 :”Ve Huvelleziy erselerriyaha büşran beyne yedey rahmetiHİ, ve enzelna mines Semai maen tahura;
Ve O, rahmetinin önünde müjdeciler olarak rüzgarları irsal etti. Ve biz, Sema’dan tahur bir su inzal ettik.

Vakıa77” innehu leKur’ânun Keriym;”
Muhakkak ki O, Kur’an-ı Keriym’dir.

Vakıa 78” fiy Kitabin meknun;”
Korunmuş/saklı bir Kitab’tadır.

Vakıa 79” lâ yemessuhu illel mutahherun;”
O’na arınıp tahir olanlardan başkası dokunamaz.

Hacc 26” Ve iz bevve'na li İbrahiyme mekanel beyti en la tüşrik biy şey’en ve tahhir Beytiye littaifiyne vel kaimiyne verrukkeıs sücud;
Hani biz İbrahim’e Beyt’in mekanı’nı hazırlamış : “Bana bir şeyi ortak koşma. Beytimi tavaf edenler, kaim olanlar ve secde eden rüku’ edenler için tahir kıl.

Bakara 125 Ve iz cealnel’ Beyte mesâbeten linNasi ve emna* vettehızu min makami İbrahîyme müsalla* ve ahidna ila İbrahîyme ve İsmaıyle en tahhira Beytiye litTaifiyne velAkifiyne verRükke’ıs Sücud;
Hani, Biz el-BEYTi insanlar için mesabe ve emin kıldık. Makam-ı İbrahim’den  bir musalla edinin. İbrahim’e ve İsmail’e “Beytimi, tavaf edenler, i’tikaf ile ibadete kapananlar ve secde eden rüku’ edenler için tahir kılın” diye bilgilendirdik .

 

Ahzab 33: “Ve karne fi büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekimmes salete ve atinez zekate ve eti'nellahe ve rasuleh innema yüridüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm tathira”

Evlerinizde oturun. İlk cahiliyye teberrücü gibi teşhir ederek yürümeyin. Namaz’ı ikame edin, zekatı verin, Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne itaat edin! Ehl-i Beyt, Allah sizden yalnızca ricsi /kiri,

gidermek ve sizi yütahhiraküm tathira /tertemiz-pampak yapmak diler.

 

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

 

En doğrusunu bilen Allah’tır.

 

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

 

 Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

sebemelikesi Yazdı:

 

Saçlar doğal hâlleriyle ziynet değildir. Ama erkeklerin dikkatini çekmek üzere boyanıp şekillendirilen saçlar, ziynet özelliği kazanır. 

 

Selam

 

Güzellikle Cinsel Objeleri ve Seksi Zenginlikleri ayırmakta fayda var. Bir erkek de saçlarına şekil verip yakışıklı hale gelebilir. Bunlar Allah'ın sınırları dahilindedir. Kadın saçından cinselliği uyanan erkek hastadır. Bu kişi Kırmızı başörtüsünden de siyah çarşaftan da beyninde birşeyler üretip cinsel obje yapabilir. Kur'an ise Evrenseldir. Aklı bütünlere Hitap eder.

 

Selam



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm! Değerli Sebemelikesi Kardeşim!

 

Sebemelikesi Yazdı:

 

Benim sorum işte burada.Ayette baş geçmiyor  diyorsunuz, benim de ayetten anladığım şu yakalarının üzerine salsınlar sözcüğünden ben şunu anlıyorum:

Baş kelimesi

kullanılması gerekmemiştir diye düşünüyorum. Bildiğiniz gibi o zaman da kadınların başlarında örtü vardı.Allah var olan bir örtüye düzenleme getiriyor,örtülerinizi yakalarınızıda kapatacak şekilde örtün diyor, eğer baş örtüsü kastedilmiyor sa  yakaların üzerine salınacak olan ne olabilir, bana göre şöyle bir tezat doğuyor. Örtüden maksat neydi, dikkatleri üzerimizden atmak,  dişiliği teşhir etmemek değil mi? sizde takdir edersiniz ki, saç kadının en güzel ziynetlerinden biri, saçı açık  bir kadın muhakkak bakımını da yapacak,  tarayıp  biçim verecek,biraz aklar düştüğünde belki boyayacak o zamanda cazibeli bir hal alacak.

Kısacası ben örtüyü,baş örtüsüyle düşünüyorum. İnancım ve ayetten anladığım bu. İnandığım günden bu güne kadar hep şu duayı yaptım rabbime,YA RAB BENİ DOSDOĞRU YOLUNA İLET  çünkü bizler beşeriz ve hata yaparız,hatasız yalnız  O=  yenibir şey öğrendiğimde Rabbim bu öğrendiğim eğer doğruysa ayaklarımı sabit kıl,değilse Rabbim doğru yola ilet diye dua ederim. İnşallah Rabbim dosdoğru yoluna iletir.

 

Ziynet; Kur’an dilinde, güzelleştirmeye, güzel ve çekici göstermeye, hoşlanacak hâle getirmeye yarayan süs demektir. Nitekim dinimizde de bir takım süs eşyalarına “ziynet eşyası” denilmektedir.Ziynet Kur’an’da hem olumlu hem de olumsuz olarak bu anlamda kullanılmıştır.

 

Kadının saçları ziynet midir?

 

Saçlar doğal hâlleriyle ziynet değildir. Ama erkeklerin dikkatini çekmek üzere boyanıp şekillendirilen saçlar, ziynet özelliği kazanır. 

 

Hımarlarını /örtülerini/başörtülerini yakalarının üzerine darbetsinler.

 

Ayetin bu kısmının iyi anlaşılabilmesi, “humur” sözcüğünün anlamının iyi bilinmesine bağlıdır.

“Humur” sözcüğü, “örtmek” anlamındaki “hamr” kökünden türetilmiş ve “örtü” demek olan “himar” sözcüğünün çoğuludur.

 

Lisan-ül Arab, el-Mu’cem ül-Vasıf, el- Müncid, Tac ül-Arus gibi temel kaynak niteliğindeki lügatlerde “himar”ın özel olarak başörtüsü anlamında olmayıp, genel “örtü” anlamında olduğu yer almakta ve başörtüsü anlamında da “mikna’” ve “nasıyf” sözcükleri gösterilmektedir.

 

 Örfte ise kadının başörtüsünün adı olan “himar” sözcüğünün, Kur’an’ın indiği dönemde de bu örfî anlamı taşıyıp taşımadığı kesin olarak tespit edilememektedir.

 

“Ceyb”, yaka, gömleğin göğüs yırtmacıdır. “Örtülerini yakalarının üstüne koysunlar.” cümlesinde, “himar” sözcüğü genel anlamı olan “örtü” olarak değerlendirilirse, ayette kadınlara örtülerini yaka yırtmaçlarının üstüne koymalarının emredildiği söylenebilir ki bu durumda başörtüsü söz konusu değildir.

 

Yani ayette başın değil, göğsün örtülmesi emredilmiş olur.

 

Ama “himar” sözcüğü özel anlamı olan “başörtüsü” olarak değerlendirilir ve Kur’an’da da bu anlamda kullanıldığı kabul edilirse, ayette kadınlara, başörtülerini yakalarının üstüne koyup gerdanlarını kapatmalarının emredildiği söylenebilir.

 

Bu takdirde “himar”, saçları kapatan başörtüsü olmaktadır. Kur’an’ın indiği dönemde hür kadınların başörtüsü kullandıkları bir gerçek olduğuna göre sözcüğün Kur’an’da bu anlamda kullanılmış olma ihtimali de vardır.

“Himar” sözcüğü üzerinde bugüne kadar bir çok yorum yapılmış ve bu yorumlar sonucunda olur olmaz bir çok görüş ortaya çıkmıştır. Ama maalesef sağlam bir ortak görüş belirlenememiştir.

Bu durum, kesinlikle, toplumda yerleşmiş olan hataları, yanlışları açıklama ve düzeltme çabası ve cesareti gösteremeyen “din bilgini” denilen kesimin suçudur.

 

Arap kadınlarının göğüs kısmı yırtmaçlı elbiseler giydiği mütevatir bilgilerle sabit olduğuna göre bizim görüşümüz; göğüsleri açık kadınlara, başlarına örttükleri örtüleri göğüslerinin üzerine indirerek göğüslerini de örtmelerinin emredildiği yolundadır.

 

Dikkat edilirse Kur’an’da açıkça “başlarını örtsünler” şeklinde bir ifade bulunmamakta, “başörtülerini salsınlar” ifadesi yer almaktadır.

 

Bu durumda ayetten, mantıken, başların örtülü olarak kabul edildiği ve var olan bu fiilî durumun problem teşkil etmediği sonuçlarını çıkarmak mümkündür.

 

Fakat Arap kadınları başörtülerini sırtlarına sarkıtıyor olmalılar ki, gerdan ve göğüs kısımları açıkta kalmakta ve ayette de bu kısmın, başörtüsünün göğüs yırtmacının üzerine salınması suretiyle kapatılması istenmektedir.

 

O çağda sutyen tipi iç çamaşırlarının henüz keşfedilmediği gerçeği göz önüne alındığında, Arap kadınlarının göğüslerinin görülebilmekte olduğu ama onların bunu umursamadıkları anlaşılmaktadır. İşte başörtüsünün göğüs üzerine indirilmesi de bu gerekçe ile istenmektedir. Eğer başlardaki örtü Rabbimizin tasvip etmediği bir şey olsaydı, baştaki örtüden hiç bahsedilmeden sadece göğüslerin kapatılması üzerinde durulur ve “yırtmaçsız elbise giysinler” veya “yırtmaçlarını diksinler” türünden emirler verilirdi.

 

Bu durum da göstermektedir ki, Yüce Allah toplumun başörtüsü geleneğine müdahale etmemiştir.

 

Sonuç olarak ayetin bu kısmında başların örtüleceğine dair bir anlam yoktur.

Sebemelikesi Yazdı:

Sayın dost 1

Hocam bizim bilgimiz ve ilmimiz ,elbette sizin ilminiz yanında sözü bile edilemez  fakat sizden şu soruma cevap bekliyorum, örtü birazda yerel değimlidir, günümüzde baş örtüsü islamla bağdaşmış sembol olmuş adeta müslümanın kimliği haline gelmiştir. Son günlerde 

İnternetten okunan yazılardan halkta şöyle bir izlenim oluşmuş .Kur’an da baş örtüsü geçmiyormuş öyleyse örtünmemize gerek yokmuş,diyenlerin sayısı oldukça arttı, başka bir kesimde sanki bunu biz söylemişiz gibi, sizler artık islamı çok basitleştiriyorsunuz, diyip eleştiride bulunuyorlar.Benim öğrenmek  istediğim şu, ayette  baş geçmesede  örtüden kasıt baş örtüsüdür diyemezmiyiz dersek çok yanlışmı olur.Saygılarımla Allaha emanet olun.

Bu ayetteki kurallar toplumsal yaşamımızın huzurlu olması için gerekli olan kurallardır.

Dinimizin getirdiği belli bir kıyafet modeli yoktur. Kıyafet zamana göre değişebilir. Önemli olan Kur’an’ın getirdiği ölçülerde bedenin zinet olan bölümlerini gizlemektir.

 

Örtünmenin / zinet saklamanın Allah’a karşı yapılması anlayışı dinin dışında bir anlayıştır.

Kadın ve  erkek toplumun bir parçasıdır. Her yerde beraber olmak konumundadır. İslam dini kolaylık dinidir. İnsanı zora ve tabiatının aksi şeylere zorlamaz.

Unutulmamalıdır ki Kadın evinin içinde:

1.      Ya annedir.

2.      Ya eştir.

3.      Ya gelindir,

4.      Ya kızdır,

5.      ya da kızkardeştir.

Ama aynı kadın evinin dışında artık bir kadındır, karşı cinsi olan bir varlıktır.

Örtünme Allah’a karşı değil kullara karşıdır.

Son zamanlarda sıkça görülen ve duyulan kadının kendi evi içinde anasının, babasının,amcası,dayısı gibi mahremlerinin yanında dahi başını örtmesi gerektiği inancı dine aykırıdır. Bu dini zorlaştırmadan başka bir şey değildir. Dinin yararına değil zararınadır.

Hiç kimsenin din hükmü koymaya hakkı yoktur.

 

Değerli Kardeşim!

 

Allah Razı olsun . Düşüncelerinizi paylaştığınız için.

 

Sorularınızın cevabı yazımda açık değil mi?

 

İnancım odur ki,

 

İnanan, inandığı gibi yaşayandır.

 

İnanan, inandığına teslim olandır.

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

 

En doğrusunu bilen Allah’tır.

 

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

 

Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
savana
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 30 nisan 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savana

Selam

 

O halde nur 31den anlaşılması gereken kadınların iffetini korumak için tedbirli giyinip, karşı cinsi kışkırtıcı, baştan çıkartıcı şekilde giyinmemesi

Giyimlerine dikkat edip ölçülü olması

Süslenip püslenip karşı cinsi cezbedici kıyafetler giyip vücutlarını ve süslerini teşhir etmemesi  

olarak anlamalıyız.

Bu kriterler doğrultusunda kadın dilediği gibi giyinebilir.Giyiminin sınırlarını yaşadığı toplumun genel kabullerini gözönünde bulundurarak kendisi düzenler...

diyeblirmiyiz dost1 kardeş?

 

 

 



__________________
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Yukarı dön Göster savana's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savana
 
barış
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 13 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 339
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı barış

Selam,

Ziynet, kadının süsüdür, vücudu olabilir dersek,

1000 yıl önce de kendiliğinden görünebilenler el,yüz imiş, şimdi de öyle ise...

Yani bunlar  evrensel olarak değişmeyecek sınırlar ise,

neden açıkça belirtilmemiş bu sınır. Eli yüzü hariç kapatsın, denmez miydi o zaman?

Kendiliğinden görünenler dendiyse, bu demek ki değişebilen bir şeyler var,örfe göre,yaşam koşullarına göre,zamana göre. Peki bu sınırı kim belirleyecek? Kadın mı, mesela din alimleri mi?

 

 

Yukarı dön Göster barış's Profil Diğer Mesajlarını Ara: barış
 
barış
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 13 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 339
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı barış

Selam,

Ziynet kadın vücudu ise, ayetten açıkça çıkacak olan yer de göğüslerdir. Örtünün göğüs çatalına konması sebebiyle. Yani bu açıdan, göğüs harici yerlerin ziynetliği de yine şüpheli bir hal alır. Ayaklar yere vurulduğunda da göğüslerin hareket edeceği açıktır.

Her şartta, kadının tüm vücudunun (el-yüz hariç) ziynet olması hususunu ayetle örtüştüremiyorum.

Bu ayete bakarak şunu söyleyebiliyor muyuz? Kadının kolunu bacağını gösteren kıyafetle gezmesi günahtır.

Bir de yanıtlanamayan, yanında ziynetlerin açılabileceği kişiler durumu var...

Yukarı dön Göster barış's Profil Diğer Mesajlarını Ara: barış
 
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Aleyküm Selam! Değerli Savana Kardeşim!

 

savana Yazdı:

Selam

O halde nur 31den anlaşılması gereken kadınların iffetini korumak için tedbirli giyinip, karşı cinsi kışkırtıcı, baştan çıkartıcı şekilde giyinmemesi

Giyimlerine dikkat edip ölçülü olması

Süslenip püslenip karşı cinsi cezbedici kıyafetler giyip vücutlarını ve süslerini teşhir etmemesi  

olarak anlamalıyız.

Bu kriterler doğrultusunda kadın dilediği gibi giyinebilir.Giyiminin sınırlarını yaşadığı toplumun genel kabullerini gözönünde bulundurarak kendisi düzenler...

diyebilir miyiz dost1 kardeş?

Değerli Kardeşim!

Örtünme ile ilgili olarak getirilen  esasların amacı, ilkel kanunlarda ve kültürlerdeki sosyal farklılığın gösterilmesi değildir.

 İslamdaki zinet ve avretleri açığa vurmamakdan kasıt:

1.      Toplumda barış ve mutluluk içerisinde bir hayat sağlansın;

2.      Karşı cinsler birbirine şehvet açısından tahrikkar olmasınlar ve bu tahrik sonucu toplumda iffetsizlik ve huzursuzluk baş göstermesin.

3.      Giyim ve kuşama müdahele ile toplumun namusu ve nezihliği korunsun;

4.      Kadın ve erkekten olabilecek tahrik,teşvik ve meyletme eylemlerini kalksın,

  1. Şehvetin her an uyarılmadığı, kan ve et tepkilerininin her zaman tahrik edilmediği temiz bir toplum oluşsun
  2. Sürekli teşvik ve tahrik eylemleri, sönmeyen ve doyulmayan bir şehvet azgınlığı meydana getirmesin.

 

  1. Kasıtlı bir bakış, teşvik edici bir davranış,tahrik edici bir süsleniş ve çıplak bir vücutla hayvani arzular kamçılanmasın, sinir ve iradenin dizginini elden çıkarmasın.

 

  1. Tahrik,teşvik ve cinsel davetlere karşı direnerek   bir çok sinirsel  problemler oluşmasın
  2. Tüm bunlara bağlı olarak çıkacak fitne ve fesad önlensin vb… şeyler olabilir.

 

Dinimiz;

İki cins arasındaki bu derin  ve  fıtri arzuyu sağlıklı olarak ve doğal gücünde bırakıp yapay yollarla kışkırtmadan, güvenli ve temiz konumunda kullanmayı düzenler.

 

Erkek ve kadın arasındaki cinsel eğilim yaratılıştan vardır.

 

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah bu eğilimi, yeryüzünde hayatın devam etmesi ve insan oğlunun yeryüzünde halifeliğini gerçekleştirmesi için bir sebeb yaratmıştır.

 

Bu eğilim:

1.      Süreklidir.

2.      Geçici olarak sönse de sonra yeniden canlanmaktadır.

3.      Onu sürekli tahrik etmek  ihtirasını daha da artırmaktadır.

 

Bakış arzu uyandırır, hareket kamçılar,gülüş de teşvik eder. Bu gerçekleşmeyince de kamçılanmış sinirler yorulur.

 

En güvenlisi bu kışkırtma etkenlerini ve eğilimlerini kendi doğal sınırları içinde kalacak şekilde azaltmak ve sonra da onu meşru yollardan doyuma ulaştırmaktır.

 

İslamın seçtiği metot budur.

  1. Fıtratı terbiye etmek;
  2. insan gücünü hayatın diğer uğraşlarına yöneltmek.
  3. Sürekli olarak et ve kan tepkisine boyun eğdirmemek  .

Yani kastedilen cildin görünmemesi, üzerlerinin elbiseyle örtülmesi değil, ziynetlerin belli edilmemesidir.

 

Bu konuda üzerinde durulması gereken diğer bir husus da erkeklerin durumudur.

 

Zannedildiği gibi toplumun iffetini sağlamak sadece kadınların görevi değildir.

 

30. ayette kendilerine “bakışlarının bir kısmını kıssınlar” diye emir verilmiş olan erkekler de toplumda iffetin sağlanmasına mecburen katılacaklardır.

 

Onlara düşen görev, kadınların örtmek zorunda olmadıkları ziynetlerine arzu uyandırmadan, davetkâr olmadan, “bakışlarını kısarak” bakmaktır.

 

Böylece toplumun iffeti her iki cins tarafından ortaklaşa gerçekleştirilecektir.

 

Dinimizin getirdiği belli bir kıyafet modeli yoktur. Kıyafet zamana göre değişebilir. Önemli olan Kur’an’ın getirdiği ölçülerde bedenin zinet olan bölümlerini gizlemektir.

 

Savana Kardeşim sorunuzun cevabı açık değil mi?

 

 

Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.

 

En doğrusunu bilen Allah’tır.

 

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

 

Allah’a emanet olunuz.

 

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Bu ayetin doğru çevirisi nasıl olamlı peki? (savana)

 

Vel kavâidu (1) mine’n nisâi ‘lletiy lâ yercûne nikâhen (2)fe leyse aley hinne cünâhün en yada’ne siyâb (3) ehünne gayre müteberricâtin bi ziyneti. Ve en yesta’fifne hayrün lehünne. Vallahü semiy’un aliym.

 

Cinselliği kalmamış olup oturan kadınlar giysilerini atabilirler. Ama takı teşhirciliği yapmasınlar; ölçülü olsunlar. Onlar için bu daha iyidir. Allah elbet duyar; bilir.

 

Ben bu ayetten cinsel cazibesi kalmamış yaşlı kadınların...

 

Bu ayetteki nikah (2) tıpkı 24:3’teki nikah gibi cinsel ilişkide bulunmak anlamına geliyor. Bu anlamdaki "nikah"ı CİNSEL CAZİBE diye tercüme etmek yanıltıcı olabilir.  Çünkü kadınların cinsel cazibesini erkeklerin hayal gücü belirler. Yani bir kadın cinsel ilişkide bulunma gücünü yitirmiştir ama erkekler onu yine de cazip bulabilir.

 

Tamam, erkeğin anormal bir tavrından söz ediyorum. Ama tesettür, zaten o anormal  tavrın ürünü değil mi. Yani ne yazık ki o anormallik olup bitmiş. Uydurulan dinin olup bittisi.

 

Biz en iyisi  cinsellik diyelim. Cinselliği kalmamış yaşlı kadınlar...  

 

Ve normal düşünüp şunu akledelim: Bir kadının cinsel ilişkide bulunup bulunamıyacağı bir Allah’a malumdur bir de kadının kendisine. Ya da tıbbî muayene ile ortaya çıkarılır. Mealci ve müfessirlere malum olamaz.

 

elbiselerini atıp çıplak gezebilir

 

Arapça metindeki karşılığı siyab (3) olan "elbiseler"den kasıt evin içinde giyilen kazak, hırka, blüz... olabilir; cilbab adındaki dış giysi değil. Çünkü bu kadınlar "kavâid"dir (1); ki oturanlar demek.

 

Bunun Kuranî kanıtı, bazı ayetlerdeki oturmak ifadesinin evde beklemek ile eş anlamlı olmasıdır. Örneğin:

 

(Cihada) çıkmak isteselerdi... Ama kendilerine "Oturun oturanlarla!" dendi. -Velev erâdû’l hurûca... Ve kığlek’udû maa’l kâidîn  (9:46)

 

Müminlerin özürsüz oturanları başkadır, cihad edenleri başka -Lâ yestevi’l kâidûne mine’l müminiyne gayru ûli’d dararın vel mucâhidûn... (4:94)

 

Bu ayetlerden "kavâid"in tıpkı cihada çıkmayan erkekler gibi evde oturdukları açık ve net anlaşılıyor yani bir bakıma yatalak. Ve son derece yaşlılar ki cinsellikleri kalmamış.

 

Demek ki siyab evin içinde giyilir; öyle meallerde öne sürüldüğü gibi dış giysi değildir. Çıplaklığa gelince, siz o "kavâid"in çıplak gezebileceğini söyleyinceye kadar doğrusu bu benim aklıma hiç aklıma gelmemişti. Şimdi de ihtimal vermiyorum.

 

Sıkmıyorsam devam edeyim?

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay
Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Selam

Ortalık yanıyor. siz bizans misali meleklerin cinsiyetini tartışıyorsunuz. Tamam Kur'anı anlama çabası takdire şayan da çok kendinizi kitlemişsiniz be kardeşim. Bu kadar uzatılacak konular değil bunlar. Ama bu konunun, türbanın topluma verdiği bölücülük ve dini saptırması çok önemli. bunlara yönelin bence. Cilbab örtmek işte. Ziynette Seksi Objeler demek yani cinsellik. Ayakları vurmak ise Cinsel davetin sembolü siz bunu dudak yalamak, göz süzmek olarak ta düşünebilirsiniz. Anlayın işte. 5 cümlede bitti. Daha ne uzatırsınız. Memleket kutuplaşmış. bir provokasyonda dincisi yobazı laiki kan gölü olacak siz hala kelimelerle uğraşıp durmayın be kardeşler. gözünüzü seveyim. Kur'an inceleme hobi değil kardeşlerim. Bir Görev ama çok kapsamlı bir görev.

Selam



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 
bilgi.ve.hikmet
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 19 ocak 2007
Gönderilenler: 143
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı bilgi.ve.hikmet

Kusura bakmayın uslup belki sizin nazik uslubunuza ters ama beni de böyle kabul edeceksiniz. "Hikmet" ölü ozanlar derneği başkanlığı değil be kardeşim. Bazen baltayı büyük putun eline tutuşturmak. 150 sayfa cilbab, 250 sayfa bir başka ayrıntı bu kadar meşgul etmemeli Aydın ve Kur'an yolundaki Mü'minleri.  Çünkü SİZDEN BAŞKASI KALMADI! SİZ İBRAHİMLER'SİNİZ! SİZ TEMİZSİNİZ! SİZ ARINARAK YÜRÜYORSUNUZ! Ama bu Toplum sizi tanımıyor. Tanıtın kendinizi. Girin Ateşin içine be kardeşim.

Selam ve Selam



__________________
"Onlara bir ilmin tanıklığında bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik." A'raf-7
Yukarı dön Göster bilgi.ve.hikmet's Profil Diğer Mesajlarını Ara: bilgi.ve.hikmet
 

<< Önceki Sayfa 22 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats