Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

38/Sad/24  “…harra rakiav ve enab.”  “… rüku ederek yerlere kapandı ve (Allah'a) yöneldi.”

17/İsra/107 “…yehırrune lil ezkani sücceda.”  “…çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar."

17/İsra/109 “Ve yehırrune lil ezkani yebkune ve yezıdühüm huşua.”

“Ağlayarak çeneleri üstüne kapanırlar ve Kur'ân onların derin saygısını artırır.”

Hz Musa bayılınca yere eğilip düşüyor, Hz Davut ise ibadet tazim için Rabbine istiğfar edip eğiliyor.Demek ki Musa a.s ayette korkudan yere kapanıyoken Davut a.s af dılemek için şekılsel yere kapanıyor.” (Şiarım-Kuran)

Yukarıda çevirilerini verdiğiniz ayetlerdeki secde ile ilgili sorunuza karşılık, “XARRA” fiilinin geçtiği ayetleri çevirmekle yetineceğim. Her çeviri birer yorumdur. Kaldı ki siz zaten yorum da yapmışsınız. Dolayısıyla bu da yapacağım yorumlara ne derece itibar edeceğinizin göstergesi durumundadır . 

Sözlükte XARRA: (Akarsu, rüzgar) şırıldamak; (kişi) horlamak; Yüsekten düşmek, yere kapaklanmak; ölmek... “Xarra tahte qadfemeyhi”: Ayaklarına kapandı”; “Xarra beyne yedeyhi”: Önünde yere kapandı/yere yıkıldı; “Xarra alelard”: Yere düştü; “Xarra-r-racül”= mate: Adam öldü. Vs.

Görüldüğü gibi yerine göre XARRA’nın farklı manaları bulunmaktadır. Kuran’da “şırıldamak” ve “horlamak” anlamlarında hiç kullanılmamış, ancak diğer anlamların hepsinde kullanılmıştır.

XARRA’nın içinde bulunduğu ayetler:

38/24: “... Davud, kendisini sınadığımızı anladı ve rabbinden bağışlanma/ özür dileyip derhal (xarra) boyun eğip dönüş yaptı.”

Burada XARRA, Türkçe’deki “ yukardan düşer gibi”, “damdan düşercesine” deyimlerinde olduğu gibi deyimsel anlamda gelmiş.Aşağıda başka ayetlerde de deyimsel anlamda geldiğini göreceğiz.

7/143: “...VE XARRA MUSA SAİQA...”: ...Musa bayılıp düştü...”

Burada XARRA sözlük anlamında gelmiştir.

25/73: “ Ve(Rahman’ın kulları) o kimselerdir ki, kendilerine rablerinin ayetleri okunduğunda / hatırlatıldığında, kör ve sağır / duymazdan, görmezden gelip onların üstüne düşüp yatmazlar.”

Burada YEXİRRU “düşüp yatmak” anlamınadır.

17/107-109: “Deki: Buna (Kuran’a) inanın ya da inanmayın (fark etmez), bundan (Kuran’dan) önce ilim verilmiş olanlar / anlayış sahipleri, kendilerine (Kuran) okunduğu zaman inanarak çeneleri üstüne düşerler. Ve “sübhane rabbina : Rabbimiz kusursuzdur / Rabbimizin buyruğunu asla geçmeyiz, rabbimizin söylediği söz beha mahal gerçekleşecektir (deyip), ağlayarak çeneleri üstüne düşerler de saygıları / bağlılıkları artar.”

Bu ayetlerdeki “yexirrune lil ezqani succeden” ile “yexirrune lil ezqani yebkune” ifadeleri deyimsel anlamdalar. Çene üstüne düşmek, kabul ve teslimiyet anlamınadır. Çenenin yukarı kalkması reddetmek, aşağı indirilmesi kabul demektir.

34/14: “... (Süleyman) ölünce cinler anladılar ki; ğaybı bilmiş olsalardı bu alçaltıcı azabın içinde kalmazlardı.”

Ölen kişi düştüğünden bu anlamda kullanulmış.

16/26: “Onlardan öncekiler de dalga geçtiler,Allah da binalarını temelinden başlarına yıktı da tavan üstlerine kapanıverdi. Böylece başlarına gelen azabın nereden geldiğini dahi anlayamadılar.”

 22/31: “ ... Ve her kim Allah’a ortak koşuyorsa tıpkı şuna bener; biri yüksekten düşmüş, kuşlar (parçalarını) kapar, rüzgar da (geri kalanı uzak / dipsiz mekanlara savurur ya.”

Burada da XARRA sözlük anlamıyla gelmiş.

Abdurrahman ÖZLÜK

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Şiarım-Kuran, izninle bir iki ayet çevirisinden senin ne anladığını ben de sorabilir miyim?

6/218-219 AYETLERİ:

218: الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ   219:  وَتَقَلّ 15;بَكَ فِي السَّاجِ 83;ِينَ

Abdülbaki Gölpınarlı:

Öylesine mabut ki namaza kalktığın zaman da seni görür. Ve secde edenler arasında secde edişini de görür.

Diyanet Vakfı Meali:

O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor).

 Edip Yüksel Meali:

O ki (ibadet ve düşünme için) kalktığın/uyandığın zaman seni görür.Ve senin secde edenler arasındaki hareketini de.

Elmalılı Meali (Orjinal):

O ki görüyor kıyam ettiğin vakıt seni Ve secdekârlar içinde dolaşmanı

 Ömer Nasuhi Bilmen:

 O ki, seni kıyam ettiğin vakit görüyor. Ve secde edenler arasındaki dönüşünü de (görüyor).

Süleyman Ateş Meali:

O, seni görür: Namaza durduğun zaman, Ve secde edenler arasında eğilip doğrulurken.

Şaban Piriş Meali:

218,219. -O, seni (namaza) kalktığın zaman da; secde edenler ile (secdeye) yatıp kalktığın zaman da görür.

Yaşar Nuri Öztürk:

O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman. Görüyor nasıldır secde edenler içinde dolaşman.

1-Bu ayetteki “TAQALLUBEKE LİSSACİDİN”i nasıl anlıyorsun?

25/63-64 AYETLERİ:

63: وَعِبَاد 15; الرَّحْم 14;نِ الَّذِين 14; يَمْشُون 14; عَلَى الْأَرْض 16; هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَه 15;مُ الْجَاهِ 04;ُونَ قَالُوا سَلَامًا

64:وَ الَّذِين 14; يَبِيتُو 06;َ لِرَبِّه 16;مْ سُجَّدًا وَقِيَام 11;ا

Abdülbaki Gölpınarlı:

Ve rahmanın kulları, öylesine kullardır ki yeryüzünde gönül alçaklığıyla yürürler ve bilgisizler, onlara söz söyleyince sağlık, esenlik size diye cevap verirler. Ve öyle kişilerdir onlar ki, gecelerini Rablerine secde ederek, onun tapısında kıyamda bulunarak geçirirler.

Diyanet Vakfı Meali:

Rahman'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler); Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.

Edip Yüksel Meali:

Rahman'ın kulları öyle kimselerdir ki yeryüzünde gösterişsizce yürürler. Cahiller kendilerine laf atınca da barış önerirler. Gecenin yalnızlığında Rab'lerine secde edip düşünceye dalarlar.

Elmalılı Meali (Orjinal):

Ve o Rahmânın kulları: onlar ki Arzın üzerinde mülayemetle yürürler ve cahiller kendilerine lâf attığı vakıt selâmetle... derler Ve onlar ki ya rablarına secdeler, kıyamlar ederek yatarlar

Ömer Nasuhi Bilmen:

Ve Rahmân'ın (halis) kulları onlardır ki, yeryüzünde mütevaziyâne bir halde yürürler ve cahiller onlara hitab ettikleri vakit, «Selâmetle,» derler. Ve onlar ki Rableri için secde edenler ve kıyamda bulunanlar olarak gecelerler.

Süleyman Ateş Meali:

Rahman'ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde mütevazi olarak yürürler, cahiller kendilerine laf atarsa "Selam" derler. Gecelerini Rablerine secde ederek, Onun divanında durarak geçirirler:

Şaban Piriş Meali:

Rahman’ın kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Cahiller kendilerine laf attıklarında ise “Selam!” deyip geçerler. Onlar, gecelerini Rab’lerine secde ederek ve kıyama durarak geçirirler.

Yaşar Nuri Öztürk.

Rahman'ın kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller onlara hitap edince, "Selam!" derler. Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler.

2- Bu ayeteki “VELLEZİNE YEBİTUNE YEBİTUNE LİRABBİHİM VE QİYAMA”yı nasıl anlıyorsun?

Abdurrahman ÖZLÜK

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

26/Şuara/218

اَلَّذٖى يَرٰیكَ حٖينَ تَقُومُ

Ellezi yerake hîne tekum.

O ki seni görür o vakit kıyam ettiğini

26/Şuara/219

وَتَقَلّ 15;بَكَ فِى السَّاجِ 83;ٖينَ

Ve tekallubeke fi-s-sacidîn.

Ve senin dolaşmanı içinde secde edenlerin

O ki seni görüyor kıyam ettiğini ve secde edenlerin içinde dolaştığını 26/Şuara/218,219

     Öncelikle Değerli Haktansapmaz (abim-kardeşim)beyefendi.Yorumumu istediğiniz ayetin numarasını yanlış yazmışsınız.Doğrusu 26-218/219 olacaktı.

Ben dedim ki;

"NOT: Ayrıca KURAN’DA SALAT NAMAZ MIDIR??? konu başlığı altında yazılan tum yazıları hemen hemen okudum.Şekilsel salatın var olduğunu Kurandan delillendiren üyelerin hiçbirine Kurandan cevap verilememiştir.

         Yinede söyluyorum KURAN’DA SALAT NAMAZ MIDIR??? konu başlığı altında yazılan tum yazıları hemen hemen okudum  hiç birine kesin cevaplar verılememiştir.Verdiğiniz cevaplar Sadece ‘Böylede olamazmı?,Şöyle yorumlanamazmı,şuda düşünülemezmi,böyle anlasak nasıl olur gibisinden ayetlere yorum getiriyorsunuz.Yani salatla ilgili ayetlerden bir paradox gibi her tür sonucun çıkarılabılecegını gösteriyor sızın bakış açınız.

         Kuranda şekilsel salatın olmadığını ayetlerı yorumlayarak çıkarıyorsunuz.Kuran bile tarihten sayısız örnek verıp tarıhın ne kadar önemlı bır kaynak olduğuna vurgu yaparken,sizler neden tarihi silip atıyorsunuz.Peki 1400 yıldır.süre gelen tevatur tarihi ne yapacaksınız.

Bu bağlamda TARİH nedir kısaca deyineyim.

Tarihin Tanımı: Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini Yer ve Zaman bildirerek, SEBEP-SONUÇ ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır.

Tarihin konusu nedir? : Geçmiş zamanda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir.

Tarihi günmüze kadar getiren kaynaklar başlıca aşağıdadır;

1)-Kaynak arama: Önce olayla ilgili kaynaklar aranır.
Kaynaklar 2'ye ayrılır:
1- Ana Kaynaklar(Birinci el kaynaklar): Olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır.
2- İkinci El Kaynaklar: Ana kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan kaynaklardır.
Ayrıca kaynakları YAZILI ve YAZISIZ kaynaklar diye de ikiye ayırabiliriz:
1- Yazılı Kaynaklar: Kitabeler, fermanlar, kanunlar, mahkeme kayıtları, noterlik yazıları,
gazeteler, dergiler vb...
2- Yazısız(Sözlü) Kaynaklar: Evler, kaleler, tapınaklar, heykeller, silah, eşyalar,
destanlar, efsaneler, fıkralar, atasözleri örf ve adetler vb...
2)- VERİLERİ TASNİF, TAHLİL VE TENKİT ETME:
a)- Tasnif(Sınıflandırma): Elde edilen bilgiler zamana, mekana ve konuya göre tasnif edilir.
b)- Tahlil(Analiz=İnceleme) : Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler güvenilir mi?
Karşılaştırma yapılarak bilgiler bu yönde incelenir.
c)- Tenkit(Eleştiri): Elde edilen bilgilerin işe yarayıp yaramadığı, hangi bilgilerin
kullanılacağı belirlenir.
3)- SENTEZ(BİRLEŞTİRME): Kaynaklardan elde edilen bilgiler düzenlenerek yazılması safhasıdır.

Bu kadar objektif ve tevatur gelen Tarihi nasıl kaldırıp çöpe atabiliriz?

1400 yıllık Tarihte hiç bir kaynakta Şekilsel Salatın yokluğundan yada sizin gibi bir çıkarım yapılmamıştır.Çünkü binlerce yıldır uygulana gelen tevaturdur.Bunu nasıl izah edeceksiniz?

Aşagıda  İhsan Eliaçık’tan iki cümle aktaracağım.

SALAT:

       Kur’an’da 123 yerde geçer; bunların 67’sinde “es-Salât” (lam-ı tarif ve yuvarlak te) ile ıstılahlaşmış anlamıyla, 56’sında kök anlamıyla (SLY) kullanılır. Yani genellikle “es-Salât” şeklinde geçen (67) yerde bildiğimiz anlamda namaz, diğer (56) yerde de yöneliş, dua anlamında kullanılır; amenna, öptük başımıza koyduk…

Hatta denilebilir ki İslam’da en çok bilinen “nüsuk” namazdır. Yüzyıllardır Hz. Peygamber’in gösterdiği şekilde kılanagelmektedir. Ben de bu gösterilen yoldan gidenlerdenim…

Bu nedenle İslam’da namaz, oruç vs. tabiri caizse “ibadet doğuran ibadetler”dir. Daha doğrusu “ibadet doğuran menasikler”dir. Nusuk/menâsik kelimesini Arap bakın nerelerde kullanıyor: Toprağı ıslah için gübrelemek (nusuku’l-ard), yeni yağmur yağıp yeşillenmiş toprak (ardun nâsike)…

İBADET: Sözlükte “abd” kökünden Arapçanın tarihsel kök ve komşu dilleri Aramice, Akkadça, İbranîce, Süryanîce, Habeşçe gibi Sami dillerinin hepsinde “yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek” demektir.

Şu halde Allah ile insanın aktüel ve dinamik ilişkisinde ortaya çıkardığı, meydana getirdiği, yaptığı, yarattığı, icat ettiği, ürettiği her tür iş ve oluş bu kapsama giriyor.

  Yapılan/üretilen iş ve oluşun faili Allah ise buna bedaet, ibda, mubdi’, faili insan ise buna da ibadet, ubudiyet, taabbud deniyor. Her ikisinde de ortak anlamın yapmak, ortaya çıkarmak, üretmek, meydana getirmek olduğunu görüyoruz…

Son olarak Şekilsel Salatı yoktur derken şöyle bir yorum yapıyorsunuz-(lar).Diyorlar ki ’Allah kalbimizden geçenleri bilmiyormu,Şekilsel olarak yapmak doğru olurmu(gerek kalırmı)Kalbimizden geçirsek yetmezmi aklımızdan geçenleri görüyor zaten şekılsel yapmak saçma olmazmı’diye düşünüyorsunuz(lar).

Bu düşünce tehlikeli olmakla beraber birazda mantık dışıdır.Çünkü Salatı ikame etmeye böyle bakmak Allahın penceresınden bakmak gibidir.Bizler insanız tabi ki Allah kalbımızden aklımızdan geçenlerı bılıyor.Ama şekılsel olarak yapmak bızım fıtri davranışımızdır.

Allah kimseye yaptığı Salatı ikameden NEDEN yaptın diye sormaz.Ama NEDEN yapmadın ?????????????

SELAM ve DUA İLE

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Şiarım-Kuran Beyefendi!

“Şekilsel salatın var olduğunu Kurandan delillendiren üyelerin hiçbirine Kurandan cevap verilememiştir.”

Bu iddianızda tamamen taraf olduğunuzu, hiçbir burhane dayanmadan sallama bir iddiada bulunduğunuzu, samimi olmadığınızı, tekrar yinelemek zorunda bıraktığınızı üzülerek ifade etmek zorundayım. Üzerine basa basa sizden şekilsel namazın Kuran’dan ispatını bir de siz  siz yapın dediğim halde neden bir tek cümle dahi sarf etmediniz? Hani iddianız şekilsel namazın Kuran da var olduğuydu? 67 kez Kuran’a dayattığınız namazınızı niçin bu 67 ayetten işte şunlar anlatıyor bunu böyle, şöyle anlatıyor diyemiyorsunuz?

Sayın Şiarım, işte senden öncekiler de sizin söylediklerinizi veya benzerlerini hep tekrarlaya durdular. Tarihten, tevatürden, sağdan soldan eften püften dem vurdular. Şayet yalnız Kuran demeseydiniz sizi muhatap alıp sormazdık. İddianızda Kuran diyorsunuz ancak, şuara gibi vadilerde dolaşıyorsunuz.

Ben size aşağıdaki iki ayetten ne anladığınızı sormuştum, siz ise yazdıklarımı kopyalamakla yetindiniz. Niçin ne anladığınızı yazmadınız? Tekrar sorayım bari :

“ Secde edenlerin arasında Rasul’ün dolaşması”ndan  ne anlıyorsunuz? İnananlar namazda yere yüzüstü kapanmış halde iken Allah Rasulü safların arasında mı dolaşıyordu? Öncesinde geçen “seni izleyen mü’minlere kanadını indir/ger” ayetiyle bir bağlatısı olabilir mi? Bir düşünün bakalım!

Aşağı yukarı “Gecelerini secde ederek ve ayakta durarak geçirirler” diye çevirmişler. Bununla ne anlatılmak isteniyor? Sabaha kadar namaz mı kılıyorlardı? Nasıl anlayacağız namaz olduğunu? “Secde ediyorlar, ayakta duruyorlar...(!)”

1- 26/218: الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ   219:  وَتَقَلّ 15;بَكَ فِي السَّاجِ 83;ِينَ

2-25/64:   وَالَّذِ 10;نَ يَبِيتُو 06;َ لِرَبِّه 16;مْ سُجَّدًا وَقِيَام 11;ا

 Allah selamet versin.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

İzin verir misiniz ben bildiklerimi yazayım. Hem böylece kendimi bi yoklamış olurum.

Sevgiyle,

Hasan Akçay

NAMAZIN ŞEKLİ

Nisâ 101: (Korku durumunda) namazınızı kısaltmanız caizdir (fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mine’s salâti…). 

Nisâ 102: (Elçim!) Onların bir bölüğü seninle namaza dikelsin (fe’l takum tâifetun minhum ma’ak). Secde ettikten sonra arkanıza geçsinler ki henüz kılmamış olan bir sonraki bölüğü gelip seninle namaz kılabilsin (fe iza secedû fe’l yekûnû min verâ ikum ve’l te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fe’l yusallû ma’ak).

Nisâ 103: Güvene kavuştuğunuzda namazı kılın (Fe izatma’nentum fe akıymu’s salâh). Namazı kılınca ayakta ve oturur halde ve yanlarınızın üzerinde Allah’ı anın (Fe izâ kadaytumu’s salâte fezkuru’llahe kıyâmen ve ku’ûden ve alâ cunûb ekum)

İsrâ 110: Namazda sesini hepten yükseltme ve kısma; orta yolu tut (Ve lâ techer bi salâtike ve lâ tuhafit bihé vebtagi beyne zalik).

NAMAZ VAKİTLERİ  

Nisâ 103: Namaz inananların üzerine vakitleri belirli olarak yazıldı (İnne’s salâte kânet ale’l muminîne kitâben mevkûta). Hûd 114: (O halde) gündüzün iki ucuna yakın gece saatlerinde namaz kıl (Ve ekımi’s salâte tarafeyi’n nehâri ve zulefen mine’l leyl).

Bakara 187: (Oruçlukta) size şafağın ak ipliği kara ipliğinden belli oluncaya kadar yiyin için (Ve kulû ve’şrebû hattâ yetebeyyene lekumu’l haytu’l ebyadu mine’l hayti’l esvedi mine’l fecr)  

NAMAZIN NİTELİĞİ VE İŞLEVİ

Tâ Hâ 14: Namazı Beni anmak için kıl (Ekımi’s salâte li zikrî). Bakara 238: Namazları koruyun ve, Allah’a boyun eğip, özenle kılın (Hâfizû ale’s salavâti ve’s salâti’l vusta ve kûmû lillahi kânitîn).

Ankebût 45: Kitaptan sana indirileni oku ve namaz kıl; namaz uygunsuz ve çirkin iş yaptırmaz (Utlu mâ ûhiye ileyke mine’l kitabi ve ekımi’s salâte inne’s salâte tenhé ani’l fahşâi ve’l munker). 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Muhsin: bence birde tarafsiz bir sekilde yoklasaniz kendinizi nasil olur?

Merhaba arkadaşım. Ayetleri yorumsuz yani kendimden tek kelime katmadan yazdım. Bu nasıl taraf olmak, anlamadım. Lütfen açıklar mısınız.

________________

Aşağıdaki notları Muhsin'in bu sayfanın altındaki cevabından sonra iletime ekliyorum:

Arkadaşım! Ne dediğinizi anlamıyorum. Bildiklerimi yanlış bulduğunuz izlenimi edindim ama yalnızca bir izlenim. Açıklar mısınız sahiden yanlış mı buluyorsunuz? Yanlışsa nedir yanlış olan?

*

Bir günde kaç vakit namazın farz olduğu konusunda Süleyman Ateş'in açıklaması (VATAN, 30.07.2007):

İlahi emirler Kur’ân vahyi ile sabit olur. İsra 78-79, Hud 114. ayetlerde namaz için üç vakit belirlenmiştir: Gündüzün iki ucu (sabah, akşam) ve gecenin bir kısmı.

Hasan Akçay: İsrâ 79'da farz ibadeti yok. Orada önerilen, nafile ibadettir. Fazladan edilen ibadet. Adı üstünde nafile. Nafileler farz olsaydı farzlar nafile olurdu.  

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam,

“Yanlız Kur’an’ı Kerim”e dayanarak “Kha-Ra-Ra” fiilinin kullanıımlarıı:

“ve kharra mûsê SaİKân” (7:143) “baygın düşmek”

“ve kharra RâKiân” (38:24) “rukuya düşmek”

“ve Kharrû lehu SuCCeDên” (12:100) “secdeye düşmek”

“kharrû SuCCeDên” (19:59, 32:15) “secdeye düşmek”

“yekhirrûne lilezkâni.” (17:107 (SuCCedên), 17:109) “çene/yüz üzerine düşmek”

“fe etêllahu bunyênehum mine’l-kavaidi fe kharra aleyhimu’s-Sakfu min fevkihim”  (16:26) “üzerlerine düşmek” (Bkz. el-kavaid: 2:127, 24:60)

“Fe lemmê kharra” (34:14) “düşünce”

“Kharra mines semai” (22:31) “gökten düşmek”

 “ve tekhirru’l-Cibêlu heddên.” (19:90) “Dağlar'ın göçüp düşmesi”

“lem yekhirrû aleyhê summên ve umyênên” (25:73)  “Onun üzerine düşmemek (olumsuz)”

Yukarıdaki “kullanımların” hangilerinin “hakikat” hangilerinin “mecaz” olduğuyla ilgili yorumları size bırakıyorum.  

not: Hasan,Muhsin böldüğüm için özür diliyorum

Selam ve dua ile,

rıdvan

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

baybora Yazdı: Selam,   “Yanlız Kur’an’ı Kerim”e dayanarak “Kha-Ra-Ra” fiilinin kullanıımlarıı:   “ve kharra mûsê SaİKân” (7:143) “baygın düşmek” “ve kharra RâKiân” (38:24) “rukuya düşmek” “ve Kharrû lehu SuCCeDên” (12:100) “secdeye düşmek” “kharrû SuCCeDên” (19:59, 32:15) “secdeye düşmek” “yekhirrûne lilezkâni.” (17:107 (SuCCedên), 17:109) “çene/yüz üzerine düşmek” “fe etêllahu bunyênehum mine’l-kavaidi fe kharra aleyhimu’s-Sakfu min fevkihim”  (16:26) “üzerlerine düşmek” (Bkz. el-kavaid: 2:127, 24:60) “Fe lemmê kharra” (34:14) “düşünce” “Kharra mines semai” (22:31) “gökten düşmek”  “ve tekhirru’l-Cibêlu heddên.” (19:90) “Dağlar'ın göçüp düşmesi” “lem yekhirrû aleyhê summên ve umyênên” (25:73)  “Onun üzerine düşmemek (olumsuz)”   Yukarıdaki “kullanımların” hangilerinin “hakikat” hangilerinin “mecaz” olduğuyla ilgili yorumları size bırakıyorum.     not: Hasan,Muhsin böldüğüm için özür diliyorum   Selam ve dua ile,   rıdvan

Allah razı olsun Rıdvan Abi...

SeLaM ve DuA İLe...