Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Gerçekten siz Resulün olülere dua ettiğine ve kabirleri üstünde dikildiğine inanıyor musunuz? AllahIn Resulü biri için dua edecekse eğer, ben de Allah'ın O'nun duasını asla geri çevirmeyeceğine inanıyorum. Bu olabilir mi sizce? Allah'ın Resulü Allah'a ne diyecek? "Allahım! Bu günahkar kulunu affet" mi diyordu? Buna dair; Allah'ın Resulünün ölü için dua ettiğine dair örnekler var mıdır Kuran'da?
Sevgili kardeşim, Allah "artık bunlar ölmüş, kabre konmuş, gömülmüş kimselerdir. Bunlar gerçekte inanmamış kafirlerdir. Bunlarla senin ve gerçek inananların bir bağı kalmamıştır. Bunlardan tabiri caizse, ne köy ne kasaba olur, bunlar ölüden farksızdır" diyor.
Allah vahyi, ölü toprağı dirilten faydalı yağmura /suya devamlı benzetiyor. Çünkü suyun toprağı dirilttiği gibi vahi de insanı diriltiyor. Bu teşbihi anlatımdır. Kuran bu anlatımı çok yapıyor. Yapmayın Allah aşkına! Ölüye dua ile Allah'ın onun hakkındaki kararını mı değiştirecek Allah'ın Resulü? Allah Resulüne veya inananlalara hangi ayette ölülerinize dua edin diyor? "Onlar fasık olarak öldüler/ölmüşler." Ayet böyle noktalanıyor. Bak fiil çoğul gelmiş! Peki bunların kaçı öldü? Bunların hepsi öldü ve gömüldüyse bundan sonra bunlardan söze devama ne gerek var? Hayır kardeşim onlar ölmemişler. Bunu bari anlamaya, düşünmeye gayret etsen, sen mühendis adamsın, benim psikolojiyi, sosyolojiyi bilmediğimi söyleyip duracağına söylediklerimi biraz olsun düşünsen, inat etmesen! Ben bir öğretmenim, sosyoloji, psikoloji gibi formasyon derslerini de aldım okulda. Ben eski medrese tahsilli değilim. Onları da itham etmiyorum bu sözümle. Medrese veya modern okul tedrisi görmüş olmak bir ölçü olamaz. Her ikisinden de yobaz olanları ve aydın olanları vardır.
Bak değerli kardeşim, "salli alâ" namaz kıl, "eqimissalâte" de namaz kıl! Ya hu hepsi böyle çevirmişler. İsterse namaz değil de dua desinler, fark etmez. Çünkü dua diyenler namazla dua arasında bir fark görmemişler. Olmaz, olamaz, her ikisi aynı anlama gelmez. Bari bunların farklı olduklarını kabul buyurun! salliye ve ikameye oy birliğiyle "kılmak" anlamını vemekle gerçekten kıllık etmişler. Kuran'da ikame ve salat her ayette aynı şekilde gelmiş, manası da aynı olmak zorundadır, kimi yerde başka kimi yerde daha başka olamaz.
Lufen aklınızı kullanın ve farklı düşüncelere şartlı karşı çıkmadan önce istifade etmeyi deneyin! Her söyleneni kabul etmeden önce düşünmek lazım, bu kime ait olursa olsun fark etmez. Allah dedi demekle hemen kabul mu edeceğiz? Allah niçin dedi, bunun bana yararı nedir, diye düşünmem, soru sormam lazım kabulden önce. Allah bana "git şu duvarın dibinde sabah akşam otur" diyorsa, ne demek istediğini sormadan, gerçekten benden bunu mu istiyor sorgulamadan oturmalı mıyım o duvarın dibinde? Vardır bunun bir hikmeti deyip, madem ki Allah dedi bana, öyleyse düşünmeden, sormadan, soruşturmadan oturmak farzdır deyip oturacak mıyım? "Git şu evin etrafında yedi kere turla" diyorsa, bunun ne anlama geldiğini düşünmek hakkım değil mi? "Allahım! Ta binlerce kilometre uzaktan bir sürü meşakkatle ve mali külfetle beni buraya bunun için mi çağırıyorsun" sormak hakkım değil mi? Değilse Allah bana bu aklı niye yükledi?
Fazla uzattım, fazla uzatmaya gerek yok, anlayana az ve öz söz yeterlidir.
Düşünmek lazım Allah Resulu ara ara kabirlere gidipte, ordakilerle konuşmak gibi bir durumumu vardıki böyle bir emir geldi. Böyle bir Resul tasavvurunu irdelemek lazım gelmez mi?
9/84 ayetinin yansıması şekli, nasılda 35/22 ve ilaveten netice mahiyetindeki 27/80 ayeti olduğu gerçeğini doğuruyor.
"Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin." 35/22 (ynö)
"Sen, ölülere işittiremezsin. Eğer dönüp giderlerse, sağırlara da çağrıyı duyuramazsın." 27/80 (ynö)
Her halükarda net ve açıkki bu ölüler yaşayan ölülerdir.
Muhabbetle...
Sayın Öğrenci98,
Yukarıda kırmızı ile işaretlediğim sözlerinizi nerede söylediğimi ya da ifade ettiğimi lütfen söylermisiniz. Kardeşim sizin sözleri doğru yorumlayamamak gibi bir sorununuz var. Ben nerede Allah Resulünün kabirlere gidipte ölülerle konuştuğundan bahsettim. Yaptığınız kaba bir çarpıtmadan ibaret.
Ben ayetin açık anlamını alıp ortaya koydum ve orada mecaz bir anlam bulunduğuna dair metinde bir karine/delil bulunmadığından bahsettim. Bir başka metinde(sure'de) bulunan mecaz anlamın getirilip gerçek anlamıyla bahsedilen bir başka sure de kullanılamıyacağından bahsettim. Kuranın bütünlüğü ile anlaşılması bu kadar basit bir anlayışa kurban edilmemeli. Kuran'ın bütünlüğüyle anlaşılması meselesiyle ilgileniyorsanız size başlangıç için Doç. Dr. Halis Albayrak'ın "Kuran'ın Bütünlüğü Üzerine-Şule Yayınları" adlı çalışmasını önerebilirim.
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Benim yukarıdaki 9/84 ile ilgili değerlendirmemde sizin söylediğinize dair bir ifademmi var, lütfen yapmayalım. Hem ben bu gibi iftiralardan senide benide yaratan Rabbime sığınırım. Bana sürekli ateş püskürüyorsunuz lakin, dostlarınıza bir sorun bakalım size karşı bir iftira varmı sözkonusu yazımda. Ben ki bu konuyla ilgili genel kanaati, eleştrisel bir değerlendirmeye tabi tuttum hepsi bu. Ben zaten sizin sözünüzü eleştirecek olsam sizin yazınızdan alıntı yapıp altınada eleştri yapardım.
Kaldı ki zaten ben dilbilgisinden, sosyolojiden ve psikolojiden anlamayan biriyim. Aslında beni muhatab kabul etmeniz bile doğru değildir herhalde. Galiba biraz sinirli bir insanmısınız bilmiyorum ama, bana karşı biraz gergin konuşuyorsunuz gibi. Herhalde siz yüksek tahsil yapmış üstdüzey bir insansınız, bense, boşverin beni. Size kızmıyorum bilakis saygı duyuyorum ve işiniz gücünüz rast gelsin diyorum.
Halihazırda sizinle pek anlaşacak gibi değiliz herhalde, amma yinede Allah bilir. Kabul buyurursanız size son bir soru yöneltmek istiyorum;
İçinde yaşadığımız bu toplumun tabiri caizse dilinde sakız olmuş ve aynı zamanda sizinde "namaz" ın varlığına delil getirdiğiniz ayetlerden olan bir cümleyi, çevirmenizi ve parelelinde düşünce ve değerlendirmelerinizi öğrenmek istedim. Bunu siteyi okuyan ve değerlendirenler için istedim.
".....simahum fi vucuhihim min eserissucud....." 48/29
Son olarak Halis Albayrak'ın "Kur'an ın bütünlüğü üzerine" adlı çalışmasını 10 sene kadar evvel okumuştum ve hala kütüphanemde mevcut.Tavsiyeleriniz için teşekkür ederim eksik olmayın.
Esen kalın...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Allahın ölüler için af dilememesini söylemiş olduğu ayetler müşrikler ya da münafıklar. Allah diğerleri için günahları affeder etmez, resulün duası kabul olunur olunmaz, bu konularda söylenecek olan herşey sadece spekülasyona girer. Ben ayetin açık anlamından giderek böyle şekilsel bir törenin var olduğunu söylüyorum. Ayetin siyak be sibak'ında bu ifadenin mecaz olduğunu gösteren en ufak bir delil yok. Ben nesnel davranmayı seçiyorum, metinden hareket ederek anlama ulaşmaya çalışıyorum. Siz metinde olmayan anlamı metine empoze ediyorsunuz. Bu yöntemle gittiğiniz taktirde örneğin münafıkların ölümünden bahsetmek zaten imkansızdır. Ölüm kelimesinin gerçek anlamını nasıl kullanacaksınız...
Allahın ayetlerdeki maksadı nedir diye tabii ki sorgulanır ve arkasındaki anlam çıkartılmaya çalışır. Ama önce nesnel olarak, verileri kendi düşünce sistemimizden bağımsız olarak, koşulları, metni dikkate alarak incelememiz gerekir. Verileri niyetimize göre ele alır yorum yapmaya kalkarsak bunun adı öznellik olur ve niyetimiz yanlış ise yorum da da yanlışlık yapma ihtimali doğar. Nitekim vahyin indiği dönemde vahyin mesajlarını kendi niyetleri doğrultusunda algılıyanlara, kalpleri mühürlü, perdeli, kulakları sağır gibi kavramlarla hitap edilmekte. Doğru soru sormanın da doğru cevap almanın da kuralları vardır, insanlara hiçbir zaman cevaplandıramıyacakları sorular sormak çok kolaydır, şu anda size cevaplarını veremiyeceğiniz, ama hiç bir sonuca ulaştırmayacak binlerce soru üretebilirim. Bu sadece konuyu masumane izleyenlerin kafasını karıştırmaktan öteye gitmez, bu hale gelmiş birine fikirleri kabul ettirmenin de çok çeşitli yolları vardır, yanlış olan fikri de, doğru olan fikri de kabul ettirebilirsiniz. Gerçeğin peşinde isek doğru bilgiye erişmenin yollları üzerinden gitmemiz gerekir.
Söyledikleriniz üzerinde düşünmediğimi iddia etmişsiniz, yanılmışsınız. Bu sitedeki bazı yazışmalarınızdan gerçekten yararlandığım oluyor. Ancak namaz, kabe gibi konulara çok yüzeysel ve öznel bir yaklaşımınız var. Bu alanda yapılan hatalara olan tepkinizi anlıyorum ancak tepki duyduğumuzz şeyleri bütünüyle yok edip kurtulalım tavrı yerine, vahyin izlediği yolu izleyip onları yeniden aslına döndürerek Allahın gösterdiği doğru yolda gitmek için uygulayalım.
Salat kelimesinin genel geçerli bir kavram olduğundan bahsetmiştim. Müslümanın başka, kitap ehlinin başka, müşriklerin başka salatları olabilir. Bu konuya tekrar girmeyeceğim.
Fazla uzatmamak konusunda hemfikirim. Asım kardeşimin koyduğu baklavayı kazanmak gibi bir amacım zaten yoktu. Amacım konuyu izleyenlerin tek taraflı bilgilenmelerini önlemek, bildiğim, anladığım doğruları paylaşmaktı. Artık kim ne öğüt vermiş, ne öğüt almışsa, kim sapmış, kim saptırmışsa kendi hesabına.
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Sizinle hiçbir sorunum yok. Söylediklerimin sinirlilikle hiçbir ilgisi yok. Sadece mümkün olduğunca açık ve net konuşmaya gayret ederim. Burada bir tartışma yaşandığı için karşımdaki kişinin fikirlerini eleştirmek için gerekirse o fikrin dayanaklarının sağlamlığını irdelerim. Mantıksal değilse bunu da açıkça ifade etmekten, bu tür yöntemler hakkında bilgi sahibi olmayanları uyarmaktan çekinmem. Bu forumlarda mantıksal olmayan yöntemleri, uygun olmayan tartışma yöntemlerini çok daha sert eleştirdiğim zamanlar da olmuştur. Bunu ister bilgiçlik, ister kibirlilik, ister sinirlilik olarak algılayın benim amacım bunun ötesinde değildir.
Şimdi demişsiniz ki, yukarıdaki satırları sizin için yazmadım. Kardeşim burada bir müzakere yürütülüyor, siz gelip konuyla ilgili benim fikrim karşısında bir fikir beyan edip hiç söylemediğim sözleri de oraya katıyorsunuz. Olaya bir de okuyanın algısı açısından bakın.
Size cevap versem alıntı yapardım demişsiniz. Böyle bir kural mı var, bilmiyordum. Burası forum ortamı ne kafanızın nereye dönük olduğunu kimse görüyor, ne de ses tonunuzu kimse duyuyor.
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Şimdi siz bir konuya dair bir düşünce belirtmişsiniz, bende halkın genel anlayışınıda bu düşüncenin üstüne ilave ederek size değilde halka hitaben eleştriyorsam iddialarımın bütününün içinde siz hiç yer alırmısınız. Bu şekilde düşünen bir siz değilsiniz, genel kanaat sözkonusu değilmi. Elbette burası bir müzakere ortamı ama okuyan ve heran konuya müdahil olabilecek binlerce insan sözkonusu değilmi.
Esen kal.
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Tevbe 80: Onlar için dile istiğfar et, dile etme; onlar için yetmiş kere istiğfar da etsen Allah onlara hiç de mağfiret edecek değil! Böyle! Çünkü onlar Allah'ı ve Rasûlü'nü tanımadılar; Allah ise böyle baştan çıkmış fâsıklar gürûhunu hidâyet etmez.
81: Arkada kalanlar Rasûlullah'ın hilâfına olarak oturup kalmalarıyla ferahlandılar, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücâhid olmayı hoşlanmadılar; "Bu sıcakta seferber olmayın!" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcak!" Fakat duysalardı!
82: Artık kazandıkları günahın cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!
83-84: Bundan böyle Allah seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse"Artık siz benim maiyetimde ebedâ çıkmayacaksınız ve hiç bir düşmana benim maiyetimde harb edemiyeceksiniz; evvelki defa oturup kalmayı arzu ettiniz, şimdi de artık geride kalanlarla beraber oturun!" de ve içlerinden ölen birinin ebedâ namazını kılma ve kabrinin üzerinde durma; çünkü onlar Allah'ı ve Rasûlü'nü tanımadılar ve kâfir olarak can verdiler.
85: Hem onların ne malları, ne evlatları gözüne batmasın; o hiç bir şey değil! Ancak Allah onları dünyada bunlarla muazzeb kılmayı ve kâfir oldukları halde canlarının çıkmasını murad buyuruyor.
Mevdudi:
80: Ey Nebî! Öyle kimseler için Allah'tan af dilesen de, dilemesen de ve hatta onlar için yetmiş defa bile af dilesen, Allah onları af etmeyecektir. Çünkü, onlar Allah'ı ve Rasûlünü inkar ettiler. Allah fâsık kimselere hidâyet nasip etmez.
81-83: Savaştan geri kalmak için izin almış olanlar; Allah'ın Resulü'nün yanında yer almadılar ve evlerde kalmaktan hoşnut oldular. Çünkü, onlar Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten hoşlanmazlar.Üstelik başkalarına da: "Bu şiddetli sıcaklarda savaşa çıkmayın!" dediler. Onlara de ki: "Cehennem ateşi bundan daha sıcaktır!" Keşke onlar bunun şuurunda olsalar! Şimdi onların az gülüp çok ağlaması gerekir. Çünkü kazandıkları kötülüklerin cezası öyledir (ki onlar ağlamalılar). Eğer Allah seni onların arasına döndürür ve sonra seninle beraber başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse, açıkça de ki: "Artık siz hiç bir zaman benimle çıkamazsınız ve kesinlikle benimle beraber düşmana karşı savaşamazsınız. Daha önce oturup kalmayı tercih ettiniz. Şimdi de evlerde oturanlarla geride kalın!"
84-85:Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma ve kabri başında durma! Çünkü onlar, Allah'ı ve Rasûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak can verdiler. Onların mal ve evlat çokluğu seni şaşırtıp imrendirmesin. Allah bu mal ve evlatla onları bu dünyada cezalandırmayı ve canlarının kâfir olarak çıkmasını diler.
84. ayetteki ölümün mecaz anlamda olduğu, yukarıdaki ayetlerin hepsinde çok sayıda karine mevcut. Allah'ın onları asla hidayet etmeyeceğini ilan etmiş olması onlar için en büyük ölümdür. Onlar yaşarken öldü gömüldü demektir.
"Bundan sonra onlara gülmek değil ağlamak düşer." Onların hep korku içerisinde yaşamaları onlar için ölümden beterdir.
84'ün başında "onlardan ölen birinin namazını kılma!" diyor, sonunda da "onlar, Allah'ı ve Rasûlünü tanımadılar ve kafir olarak can verdiler" diyor. Topunun canını birden alıyor. Yani kâfir olmakla can vermişler. 85. ayetin sonunda da bu sefer " Allah onları dünyada cezalandırmayı ve kâfir olarak can vermelerini istiyor" diyor.
Şayet, bu ayetlerde tekrarlanan ölmüşlüklerini mecaz değil de gerçek ölüm olarak anlarsak ayetler arasında çelişki oluşur. Bunlar ölüp ölüp drilmediklerine göre! Ama mecaz anlamda gerçekten bunlar ölüp ölüp diriliyorlardır! Çünkü bu ayetlerdeki söylemler korkunç tehditler içeriyor.
Tevbe 80: Onlar için dile istiğfar et, dile etme; onlar için yetmiş kere istiğfar da etsen Allah onlara hiç de mağfiret edecek değil! Böyle! Çünkü onlar Allah'ı ve Rasûlü'nü tanımadılar; Allah ise böyle baştan çıkmış fâsıklar gürûhunu hidâyet etmez.
81: Arkada kalanlar Rasûlullah'ın hilâfına olarak oturup kalmalarıyla ferahlandılar, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücâhid olmayı hoşlanmadılar; "Bu sıcakta seferber olmayın!" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcak!" Fakat duysalardı!
82: Artık kazandıkları günahın cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!
83-84: Bundan böyle Allah seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse"Artık siz benim maiyetimde ebedâ çıkmayacaksınız ve hiç bir düşmana benim maiyetimde harb edemiyeceksiniz; evvelki defa oturup kalmayı arzu ettiniz, şimdi de artık geride kalanlarla beraber oturun!" de ve içlerinden ölen birinin ebedâ namazını kılma ve kabrinin üzerinde durma; çünkü onlar Allah'ı ve Rasûlü'nü tanımadılar ve kâfir olarak can verdiler.
85: Hem onların ne malları, ne evlatları gözüne batmasın; o hiç bir şey değil! Ancak Allah onları dünyada bunlarla muazzeb kılmayı ve kâfir oldukları halde canlarının çıkmasını murad buyuruyor.
Mevdudi:
80: Ey Nebî! Öyle kimseler için Allah'tan af dilesen de, dilemesen de ve hatta onlar için yetmiş defa bile af dilesen, Allah onları af etmeyecektir. Çünkü, onlar Allah'ı ve Rasûlünü inkar ettiler. Allah fâsık kimselere hidâyet nasip etmez.
81-83: Savaştan geri kalmak için izin almış olanlar; Allah'ın Resulü'nün yanında yer almadılar ve evlerde kalmaktan hoşnut oldular. Çünkü, onlar Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten hoşlanmazlar.Üstelik başkalarına da: "Bu şiddetli sıcaklarda savaşa çıkmayın!" dediler. Onlara de ki: "Cehennem ateşi bundan daha sıcaktır!" Keşke onlar bunun şuurunda olsalar! Şimdi onların az gülüp çok ağlaması gerekir. Çünkü kazandıkları kötülüklerin cezası öyledir (ki onlar ağlamalılar). Eğer Allah seni onların arasına döndürür ve sonra seninle beraber başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse, açıkça de ki: "Artık siz hiç bir zaman benimle çıkamazsınız ve kesinlikle benimle beraber düşmana karşı savaşamazsınız. Daha önce oturup kalmayı tercih ettiniz. Şimdi de evlerde oturanlarla geride kalın!"
84-85:Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma ve kabri başında durma! Çünkü onlar, Allah'ı ve Rasûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak can verdiler. Onların mal ve evlat çokluğu seni şaşırtıp imrendirmesin. Allah bu mal ve evlatla onları bu dünyada cezalandırmayı ve canlarının kâfir olarak çıkmasını diler.
84. ayetteki ölümün mecaz anlamda olduğu, yukarıdaki ayetlerin hepsinde çok sayıda karine mevcut. Allah'ın onları asla hidayet etmeyeceğini ilan etmiş olması onlar için en büyük ölümdür. Onlar yaşarken öldü gömüldü demektir.
"Bundan sonra onlara gülmek değil ağlamak düşer." Onların hep korku içerisinde yaşamaları onlar için ölümden beterdir.
84'ün başında "onlardan ölen birinin namazını kılma!" diyor, sonunda da "onlar, Allah'ı ve Rasûlünü tanımadılar ve kafir olarak can verdiler" diyor. Topunun canını birden alıyor. Yani kâfir olmakla can vermişler. 85. ayetin sonunda da bu sefer " Allah onları dünyada cezalandırmayı ve kâfir olarak can vermelerini istiyor" diyor.
Şayet, bu ayetlerde tekrarlanan ölmüşlüklerini mecaz değil de gerçek ölüm olarak anlarsak ayetler arasında çelişki oluşur. Bunlar ölüp ölüp drilmediklerine göre! Ama mecaz anlamda gerçekten bunlar ölüp ölüp diriliyorlardır! Çünkü bu ayetlerdeki söylemler korkunç tehditler içeriyor.
Muhabbetle.
Haktansapmaz dostum görüşün hep böyle keskin olsun. Sağolasın.
84. ayetteki ölümün mecaz anlamda olduğu, yukarıdaki ayetlerin hepsinde çok sayıda karine mevcut. Allah'ın onları asla hidayet etmeyeceğini ilan etmiş olması onlar için en büyük ölümdür. Onlar yaşarken öldü gömüldü demektir.
"Bundan sonra onlara gülmek değil ağlamak düşer." Onların hep korku içerisinde yaşamaları onlar için ölümden beterdir.
84'ün başında "onlardan ölen birinin namazını kılma!" diyor, sonunda da "onlar, Allah'ı ve Rasûlünü tanımadılar ve kafir olarak can verdiler" diyor. Topunun canını birden alıyor. Yani kâfir olmakla can vermişler. 85. ayetin sonunda da bu sefer " Allah onları dünyada cezalandırmayı ve kâfir olarak can vermelerini istiyor" diyor.
Şayet, bu ayetlerde tekrarlanan ölmüşlüklerini mecaz değil de gerçek ölüm olarak anlarsak ayetler arasında çelişki oluşur. Bunlar ölüp ölüp drilmediklerine göre! Ama mecaz anlamda gerçekten bunlar ölüp ölüp diriliyorlardır! Çünkü bu ayetlerdeki söylemler korkunç tehditler içeriyor.
Sayın Haktansapmaz,
Farkında değilmisiniz, karine diye göstermiş olduğunuz ayetlere "ölümden beter" anlamını siz vermektesiniz. Bu metnin açık anlamını dikkate almamaktır. İbrahimizm kardeşimin söylediği gibi görüşünüz keskin olsun ve oradaki "Mezarlarında durma" sözcüklerini de bold yapın.
Burada belki anlaşılmayan bir husus var. Cenaze duası/salatı var mı, yok mu ? Böyle bir emir var mı ? Yok. Ancak böyle bir törenin yapıldığı anlaşılıyor ve Tevbe 84 de bu ölen münafıklar için yasaklanarak geride kalanlara gözdağı veriliyor. Onlara değer verilmemesi için müslümanlar uyarılıyor.
Olaylara sadece kelime/yorum olarak bakar isek sadece reçete okur gibi Kuran okumuş oluruz, hepsi o. Olayların arkasındaki toplumsal/bireysel dinamikleri gözönüne almamız gerekiyor ki olayları anlamlandıralım. Yoksa zorlama metin yorumlarına gideriz ki bu da Kuranın kolay, anlaşılır, açık olma niteliklerine ters düşer.
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Evet sevgili Elmuh, dilinin/kaleminin bir türlü söylemeye varmadığı rivayetler böyle bir töreni uzun uzun anlatıyor; munafıkların/teröristlerin başı olan Abdullah b. Ubey b. Selül'ün cenaze töreni. Bu şahıs hasta yatağında ölümle pençeleşirken Resulullah'a yanına gelmesi için haber gönderiyor. Allah'ın Resulü yanına gelince kendisine kefen olmak üzere gömleğini ve ölümü halinde de cenaze namazını kendisinin kılmasını istiyor; Allah'ın Resulü de Ömerin mühalefetine rağmen, hatta kimi rivayetlere göre Allah'ın buyruğuna rağmen ona gömleğini veriyor, cenaze namazını kılıyor ve onu bizzat çukuruna kendi elleriyle indirip onun için Allah'tan affını diliyor.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma