Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın Haktansapmaz,

Sen benim yazdıklarımı anlamak istemiyorsun.

Benim o yazılarımı okuyan nedemek istediğimi anlar.

Namazdaki hareketler Yüce Allahı tazim hareketleridir. Ha sen saygı, ululama vb içten olur gösterişle olmaz diyorsan o senin felsefendir. Bir görüştür. Ama bu forumda senden başka kim okusa ne demek istediğimi anlamıştır.

Her şeyin bir özü vardır, bir de şekli vardır. Bazı kurumlar öze önem verir, bazı kurumlar şekle önem verir. Devlet kurumları ve Özel Sektör kurumları gibi.

DEvlet kurumları şekle uyan (ör. O konuda diplomalı) beceriksiz bir personeli çalıştırabilir.

Özel sektör şekle uymayan ama o konuda uzman çok başarılı, becerili birini çalıştırabilir. 

Belki sen şekle önem vermiyorsun, öze önem veriyorsun. Felsefen bu.

Ama yerine göre Şekil Özden daha önemlidir. (örneğin hukukta).

Anladığım kadarıyla sen benim yazımı tam okumuyorsun. Ben ne diyorum. Dediklerine katılıyorum. diyorum. Hatta Prof. Yaşar Nuri Öztürkün laflarını veriyorum. Ama şekli bir namazda var diyorum.

İş şekli namazla bitmiyor. Farkındayım. Kur'an kültürü gereğinin farkındayım. İki vakit  namaz kıldım. İşin bitmediğinin farkındayım.

Vakitleri  Hud 114, İsra 78 ve NUr 58 veriyor. Müzemmil den gece vaktinin ibadet veya Kur'an okuma konusunda çok etkili bir vakit olduğununun örneğini veriyorum.

Taha 114. Vakitleri tayin etmez.( Pardon Taha 14 müş yanlış yazmışım)   BU sadece Allahı Anmak için namaz kıl ayetidir. (Kulluk borcu ödemek için değil.) Allahı anarken tabii secde, rükü ne. Tazim(büyükleme, ululama) ve hürmet, saygı hareketleri. Niye bir kralın önünde bu hareketler yapılıyor da (istersen yapma kelle gider) Neden Yüce yaratıcı ve yönetici Melekut sahibi Yüce Allahın önünde yapmayacaksınki.   Bunu anlatmak istedim.

Müşriklerin Salatı Kur'anda var. İşte hareket yapıyor. Islık çalıyor, el şaplatıyor falan. Yani bu bile Kur'an da Salatın doğru veya yanlış hareketlerle ilgili bir kavram olduğunu, bir manasınında bu olduğunu ifade etmiyormu.

Adam putunun önünde ne yapıyordu yani, amuda mı kalkıyordu.

Adam işte Kur'anı nasıl yazdırdı. Çarşıya gitti. Yazıcı denilen esnafa parasını verdi. Yazdırdı. Çoğu tacir olan mekkede, medinede yazıcılar vardı. Parayı verdinmi yazıyorlardı. Sende okuma yazma biliyorsan ezberliyordun. Ben Bakara 232 ile bunları anlattım. Eğer okuduysan.

Ben kuranı hala devamlı okuyorum. Örneğin bir cevap vermek için aklıma gelen ayeti aratıtorum. Bulup yazıyorum. Onun bulunduğu sureyi bir daha okuyorum, siyak sibakıyla ilgili , işte surenin ana fikriyle ilgili bir şey gözüme çarparmı diye.

Şimdi benim anladığım yazılarımı  iyi okumadığındır.

Şu son paragrafı analiz edelim.

Benim söylemlerimi İlhan Arsel’in söylemiyle ne diye bağ kuruyorsun ki? Bununla nereye varmaya çalışıyorsun? Bu da sana yakışmayan bir tavır.. Ben İlhan Arsel’i hiç okumadım. Bu benim için bir eksikliktir. Böyle zeki adamların kitaplarını okumakta fayda vardır. Dikkat edin,Din’den eleştiriye tabi tuttukları ettikleri hep bu dine ilaveler ve çelişkilerdir.

Şİmdi İlhan Arsel in yazılarını okumak için

http://islamiyetgercekleri.wordpress.com 

sitesine gidip okuyabilirsin. Bu yazılara gelen yorumları okursun. Adam ne mantık oyunları yapıyor. Ne sonuçlara varıyor. Falan.  Biraz bilgi edinirsin.

Şimdi orada "Bu da sana yakışmayan tavır .."  çok anlamsız bir cümle. 

Ben ne bileyim senin İlhan Arseli hiç okumadığını. Gider internette okursun. Anlarsın iyi niyetlimiyim, kötüniyetlimiyim. Ondan sonra dersin arkadaş  "Yahu bu adamın tavırlarına fikirlerine benzer neyim var "  bunu söylemen sana yakışmamış.  vb.

Bunu peşinen söylemek senin peşin hükümlü bir vatandaş olduğunu gösteriyor. Kişiliğin hakkında ip uçları veriyor. 

Yeterince yazıştığımızı sanıyorum. Ben senin Kur'an okuma tavsiyeni ömrüm oldukça zaten tutuyorum ve tutacağım. Ama sende lütfen benim cevaplarımı bir kere daha yavaş yavaş, düşüne düşüne oku.

Metodist tavrını değiştirebileceğimi sanmıyorum. 

Herkese Selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Saffet Bey,cümlelerime kafayı fazla takmayın, siz sorduklarıma takın, onları Kuran'dan cevaplamaya bakın. Amacım size file bakarken filin tümünü görmenizi sağlamaktır. körün el yordamıyla eliyle dokunduğuna dayanarak tarif etmesini değil. Siz İsa'yı Kurandaki bir tek ayetten hareketle Muhammed'in geleceğini yahudilere bildirmekle sınırlı tuttunuz. Üstelik İsa'dan 622 yıl sora gelecek olan Mekke'li Muhammed'i... Kim bilir bunlar her yıl kaç kez Mekkelilere beklenen Muhammed yada Ahmed geldi mi diye sabırsızlıkla sordular! Bu mantıkla Muhammed gelir gelmez Yahudilere, Hiristiyanlara koşup, "işte 600 yıdır sabırsızlıkla beklediğiniz ben geldim... haydi bana ilk siz iman ediniz ve tebliğimin kolayca kabulü için bana yardımcı olun" demeli değilmiydi?   

Daha önce de dedim; tanıdıkları vahidir, Muhammed'in yakışıklı fiziği değil. Vahiy olanı vahiy olmayandan çocuklarını tanıdıkları kadar tanıyorlar. Böylece vahyi kelam kimin ağzından duyuyolarsa onun resul olduğunu biliyorlar. Yoksa her Mekkeliyim ve resulüm diyenin resul olduğuna inanmalarını gerektirir, senin bu savun.

Muhabbetle.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar

Sayın Saffet bey beni mazur görürse, ehli kitabın kendi oğulları gibi tanıdıkları şeyin Muhammed (as) olmadığına dair düşüncem:

"Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizlerler." 2/146 (s ateş)

"Kendilerine Kitap verdiklerimiz, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar (onun Allâh tarafından vahyedildiğini bilirler), ama kendilerini ziyana sokanlar inanmazlar." 6/20 (s ateş)

Saffet bey dikkat edecek olursak, Allah teala müşriklerden bahsetmiyor veya başka toplumdan değilde ehli kitaptan bahsediyor. Dolayısıyla vahye yabancı olmayan vahyin keyfiyeti hakkında bilgi sahibi olan ehli kitaptan bahsediyor. Zaten Resulun Resul olmasına sebepte tebliğ ettiği vahiydir. Hem sonra sürekli ismini tekrar ederek takdir ettiğiniz sayın Süleyman Ateş' te ehli kitabın kendi oğulları gibi tanıdıları şeyin vahiy olduğunu söylüyor.

Sayın Asım beye gelince o da siteye renk katan değerlerden, kendisinede ortamı hoşgörüye boğmasından dolayı teşekkür ederim.

Muhabbetle...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın Haktansapmaz,

Herşeyi Kur'an dan kimse cevaplayamaz. Ben Kur'anın bir cümleyle geçtiği bir şeyi tevrattan cevapladım, incilden cevapladım.

Tevrat , İncil bilginiz varmıdır ?.

Ben Hz. isa ile sorduğunuz soruyu anında cevapladım. Hristiyanlar ve Yahudiler benim taktığım bir konu. Onun için onlar hakkında Kur'an da ne geçer bilirim.

Ayrica onların dini kültürlerini de. Kutsal kitaplarını da.

Ben size Şekli namaz var dedim. Kur’an dan ne dediysem anlamak istemediniz.

Ben size tarihten delil getireyim. Hz. Ömer ve Hz. Ali nerede öldüler. Hz. Ömer. Miladi 644  yılı bir sanırım Akşam namazında iranlı bir köle tarafından arkadan hançerlenerek öldürüldü.

Hz. Ali 661 yılda Kufe şehrinde bir sabah namazında harici suikastçi İbni Mülcem tarafından arkadan zehirli kılıç ile öldürüldü.

Bunlar tarihi hakikat. Nereye baksan, kime sorsan böyle yazar, böyle anlatır. Yani şimdi bu hakikatlar Kur'anda geçmiyor diye size delil olamazmı yani.

Peki bu kişiler biri Peygamberin kayınpederi (hz.Hafsanın babası) öteki Peygamberin Amcaoğlu ve damadı. Bunlar namaz fikrini kafadan mı uydurdular.  Ayrıca bu olanlar Ümeyyeden önce. Yani ümeyye uydurması değil. 

Yani var.

Ayrıca ben Kur'anı 15 kere okudum derken gerçek söylüyorum. ÜFÜRMÜYORUM.

Tamam ezberlemedim ama içinde ne var ne yok biliyorum. Anında bir internet aramasıyla da buluyorum.

Demek siz Kur'anı benim kadar bilmiyormuşunuz ki Hz. İsanın Hz. Muhammedi müjdeleyen bir peygamber olduğunu söylediğimde  müstehzi davrandınız. en azından sorabilirdiniz kibarca Hangi sure hangi ayet diye.

Madem Salatı Kur'an dan ikame ediyorsunuz. Anti Hucurat davranışlar sergilemeyin lütfen.

Birde son yazınız bilgiye dayanmıyor. Düz mantıkla kıvranıyorsunuz. Hz. Muhammedin hayatını da yeterince bilmiyorsunuz demekki.

Bir başka yazımda onu da anlatırım.

Ama uzun yazıyorsun diye OKUMAMACA yok.

Bakara Suresi Medinede inen ilk suredir. Hz. Muhammed te zaten Yahudilerin kendini tanıması gerektiğini en erken 622 de öğreniyor. Peygamberlik nezaman başladı 610 da.

Mekke medine arası 700 km. Mekkede yahudi yok. en yakın yahudi medinede.

Ayrıca Yahudi din adamları  tevrattan bu bilgiyi bilmelerine rağmen saklama eğiliminde olan insanlar. Yani Araplardan bir peygamber gelmesini sindiremiyorlar.  Kimsenin de araştırma yaptığını sanmıyorum. Niye uyandırsınlarki kerizleri. Zaten Yüce Allah Niye kızıyorki Yahudi alimlerine. Peygamberi kendi oğullarını tanıdıları gibi tanıyor. Halkına tanıtmıyor.

Ne diyordu tevrat. Farandan gelecek. O Onbin kutsinin içinden çıkacak. Yani Medinede çok kısa zamanda bir askeri güç haline geldiğini gördüler.

Bunlar uzun hikayeler.

Siz beni okumuyorsunuz, Okumuyorsunuz ki  kaç yazıdır , Asımın yeni yazısıyla aynı şeyleri söylediğimi farketmiyorsunuz.

Sayın Haktansapmaz bir daha lütfen üslubunuza dikkat ediniz. Kabul etmeyebilirsiniz , anlamayabilirsiniz, anlamak istemeyebilirsiniz.

Ama küçük göremezsiniz. Müstehzi olamazsınız. Ne bana, ne de başka bir arkadaşa.

Bugünkü Salat ikamenizi  Hucurat Suresini okuyarak yapabilirsiniz.

Herkese Selamlar,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın Öğrenci98,

Yazımı dikkatli okumamışsınız.

Siz müşriklerle , Yahudileri karıştırıyorsunuz.

Müşrikler Mekkede, Yahudiler Medinede.

Olay Medinede geçiyor.

Bakara Suresi Medinede inen ilk sure.

Peygamber Medineye gelir. Neden gelir. Siz peygamberin hayatındaki detayları biliyormusunuz.

Medine de iki kabile vardır. Evs ve Hazreç. Bunlar hem birbirini kırar, hemde Yahudilerden dayak yerdi. Hz. Muhammedin Annesi Hz. Amine Hazreç kabilesindendi.

Feodal düzende erkek genelde babasının kabilesinde yaşar. Ama zorda kalırsa Annesinin kabilesine de sığınır.

Evs ve Hazreç Peygamberin Mekkede peygamberlik davasına kalkıştığını duymuşlardır. Hazreç der ki Anası bizden bir adam çıktı. Mekkede Liderlik davasında. Gidelim şundan yardım isteyelim. Bizim başımıza geçsin. Hem kendi içimizde barışalım, hem de şu Yahudilerin zulmünden kurtulalım. Çünkü o zamanlar aynen bugünkünün light versiyonu bir yahudi, arap çatışması Medinede vardır.

Peygamber, kendisi için Mekkeye gelen Evs ve Hazreçin adamlarına, müslümanlığı kabul etmeleri şartıyla başlarına geçeceğini söyler.

Onlarda kabul edince. Medineye hicret eder.

Medinede hava değişmiştir. Herkes müslüman olmuştur. Mekkeden Peygamber olduğunu söyleyen bir adam Medineye gelip başlarına geçmiştir.

Al sana fotoğraf, Al sana vahiy.

Peygamber oraya ben peygamberim lütfen benim peygamberliğimi kabul ediniz gibilerinden gelmedi ki.

Muzaffer bir komutan olarak geldi. Ortalık müslümanlştı. On bin kutsi oluştu. Ondan sonra dedi yahudilere ben peygamberim diye.

Yani biraz kafası çalışan için açık değilmi. Tevrat bilgisi kitabi ve sözel bir kişi için açık değilmi.

O güne kadar Yahudilerden dayak yiyen araplar, dayak atmaya başlar. Müslüman olan olur. Olmayan oraları terkeder falan.

Süleyman ateş hocamızın demiş olacağı vahiy budur.

Tevrat Tesniye 33  çok açıktır. Anlamak isteyene.

Herkese selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba Saffet bey

Biraz uslubunuz sertleşti gibi. Merak etmeyin sizi iyi okuyorum emin olabilirsiniz. Müşriklerle ehli kitabı karıştırdığım falan da yok evelallah. 

Mekki olan şu 72 numaralı Cin süresindeki cinler kimler acaba, yoksa ehli kitabın yahudileri olupta sizi şaşırtmasın sakın. Ayrıca Medine'deki Evs ve Hazreç kabileleri ehli kitaptan olmayıpta müşrik olmasınlar sakın.

Dahası müşriklerin ahiret inancının olmadığını başka başlık altında söylemiştim okuduysanız. İddialı iseniz ahiret hayatına inandıklarına ilişkin bir ayet getirin lütfen. Ahiet inancı olmayan adamlara namazda kıldırdınız ya. Özellikle size 2/277 ayetini bu başlık altında sormuştum da, sizdende ses çıkmadı nedense.

Bence önceki üslubunuz çok daha güzeldi.

Teşekkür ederim.

Muhabbetle...