“Hırsızın elini kesin!” buyuran Mâide 38’in anlamı şu üç seçenekten yalnızca biri olabilir: hırsızın (1)elini kesip atın, (2)elini çizin, (3)kendi varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kesin. Doğru olan hangisi?
“Mal çalanın elini kesip atın!” Allah’ın kitabından örneklenemiyor. Yani Kuranen yok öyle bir uygulama. Artı, Şûra 40 ve Nahl 126’ya aykırı.
Şûra 40: Bir kötülüğün cezası ona benzeyen bir kötülüktür (cezâu’s seyyiatin seyyiatun misluh). Nahl 126: Ceza verecekseniz size yapılana benzer bir ceza verin (in âkibtum ve âkibû bi misli mâ ûkibtum bih).
Kesilen el, çalınan mala benzemez. MAL elin kiridir. Oysa EL insanın etidir; kanıdır; canıdır.
O yüzden MALA EL cezası, “Kötülüğün cezası ona benzeyen bir kötülüktür” diyen ilahî iradeye aykırıdır; Allah’ın çelişkisiz kitabına çelişki sokar.
El çiziktirme cezası, ilhamını Yûsuf 31’den almış görünüyor. Hani, Mısır’daki Bey’in eşi Yûsuf’un albenisine kapıldı diye kentin kadınları dedikodu yapınca kadın onları evine çağırır. Her birinin eline bir tabak meyvayla bir bıçak tutuşturur. Sonra Yûsuf’a “Çık önlerine!” der. Kadınlar Yûsuf’un eril görüntüsünü abartıp (ekbernahu) sanki büyülenmiş gibi etkilenirler ve ellerini keserler.
Görüldüğü gibi fiiller aynı:
katta’na eydiy ehun –ellerini kestiler (Yûsuf 31)
fakta’û eydiy ehuma –”Ellerini kesin!” (Mâide 38)
Kadınlar ellerini kesip atmadıklarına, yalnızca çizdiklerine göre fiilimiz pek âlâ çizmek anlamına da gelir. Ama benzerlik yalnızca bundan ibaret. İki ayet arasında bir anlam ortaklığı yok.
Mâide 38 hırsıza öngörülen cezayla ilgili. Oysa Yûsuf 31’deki kadınlar hırsız değiller. Yusuf’un albenisinden büyülendikleri için çiziyorlar ellerini; mal çaldıkları için değil.
Dolayısıyla hırsızın elini çizmek de Kuran’dan örneklenemiyor. Yani Kuranen o uygulama da yok; o da keyfî; o da Şûra 40 ve Nahl 126’ya aykırı çünkü MALA KAN öneriyor.
“ Allah MALA KAN mı diyor yoksa MALA BENZER BİR CEZA mı?
Mala benzeyen ceza, hırsızın mal edinme kuvvetinin kesintiye uğratılması olabilir. 5:38’deki YED mecazen o anlama geliyor; işte onu keseceksiniz:
YED:
beden ve akıl gücü (38:17, 45),
malî genişlik (5:64),
bir aktin üzerindeki TASARRUF yetkisi (2:237)
Hüküm (Mâide 38): Hırsızın kendi varlığı üzerindeki TASARRUF yetkisini kesin. Örneğin (Yûsuf 73-76):
Yûsuf’un kardeşleri “Biz hırsız değiliz!” dediler.
Kralın adamları dedi: Hırsızlığın cezası nedir eğer yalan söylüyorsanız?
Dediler: Su kabı kimin yükünde bulunursa ceza odur. Biz hırsızı böyle cezalandırırız.
Su kabı Yûsuf’un kardeşine ait yükte bulundu. Yûsuf’a bunu Allah yaptırdı. Yoksa Kralın hukuk sistemine göre Yûsuf kardeşini alıkoyamazdı ama Allah’ın istemesi başka –mâ kâne liya’huze ehahu fî dîni’l melike illa en yeşâellah.
İşte bu. “Biz hırsızı böyle cezandırız!” diyenler Müslüman Yakub oğullarıdır. O halde hırsızı alıkoyup kendi varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kesintiye uğratarak cezalandırmak İslam hukuğunun gereğidir, Krala ait olan küfür hukuğunun değil.(Hasan akçay)
Tebrikler, Kutluyorum sizi… Belirttiğiniz gibi, hırsızın cezası, kendisinin alıkonmasıdır. Ayrıca, çaldığı malın tazmini de gerekir. Dikkatleri “feqtau eydiyhuma” (ikisinin elleri) derken “eller”‘in çoğul geldiğine çekmek istiyorum! “Eller” kişileri temsil ediyor. Şayet iki hırsızın birer elinin kesilmesi kastedilmiş olsaydı,”feqtau yedeyhima” (ikisinin birer elini kesin!) şeklinde “eller” ikili (iki el) gelecekti. Halbuki eğer kesilecekse bu durumda ikişerden toplam 4 elin kesilmesi söz konusudur.
YED: bir el
YEDÊ: iki el.
EYDÎ: ikiden çok el
Örneğin
“EL”İNİ (KOYNUNDAN) ÇIKARDI -ve neze’a “yed”eh (7:108).
O’NUN “İKİ EL”İ DE AÇIKTIR…… –”yedé”hu mebsûtan (5:67).
O İKİSİNİN “ELLER”İNİ KESİN… –fektaû “eydîy”ehum (5:38)
(Abdurrahman Özlük)
selam
Yusuf tarafından 12/74 hırsızlığın cezası sorulur ,12/75 kardeşleri cezasının kendisinin alıkonulmasıdır,işte ZALİMLERİ biz böyle cezalandırırız diye cevap verirler.
Şimdi 12/75 5/39 la karşılaştıralım Allah tarafından hırsızın alıkonma cezasına verilen kısas istisna edatıyla kayda bağlanıyor ikisindede yapılan fiilin ZÜLÜM olduğu vurgulanıyor ve alıkoymanın suresini ve şartını bildiriyor oda böle bir zülümden vazgeçtiğini alıkoyanları ikna edip çaldığı bu zülüm fiilini islah ederek düzeltmek (Hatırlatıcı)