Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın mindar,

Zinaya yaklaşmanın ne olduğunu akl-ı selim sahibi herkes çok iyi anlıyor da, bazı istismarcı bedevi grupların işine gelmiyor.

Maalesef toplumumuzda bir kadın sorunu vardır. Mesele kadının başı açık gezmesi veya gezmemesi değildir. Kadın başı açık gezdiği zaman bütün meselelerini halletmiş, aydın cumhuriyet kadını falan olmuyor. Avrupalı falan da olmuyor. Özünde hepsi aynı, sadece şekil biraz değişik.

Sonra başı kapalı bir kadınla, başı açık bir kadın anlaşıyor. Arkadaşlar, dostlar. Ailecek görüşüyorlar. Görüşüyoruz. Bu konuda problem yok.

Ama kapalı kadın (tabi hepsi değil) bu tarikatlarca yapılan din istismarına daha açık oluyor diye düşünüyorum. Üfürükten konularla kullanılıyorlar. Çok enerji tüketiliyor.

Olay, çıkar meselesi, dinci çevreler kadın başını açarsa bizi artık desteklemez, laik çevreler ise kadın başını kaparsa bizi desteklemez derdindeler.Zaten laiklik hassasiyeti falan bu durumdan ortaya çıkıyor. Korkular endişeler bundan çıkıyor. Ayrıca halka güvenmeme olayı da var.

Kadın eğitilmelidir.

Kadın bilinçli anne olmalıdır.

Kadın kendi ayakları üzerinde durabilmelidir.

Kadın kocasına yardımcı olabilmelidir. Ne ezilmeli, ne de ezmelidir.

Herkesin kız evladı iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir evlat olmalı, iyi bir hayat sürmelidir. Bunun asgari şartı da iyi bir eğitimdir.

Bu dediklerimde DİNE AYKIRI ne vardır.

Batı anadolu bir derece ama, doğu felakettir bu konuda. Öyle örnekler vardır ki Afganistan dan beterdir.

İnsanların denize girmesi ne zinayı arttırır, ne ahlakı çökertir.

Televizyonlarda buz pateni yapan bayanların giysileri, sirklerde programlara çıkan bayanların sahne kıyafeti falan ne ahlakı bozar. Ne zinaya sebeb olur.

Ben bunları tartışmak bile istemiyorum.

Sorun Türkiyenin sosyolojik (gecekondu, köylü)  konumunu sömürmek isteyen , halkın din ve peygamber sevgisini istismar eden insanların varlığından çıkıyor.

Maalesef halkımız okumuyor, araştırmıyor, düşünmüyor. Tahsil de çözmüyor. Adam mühendis ama inandığı , söylediği şeylere baktığında zır cahilden beter insanlar gördüm.

Halkın seviyesi bedevilik. Sözel gelenek. Yüzyıllardır böyle. Bu sadece din konusunda değil. Hemen hemen bir çok konuda. Bütün kötülükler, anarşi falan bundan çıkıyor.

Maalesef kadınımızı İNSAN  konumuna getiremedik. Hala mal olarak bakıyoruz. Benim malım, senin malın gibi. Yani biz bir kaç aile denize gitsek, arkadaşlarımızın hanımlarını yüzerken, güneşlenirken görsek veya onlar benim hanımımı falan. Onlarla konuşsak, sohbet etsek, yemek yesek , Zinayamı yaklaşacağız. Bu nasıl bir mantıktır. Etrafta üç beş tane kadın gördüm mü aklım gönlüm onlarla mı dolu olacak. Bu nasıl kötü bir mantıktır ya.

En fazla saçmalanılan konudur. Zina konusu.  Yok göz zinası, yok koku zinası vb. üfürükler. hep tarikat kitaplarında falan var. Sen İnsanlara sağlam Kur'ani bir dini bilgi verme. Ondan sonra sakındırmak için üfür de üfür.

Ona buna zina de. Ondan sonra gel dini nikahı savun. Devletin onaylamadığı nikah geçerli değildir ki. Adam evli, dini nikahla ikinciyi alıyor kadın namuslu oluyor. Kadın normal nikahla evli başı açık, namussuz oluyor. Kadını Allah adına aldatarak al, kullan, namuslu, türban takmadın, saçın açık, yok denize girdin namussuz. Hele doğudaki uygulamalar adama kafayı yedirtir.

Her neyse konu çok uzun.

Türk toplumu okumuyor. Okumadığı için bilinçlenmiyor.

Birine kızdığı zaman "KİTAPSIZ" diye hakaret falan eder. Ama kendisi KİTAPLI bir KİTAPSIZLAR topluluğudur. Farkında değildir.

Benim Türk toplumundaki okumama sorununun çözümünde önerdiğim şey, insanların Türkçe meal okumaya teşvik edilmesidir. İnsanların VAHİY le tanışma zamanı gelmiş ve geçmektedir. Herkes bunu yapmalı ve çocuklarına da yaptırmalıdır. Müslüman bir insan en azından haftada bir falan Kur'an dan bir kaç sayfa kendi dilinde okumalıdır.

O zaman okuma oranı artacaktır.

O zaman toplumdaki bazı yanlış anlayışlar, gelenekler falan Kur'anın aydınlığında boğulacaktır.

Bu konulara diyanet önem vermelidir.

Ben özellikle Hristiyan ülkelerindeki kitap okuma oranının yüksekliğini onların İncil'i  kendi ana dillerinde okumasına bağlıyorum.

Adam Hristiyanlık propagandası yapıyor, ilanlar veriyor. İNCİLİ HİÇ OKUDUNUZ MU ?  diye.  Bizlerin de Kur'an bilincini arttırmak için kendi ülkemizde KUR'ANI HİÇ OKUDUNUZ MU  ? kampanyaları yapmamız. İnsanları buna teşvik etmemiz lazımdır.  Diyanete büyük görev düşmektedir.

Kutsal doğum haftaları falan yapacaklarına, Kur'an haftaları falan yapıp insanları Türkçe Kur'an okumaya teşvik etseler. VAHİY LE TANIŞTIRSALAR. 

Ramazanlarda özellikle bu konuyu işleseler. Hiç değilse Ramazan ayı boyunca Türkçe Kur'an okusalar. Türkçe Kur'an Mukabelesi yapsalar.

Tabii ben herhalde çok şey istiyorum.

Herkese selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamlar,

" zina etmeyin " şekilinde değilde " zina'ya yaklaşmayın" şeklinde gelmesi çok manidardır bence...

yani zina etmek serbest mi? tabiki hayır. yani burada " zina'ya yaklaştıracak kapsamda her ne var ise işte oraya yaklaşma! diye bir emir var, bu besbelli...

plajda kimse kimseye bakmıyormuş...

insan cinselliğinin ön planda ve açıkça ortada/ herşeyin meydanda... olduğu bir ortamda kim kime ve nasıl garantilerde bulunabilir ki...yapmayın, etmeyin, zinaya yaklaşmayın...budur işte...bu ve buna benzer durumlardır...burada zinaya yaklaşma olmadığını söylemek, ne kadar doğru?

bugün, kimsenin kimseye yan gözle bakmadığı şeklinde övülerek lanse edilen batı toplumlarında zina olayının yaygınlığı, nesebi belirsiz bebeklerin, tecavüzlerin yaygınlığı herkesin malumu olsa gerek...

 şeytan'ın iğvasının yaygın ve yoğun olduğu bu konunun dünyada ülkelerin gelir hacimlerine ulaşan belki de geçen kocaman bir fuhuş sektörü oluşturmuş olması kimsenin gaybında olmasa gerek...

işte demek ki burada iki taraftan bahsetmek doğru olacaktır:

fuhşu taleb eden ve fuhşu elde etmek için fedakarlıktan kaçınmayan taraf, kitleler, insanlar, geçici heveslerinin esiri olan insancıklar...

oluşturduğu büyük bir fuhuş sektörü ile, bu insancıklara hitab eden ,mallar ve hizmetler sunan  bunları arz eden şeytanî bir sektör...

bu çirkin/kirli sektörün bugün ulaşmış olduğu nokta, büyüklüğü, yaygınlığı ve yoğunluğu, " zina'ya yaklaşmayın " emri ilahisinin manidarlığını ve İNSANLARIN bu konuda ayaklarının kaymasına ne kadar yatkın ve YAKIN olduklarını - fıtri olarak bu konuda eğilimli olduklarını...- daha çok ortaya koymaktadır.

bu böyledir diye herkes çarşaf mı giysin elbetteki hayır, bunu kimse savunmuyor burada zaten...kalben marazlı olan için çarşaf da engel değildir tabiki... ( ayriyeten her iki tarafı da baz almak gerekir bunları düşünürken...)

velhasıl, olaya şöyle bakıyorum:

" beni kimse düşüremez savıyla..." her iki tarafı uçurum olan bir duvarın üzerinde yürümek uygun bir hareket değildir bence...

30. İnanan erkeklere söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah, onların her yaptıklarını haber almaktadır.
31. İnanan kadınlara da söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. ........

." Bu, onlar için daha temizdir. "

evet, şüphesizki bu onlar için/ bizim için daha temizdir...

Veddua

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

takılar bu kadar önemliyse... (ebruli).

Merhaba ebruli kardeşim. İlgili ayetlerden benim anladığım, takılar YASAK anlamında önemli değil. Allah'ın, kulları için çıkardığı ziynetleri kimse yasak edemez (7:32). Yasak olan takı teşhirciliğidir (7:31). Allah'ın izin vermediği bu.

ÖRTTÜĞÜMÜZ TAKILARIMIZI, tenimizden uzaklaştırmak suretiyle, Nûr 31’de anılan kişilere açabiliriz çünkü takı teşhirciliği yapmadığımızı bilecek kadar yakınımızdalar. Allah’ın izin verdiği bu.

Allah o kişilere, eğer tesettürcülerin öne sürdüğü üzere, "adım adım zina"ya yaklaşılmasın diye (H Karaman) ÖRTTÜĞÜMÜZ VÜCUDUMUZU açmamıza izin veriyor olsaydı işte o zaman fuhuşa yaklaşmamıza izin verip hâşâ çelişkiye düşerdi.   

Nûr 31’deki "ziynetler"in vücutla ilgisi yok; dolayısıyla tesettürle ilgisi yok. Benim söylemeye çalıştığım bu. Ama tesettür dayatmasında çare tükenmez: "TESETTÜR orda yok ama İsrâ 32'de var. Allah 'Zinaya yaklaşmayın!' diyor; o halde tesettür plajda var!" 

Dayatmanın o boyutunu da, Allah kendisinden razı olsun, Saffet Metin kardeşimiz deşifre ediyor. Mealen: İyi de Allah "Yalana yaklaşmayın!" da diyor. "Sözlerinizi tesettüre sokun!" mu demek bu?   

Kısacası, tesettür Allah'ın hükmü değil de kimin hükmü?

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın Ebruli,

Arapça bilmemek Kur'anı anlamak için bir engel değildir. Ama Arap tarihi, feodal toplum sosyolojisi bilmemek işte Kur'anı anlamaya çok büyük bir engel.

Kur'an Arapların feodal anlayışlarına izin vermemiş. Ama araplar özellikle Ümeyye, sonra Abbasi soyu  arapların feodal anlayışlarına uygun din oluşturabilmek için hadis adı verilen peygamber torpilli sözler icat ettiler.

Belki bu aklı onlara Yahudilikten Müslümanlığa geçen kişiler verdı. Çünkü yahudilikte Kur'ana karşılık Tevrat, Hadise karşılık Mişna vardır.

Ondan sonra din arap tarzı yaşam haline geldi.

Şimdi zihniyetler de bunu görüyorum.

Arap tarzı yaşamın en büyük özelliği kadını mal gibi görmesi, ona baskı yapmasıdır.

Dindar insanları sevimsiz yapan budur.

Muhafazakar ailellerde yetişen insanların, özellikle kızların en büyük sıkıntısı budur.

Dinden çıkarılması gereken arap zihniyeti budur. 

Din kadına baskı aracı yapılamaz.

Bunun Kur'an la falan alakası yok. Sorun kafalarda.

Pazarlamada bir kural vardır. Ürünü daha çok satmak istersen bir farklılık yarat der. Bunlar da toplumda farklılık yaratıyorlar. O farklılığın simgesi  tesettüre sıkı sıkı sarılıyorlar. Bunu empoze ediyorlar. Tarikatını falan daha çok satıyor.

Bunların hiçbiri dine falan hizmet etmez. Çünkü x hoca y hocayı tekfir eder. Yani kafir ilan eder. Nisa 94 e aykırıdır. Yani der ki en iyi tarikat benimkisi, öteki der benimkisi, beriki der hayır senin hocan küfre düştü falan.

Hristiyanlar bu işi böyle yapmıyor.

Bu işi Kur'an bile çözemiyor.Tabi sorun Kur'an da değil. Sorun insanlarda.  Arapça bilseniz size yapılan tercümelerden birini yapabilirsiniz. örneğin Ziynet kavramı. Biri diyor takı, öteki diyor kadının cinsel bölgeleri . Gel çık işin içinden.

Kur'an da türban yok. Göğüs dekoltesinin örtülmesi var. Kur'an da hür kadınlara cariye sanılmayın diye örtünün hükmü var. Bu gün  cariyelik, hürlük kalmadığına göre bu hükmün geçerliliği yok.

Yani siz, cinselliğinizi ön plana çıkarmayan bir giysiyle, başınız açık dolaşmanız İslama aykırı değildir. Araplar, İranlılar, Pakistanlılar feodal toplumdur. Biz feodal toplum değiliz. Ayrıca Kur'an feodaliteyi sevmez. Kur'anın yanına sünneti eklemelerinin sebebi feodalite den kopmama arzusudur. Kur'anla yapamadıklarını sünnetle yaptırma arzusudur. (recm gibi.)

Feodal düzen kadını mal görür. Bastırır.  En büyük örneği doğu anadoludaki kadın sorunlarıdır. Orada bu baskı daha şiddetli oluyor. Neden feodal anlayışlardan.

Ben islamı arap tarzı yaşamıyorum. Arap tarzı = Kadın düşmanlığı dır.

Bir arap ülkesinde bir ay falan yaşayın , sorunun ne olduğunu anlarsınız.

Ben  Batı tipi müslümanım. Bireyci ve modernim.  Arap tarzını  köylülük ve Kur'an müslümanlığının iç düşmanı bir yapı olarak görüyorum.  Onun için de kimse ile anlaşamıyorum. Hayatım kavga ile geçiyor.

Herkese selamlar,