HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Kapitalizm ve Kur’an Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar. 

    kapitenin yuvalanması.....

     kapitelizm  din dil ırk ayrımı yapmadan  insanların üzerinde tasarruf sahibi  oluyor.  bir olay anlatayım..

      bizim diyarın verimli toprakları vardı  bu topraklarda insanlar kendileri eker kendileri biçerdi.  ta ki bu verimli toprakların tam ortasın dan tem(otoban) yolu geçene kadar. yolun geçtiği yerler hep verimli topraklar.  tütün pancar mısır buğday her türden ekiliyordu. insanlar bir birilerine yardım ederek ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. tarlaları insanlardan yol yapımı için aldılar. bin lira etmez tarlalara onbin lira vererek.  verimli toprakları. yol malzemesi yaptılar. neresi diye merak edenler. düzceye gelsinler. ve ekilir arazileri bir bir yola verdiler. artık yolumuz vardı ama tarlalar gitti. ee insanların ihtiyaçlarını karşılayacak toprağı yok. ne yapacak bu insanlar. hemen kapite devreye girdi. bu insanlar aç sefil perişan. biz buralara fabrikalar kuralım.



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

işte kapitalizim,bu. önce devletçilik ayağı altında sınırlar çizilcek.    halk çembere alındımı.   çemberin içindede sınırlar çizilecek. sermayesi olanlara nimetler verilecek geri kalanlarda vatan toprağı olacak.   kimseye yar edilmeyecek.  binlerce metre kare alan  var olacak kimse bir karışını ekip biçip yada ev yapamayacak ki kapite  o diyarda at oynatacak.. halkı sömürceke. insanları bir birileri ne köle yapacak . köle sınıfının çalışmasında devasa bir büyüklüğe ulaşacak. halkın damarlarında kan olarak dolaşacak. olmazsa olmazı olacak. takva81

Teşekkürler sevgili Takva, benim söylemeyi beceremediğimi sen söylemiş ve tercüman olmuşsun.. bu arada elbet devletçilik kavramı öyle jel ki, nereye sürersen orada kalıyor ama varlığı sezilmiyor.. vatanseverlik de bunun bir kolu, o ayrı mesele ya.. saygılar


__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

Vakfeyledik nefsimizi diyanete, riyazete
Kifayet etmez oldu üç aylık oruç
Dört ayları tutuyoruz gayrı:
Recep
...Şaban
"Kenan"
Ramazan.

Can Yücel / Allah Kabul Etsin ki...
Silkele başkan düşüyorlar........

http://www.youtube.com/watch?v=lXwh5mcwc8k



__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar.

    vatan sever züürtler. kapitenin bir kolunuda bunlar oluşturur..  kapite ve onun leş yiyicileri insanları   sınırları çizilmiş devletlerin içinde tutarak piyasa ekonomisi yapıyorlar. bir devleti ürettiği bir mal diğer bir devlette çok paralar verilerek tüketiliyor.. kiminin sanayi gücünden kiminin tarım gücünden yararlanılıyor. bu şekilde iki veya üç devletin arasında at oynatıyorlar. bağlanmış bir yere kaçamayan millet eninde sonunda kapite kan emicilerinin eline düşüyor.  ne namazı ne orucu ne abdesti allah belanızı verecek . devlet zoru ile eli ayağı bağlanmış insanların hakkını sizden tek tek alacak allah. burdan haykırıyorum. bunların gittiği cenete beni sokma allahım. ben cehenneme razıyım.. bu kan emicilerin bir başka özeliğide. kişisel sermaye. aklını çalıştıran yurdum insanı bir üst kademeye geçer. ve başlar alttakini ezmeye. ne namazı ne orucu ne şeytan taşlaması allah belanızı verecek. cehennemin kökünde yeriniz..

           bakın nasıl kuran kapitenin el kitabı olmuş nasıl değişikler olmuş. nerde eşitlik. nerde. insan hakları. nerde allahın hakkı. yok yok yok .... tarladaki ekinden sermaye olurmu. yerdeki madenden sermaye olurmu.   ne namazı ne orucu ne haccı allah belanızı verecek. sürüm sürüm süründürecek. sekara yollucak görceksiniz.

               yoksa allahın nimetlerini onlarımı bölüştürüyor.  evet dostlar bunlar kuran ayetleri bunlardan kaçış yok. bunlarla amel etmeyenin işi zor. çektirip sündürüp kuran okuyanlardan da allah hesabını soracak... onlar ağızlarını  eğip bükerek güya bunlarda allahın ayetleri diyorlar. onların ağızlarını çarşamba pazarına çevirecek. allah...

              kapitalizm. bu...   beş bin kolla sarıyor insanları sıkıp sıkıp suyunu çıkarıyor.  gelin işin en can damarı ile uğraşalım gerisi gelir. bırakın  şeddeyi cezimi. ilk önce bu millet neden aç bu millet neden  başkalarına çalışıyor. bu milletin malı mülkü nerde. vatan toprağı.   ayağı da ne oluyor. neden bu sınırlar çizilmiş. insanlar neden ülke ülke ayrılmış bunların altındakileri çözelim.  



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar.

    kapitalizm örtüsü türban.. kapite kafalar her şeyden para kazanmanın yolunu bulmuşlar. ve oturmuşlar. bu kadın milletinden nasıl para kazanırız diye düşünmeye.ve kozmatik ürünlerini yaparak güva kadınları güzelleştirmeye çalışarak. onlarıda sermaye yaptılar. ve dağa ileri giderek onları gizli saklı kılmak için türban denen şeyi savunmaya. ve aldılar. yanlarına cehennem odunu din alimlerini kendilerine göre fetva verdirdiler. neymiş. allah dedi.  kadının saçı erkeğe haram kıldı... ve bunun yardakçıları kadını dokuza bölerek buralar yenir buralar yenmez. bakın nasıl da yağudilere benziyorlar.

            



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

''vatan sever züürtler...''




__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

ALKIŞLAYIP PEKİYİ VERMİŞLERDİ

Kenan Evren’in 2006 yılında Muğla Üniversite’sinde yapılan Genç Bakış programında Abbas Güçlü'nün konuğu olan Kenan Evren, üniversiteli gençler tarafından alkış yağmuruna tutulmuştu. Programın sonunda Evren’e verilen karnede ise üniversiteli gençler şu notları vermişti:

Konuya Hakimiyet: Pekiyi
İnandırıcılık: Pekiyi
Vizyon: Pekiyi Hitabet: Pekiyi
Karizma: Yıldızlı Pekiyi
Samimiyet: Pekiyi
Giyim Kuşam: Pekiyi

:)



__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

Her dereden tepeden insan geliyordu.. ve nihayet hepsi gelip gözlemeye koyuldu, az veya çok bir zaman geçti, hatırlamıyorum ufaktım biraz.. kalabalığı az çok yararak öne geçtim.. sonra kenanevren göründü az ötede.. bir alkış koptu ki sormayın gitsin.. nerdeyse tüm halk orada halt yemede.. ulan dedim, geçen sokakta oynanamıza bilem izin vermiyordun da biz işi kovboyculuğa dökmüştük, arada askerden bazıları bağırıp kızsa da, o da biliyor ki çocuktuk.. senin geçmişini ....kiyim, ihtiyarlığım senin açtığın çukurda geçti, çocukluğumun bile kaç gününü heder ettin kenanevren.. 

__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

12 Eylüle alakalı her nereye baksam benzer sözler şunlar;

650 bin kişi gözaltına alındı.
� 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
� Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
� 7 bin kişi için idam cezası istendi.
� 517 kişiye idam cezası verildi.
� Haklarında idam cezası verilenlerden 50 devrimci asıldı.
� 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
� 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
� 144 kişi cezaevlerinde öldü... vb
Olmayaydı ama olduda, asıl unutulan noktalar var.. bilen bilir, unutan hatırlar, bilmeyende bilir en azından diyerek,

12 Eylülde,

İnsanlar en derin uykusundayken, radyolardan ve tek kanal siyah beyaz televizyonda askeri marşlar çaldı. İlk olarak ABD Başkanı tüm dünyaya duyurdu ve �bizim çocuklar başardı� dedi. ( dememişte olabilir, kim bilir? :) hem dese ne olur demese ne olur, sonuç açısından fark yok ki netekim, binealeyh :)  )Takvim yaprakları 12 Eylül 1980′i gösteriyordu. Türkiye�de generaller darbe yaptı. İktidara el koydu. O gün askerler grev çadırlarını sökerken, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) başkanı �şimdi gülme sırası bizde� diyordu. Tüm ülkede sıkıyönetim ilan edilmişti. Beş kişilik konseyin başkanı ve darbenin lideri General Kenan Evren 1 No�lu sıkıyönetim bildirisinde şu çağrıyı yaparken; patronlar gerçekten çok sevinçliydiler, yüzleri gülecekti. 

�İşçilerin her türlü grev ve boykotu yasaklanmıştır. Karşı gelenler ve emre uymayanlar en sert biçimde cezalandırılacaktır.� 

12 Eylül�de iktidara el koyan generaller, niçin darbe yapmışlardı? 

�Rayından çıkan demokrasiyi yeniden rayına oturtmak, anarşi ve teröre son vermek, memleketi uçurumun kenarından kurtarmak� olarak gerekçelerini sıralıyordu c**tacılar. Gerçekte ise şu temel noktalarda bir düzenleme yapmak için darbe yaparak iktidara el koymuştu generaller.

Birincisi;
24 Ocak Ekonomik Kararlarını uygulayarak, krize giren Türkiye kapitalizminin dünya kapitalizmine entegre olacak biçimde önü açılacaktı. Bunun için de işçi ve emekçilerin hak ve özgürlükleri rafa kaldırılacak, işçi hareketi ve toplumsal muhalefet bastırılarak, toplum yeniden şekillendirilecekti. 

İkincisi;
ABD emperyalizmiyle ilişkileri güçlü bir şekilde bölgedeki Amerikan çıkarlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceklerdi. 

Neydi 24 Ocak Ekonomik Kararları:

1980 yılının Ocak ayında, iktidarda, Süleyman Demirel�in başkanlığını yaptığı üçüncü Milliyetçi Cephe hükümeti vardı. Türkiye�de sermaye ve siyasal iktidar büyük bir ekonomik kriz yaşıyordu. Başbakan Süleyman Demirel�in değimiyle yetmiş sente muhtaçlardı. Büyük sermaye ve kapitalist sistemin sahipleri çıkış arıyordu. Patronlar görüşlerini açıklıyor, hükümetle görüşüyor, neler yapılması gerektiğini telkin ediyordu. Patronların reçetesi belliydi. Krizin yükü işçilere, emekçilere ve halk yığınlarına fatura edilecek, Uluslararası Para Fonu IMF�den borç alınarak kapitalizm onarılacaktı. Süleyman Demirel hükümetiyle, patronlar görüş birliğine vardılar. Krizden çıkış için bir paket hazırlanacaktı. Hükümet bu hazırlık görevini patronların çok güvendiği birisi olan Turgut Özal�a verdi. Daha önce de İşveren Sendikaları Konfederasyonu başkanlığını yapan Turgut Özal, o günlerde Devlet Planlama Teşkilatı�nın başkanıydı. Özal, günlerce çalıştı. Bir paket hazırladı. Bu paket 24 Ocak günü bir gecede Demirel hükümetinin bakanlar kurulu tarafından onaylanarak kamuoyuna açıklandı. Türkiye kapitalizmi için bir dönüm noktası olarak sunuldu.

O gün dönemin ana muhalefet partisinin genel başkanı Ecevit de dahil olmak üzere, sendikaların ve tüm emek örgütlerinin bu pakete karşı ilk tepkileri neredeyse ortaktı: 

�Böyle bir paket ancak sıkıyönetim ve askeri diktatörlük koşullarında uygulanabilir� denildi. Bu tespit doğruydu. Gerçekten de paketin içeriğine bakıldığında tüm toplumsal muhalefeti susturup baskı altına almadan paketin uygulanması mümkün olamazdı. Çünkü aşağıda da değineceğimi gibi, örgütlü işçi hareketi vardı, sendikalar vardı. Devrimci ve sosyalist hareket vardı. Demokrasi güçleri vardı. Kısacası emekten yana güçlü bir eşitlik ve özgürlük kavgası vardı. 

24 Ocak Ekonomik kararlarında kısaca şunlar vardı: 

-Türk lirası yüzde otuz develüe edilecek, Türk parasının değeri düşürülecek.
-Türk ekonomisinin dışa açılmasının koşulları yaratılacak, rekabet gücü artırılacak.
-Akaryakıt başta olmak üzere, şeker, tüp gaz, tütün gibi tüm KİT ürünlerine zam yapılacak.
-Tarım kesimine ayrılan destekleme ve teşvik primleri kaldırılacak.
-Kamu harcamaları kısılacak. Ücretler üzerinde tedbirler alınacak. Toplu iş sözleşmeleri, ekonomik durum gözetilerek yapılacak. Bunun içinde toplu iş sözleşmeleri işçilerin ve sendikaların baskısından arındırılacak, işverenlerin koşullarını hesaba katar noktada olacak. 

Kısaca içeriği böyle olan bu kararların uygulanması karşılığında, Özal ve Demirel Hükümeti Uluslararası Para Fonu IMF�den 300 milyon dolar alacaktı. 

1980 Şubat ayından itibaren kararlar uygulamaya konulduğu anda, işçi sınıfının, sendikaların ve toplumsal muhalefetin direnciyle karşılandı. O günlerde ve sonrası günlerde işçilerle patronlar arasında yapılan tüm toplu sözleşmeler uyuşmazlıkla sonuçlanıyor, grevler peş peşe yayılırken, işçi sınıfı ve dostları İzmir Tariş Direnişi, Fisko Birlik, Ant Birlik, Çuko Birlik direnişiyle, yanıt veriyordu. Hükümetin kararları işçi sınıfının grev ve direniş dalgasına çarpıyordu. 24 Ocak kararlarının mimarı Turgut Özal çok rahatsızdı. On binlerce işçi greve çıkarken, o grevlerden rahatsızdı. Generallere brifing verirken şunları söylüyordu:

�İşçisine yüzde 150 zam veren KİT�ler var. Bu yanlıştır. Bence toplu sözleşmelere zamla ilgili madde artık konulmamalıdır. Sendikaların çoğunun grevi ideolojiktir. Bunlar belli günlerde greve gitme eğilimindedir. Grev alanları ve mevzuatı mutlaka gözden geçirilmelidir. İşçilerin grevleri ve anarşi ülkedeki yatırımları birlikte önlemektedirler. Demokrasi bir başıbozukluk rejimi değildir.� 

EVREN: İÇ DÜŞMANLARLA UĞRAŞIYORUZ 

Generaller de grev ve direnişlerden rahatsızlardı. 1980 Ocak ayında İzmir�de direnen Tariş işçileri için, o gün Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, �biz dış düşmanlarla değil, iç düşmanlarla uğraşıyoruz� diyerek, işçileri iç düşman olarak gördüklerini itiraf ediyordu. Kenan Evren bu konuşmasını kış tatbikatı için gittiği Erzurum da söylüyordu. 

On binlerce işçinin grevi ertelendi. Ancak bu ertelemeler patronlara yeterli gelmiyordu. Patronlar daha güçlü, daha etkin önlemler alınmasını istiyorlardı. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK Genel Kurulunda şunlar dillendiriliyordu: 

�Konfederasyonumuzun görüşüne göre ücret politikalarındaki başıboş gidişe bir çözüm getirmenin zamanı gelmiş ve geçmek üzeredir. Grev hakkı sınırsız bir hak olamaz. Eğer grevlerin verdiği zarar toplumu etkiliyorsa, bu zararın önlenmesi hak ve hukuk kurallarının bir icabı olmalıdır.� 

DARBECİLERİN İLK İŞİ GREV ÇADIRLARINI SÖKMEK OLDU 

Patronların istediği gün, 12 Eylül faşist darbesiyle geldi. Patronların her türlü hak ve hukukun kaldırılması isteği 12 Eylül darbesi ve c**tasıyla gerçekleşecekti. 12 Eylül�de iktidara el koyan generallerin ilk işi, grev çadırlarını sökmek oldu. O gün 45 bin işçi grevdeydi. 60 binin üzerinde işçinin de grevi ertelenmişti. Grev çadırları sökülürken, Türk-İş dışında tüm sendikalar ve emek örgütleri, dernekler kapatıldı. Sendika yönetici ve temsilcileri gözaltına alındı. Grevler yasaklandı, toplu sözleşmeler iptal edildi. 27 Aralık 1980 tarihinde 2364 sayılı bir kanunla tüm sendikalı işçileri kapsayan Yüksek Hakem Kurulu�na geçildi. Bu kurul işveren ve devlet temsilcilerinden oluşuyordu. Tek taraflı olarak patronların lehine karar alınan bu kurulda, yıllarca sözüm ona işçilerin hakları da görüşülecekti. 

12 Eylül c**tasının sermayeden yana işçi ve emekçilere ilişkin hak gaspları, baskı ve şiddeti, darbenin ilk günleriyle sınırlı kalmadı. Sermayenin uzun süreli çıkarlarının korunması ve Türkiye kapitalizminin dönüşümü için anayasa ve yasalar değiştirildi. 1982 yılında göstermelik olarak referanduma sunulan ve burada sayamayacağımız kadar her maddesi, her satırı anti-demokratik, ırkçı, yasakçı maddeler yer aldı. Bu c**ta anayasasına, patronlar için lokavt bir hak olarak konuldu. Lokavtın bir hak olarak yer alması, c**tacıların ileriye dönük kimlerin çıkarını güvence altına aldıklarının da yeterince bir göstergesi oluyordu. 

SENDİKA, GREV, TİS YASAKLARI

c**tacılar, darbe öncesi işçilerin, grev, sendika ve toplu sözleşme maddelerini düzenleyen 274-275 sayılı sendikalar yasasını iptal ettiler. Yerine 2821-2822 sayılı bir düzenleme getirdiler. Ama ile başlayan her maddesi yasaklarla düzenlenmiş bu yasalar sözüm ona işçilere sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakkı tanırken, gerçekte bu hakları ortadan kaldıran yasalar olacaktı. Bugün hala, darbeden 30 yıl sonra da yürürlükte olan c**tanın bu yasalarıyla, çok sayıda işkolunda grev yasağı getirildi. Genel grev, dayanışma grevi, hak grevi yasaklandı. Sendikaların yetki alabilmesi için işkolu düzeyinde yüzde on barajı kondu. İşçilerin bir sendikaya üye olabilmesi için notere gitme şartı getirildi. İşçinin sendika seçme hakkı olan referandum hakkı kaldırıldı. Uyuşmazlıkla sonuçlanan toplu iş sözleşmeleri bağıtlama yetkisi iktidarların ve patronların oluşturduğu Yüksek Hakem Kurulu denilen kurula devredildi. Ve 1 Mayıs yasaklandı. 

12 Eylül öncesi işçilerin sendikalaşma oranı yüzde 40 iken, bugün bu yasaların altında sendikalı işçi sayısı yalnızca yüzde 6′dır. c**tadan sonra 30 yıldır iş başına gelen tüm sermaye partileri de bu yasaları devam ettirdiler. AKP HÜKÜMETİ DE DEVAM ETTİRİYOR. Kısacası, 12 Eylül sabahı gülen patronlar, hala gülmeye devam ediyorlar.

ABD �İSTİKRARLI BİR TÜRKİYE� İSTİYORDU

12 Eylül Darbesi Amerikancı bir faşist darbeydi: 

1980 yılına gelindiğinde Amerikan emperyalizminin çıkarları Orta Doğu ve Asya�da tehlike altındaydı. 1979 yılında İran�da Devrim olmuştu. Hümeyni önderliğindeki İslami devrim anti-Amerkancıydı. 1980 yılının başlarında Sovyetler Birliği Afganistan�ı işgal etmişti. Orta Doğu�da ve Filistin�de emperyalizmin işbirlikçisi İsrail devletine ve emperyalizme karşı güçlü bir halk direnişi vardı. Türkiye�deki anti-emperyalist devrimci, sosyalist hareketle de bağları gelişiyordu. Amerikan emperyalizminin Asya ve Orta Doğu�daki çıkarları tehlikedeydi. Afganistan�da o gün, Sovyetler�e karşı İslami direnişçileri destekleyen ABD, Asya ve Orta Doğu�da çıkarları için yeşil kuşak projesi geliştirmişti. ABD için Türkiye�nin istikrarlı hale gelmesi gerekiyordu. 

O günlerde ABD�nin dış politikasının mimarı Brezinki, Türk iş adamları heyeti ve General Kenan Evren�le yaptığı bir görüşmede şunları söylüyordu: 

�İstikrarlı bir Türkiye istiyorum. Gelişmeler bu yönde gitmiyor.� Gerçekten de Amerika için iyi gitmiyordu. Çünkü, Türkiye�de güçlü bir anti-emperyalist muhalefet vardı. Türkiye, bu yüzden Orta Doğu�da ve yakın bölgesinde Amerikan çıkarlarını yeterince koruyamıyordu. Örneğin Amerika�nın Orta Doğu için istediği Çevik Kuvvet bir türlü oluşturulamıyordu. Amerikan emperyalizminin Türkiye�de istediği istikrar bir askeri darbeydi ki, Brezinki, daha sonra yayınlanan anılarında Türkiye�yi de örnek göstererek, istikrardan ne anladığını şöyle anlatıyordu:

�En iyi çözümün zamanla sivilleştirilecek bir askeri yönetim olduğunu savundum. Ordu, disiplinli, iyi örgütlenmiş ve güçlüydü. Pakistan, Türkiye, Brezilya, Mısır ve başka yerlerde ordu hem iktidara geçmiş, hem de başarılı olagelmişti.�

12 Eylül c**tasından sonra Amerikan Senatosu Askeri Komite Başkanı John Tower da şunları söylüyordu: 

�Türkiye ABD ilişkileri tarihinin en iyi dönemini yaşadı.�

12 Eylül faşist darbesinden sonra c**tacıların emperyalizm ve NATO lehine çözdüğü en büyük sorun, Yunanistan�ın NATO�ya dönüşünü sağlamak oldu. Yunanistan�ın NATO�ya dönüşü ABD ve NATO için çok önemliydi. Türkiye�nin bu konuda yıllardır itirazı ve şerhi vardı. c**tadan önce seçimle iş başına gelen hiçbir hükümet buna cesaret edemezdi. Edemiyordu. 

Tüm bunlardan dolayıdır ki, 12 Eylül c**tası bir Amerikancı c**taydı. Zaten faşist darbeyi de dünya kamuoyuna ilk olarak Amerikan Başkanı duyurmamış mıydı?

İŞTE 12 EYLÜL�ÜN RESMİ 

12 Eylül c**tası, toplumu ideolojik ve kültürel olarak yeniden düzenlemek istedi.

Darbeciler korku rejimi kurarken, toplumda ahlaki ve kültürel yozlaşmaya da kaynaklık etti. Muhbirlik teşvik edildi. Yaygınlaştırıldı.

Sol ve sosyalist ideoloji ile özgür düşünce bastırılıp şiddetle cezalandırılırken, Türk-İslam sentezi gerici ideoloji geliştirilip, yaygınlaştırıldı. Kürt ulusuna karşı tarihin gelmiş geçmiş en büyük sömürgeci politikasıydı 12 Eylül�dü. Kürtçe konuşma yasaklandı. İmam hatip liseleri sayısı 7′den 717′ye çıkarıldı. Bunları yapan darbeci generaller aynı zamanda Lutfen Forumu zor duruma sokmayalimçüydüler. Tüm konuşmalarında �Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim ilke ve devrimleri� nutukları atıyorlardı.

Sol ve demokrat görüşlü, özgürlükten yana sanatçılar, devlet tiyatrolarından uzaklaştırıldı. Tüm ülke çapında etkinlik gösteren 23 bin kültür ve dayanışma derneği kapatıldı. Varlıklarına el kondu.  

Başta Yılmaz Güney�in filmi olmak üzere 973 film �sakıncalı� bulunarak yasaklandı. 

133 kitap toplatıldı. Yüz binlerce kitap yakıldı. İmha edildi. Yayınevleri ve matbaalar kapatıldı. Sahipleri tutuklandı. Sol yayınlarının yöneticilerinden İlhan Erdost Mamak Cezaevinde işkencede katledildi. 

39 ton gazete ve dergi yakıldı. İmha edildi.

12 Eylül c**tasıyla, ülke açık hapishane oldu. zindanlar dolduruldu. Darağaçları kuruldu. Gözaltı ve işkencede ölümler doğal hale getirildi. 

c**ta, siyasal istikrarı insanlık dışı şiddet ve baskıyla gerçekleştiriyordu. Öyle ki, 12 Eylül c**tasıyla birlikte, Türkiye adı tüm dünyada işkenceyle birlikte anıldı. Bütün kentlerin, bütün kasabaların, köylerin, yerleşim yerlerinin her köşesi adeta işkence merkeziydi. İnsanlar ya işkencede öldürülüyor ya da sorgusuz sualsiz kurşuna diziliyordu. Gecenin bir saatinde götürülenlerden haber alınamıyordu. İşte, 12 Eylül c**tasının belirlenebilen ve rakamlara yansıyan İnsan Hakları Karnesi, işte zulmünün resmi: 

-Bir milyon insan fişlendi. 650 bin insan gözaltına alındı.
-300 insan gözaltında ve cezaevlerinde kuşkulu biçimde yaşamını yitirdi. Öldürüldü.
-170 insanın işkencede öldürüldüğü belgelendi.
-152 insanın �kaçarken� ve �çatışmalarda� öldürüldüğü açıklandı.
-Cezaevlerinde yaşamını yitiren 299 insandan 43′ü için intihar açıklaması, 73′ü için ise doğal ölüm raporu verildi. 14 insan açlık grevi ve ölüm orucu direnişinde yaşamını yitirdi.
-210 bin dava açıldı. 230 bin insan yargılandı.
-7 bin insana idam cezası istendi. Bunlardan karara bağlanan 50 insan idam edildi. 173 insanın dosyası meclise gönderildi. İdam edilenler arasında yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren de vardı.
-300 gazeteci saldırıya uğradı. Üç gazeteci silahla öldürüldü.
-400 gazeteci yargılandı. 31 gazeteci tutuklandı. Gazeteciler için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
-Gazeteler toplam 300 gün kapatıldı. Yayın yasağı konuldu.
-380 bin insana pasaport verilmedi. 30 bin insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 14 bin insan yurttaşlıktan çıkarıldı.
-142 üniversite öğretim üyesi ve profesörün görevine son verildi. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) kuruldu. Üniversiteler, özgür öğretim ve bilim yerleri olmaktan çıkarılarak kışlaya dönüştürüldü. c**tacıların YÖK�Ü hala devam ediyor.
-Tiyatro oyuncuları, öğretmenler, kamunun değişik yerlerinde çalışan beş bin insan 1402 sayılı yasa ile işlerinden atıldılar.
-30 bin işçi sakıncalı olduğu gerekçesiyle işten çıkarıldı.

İşte 12 Eylül 1980 faşist darbecilerinin ve c**tacıların resmi buydu. Gecenin en karanlık anında, saat 04.00′de, tüm kentlerin sokaklarını tanklarla kuşatanlar, insanlığın düşmanı olarak, tarihin kara sayfalarında böyle yerlerini alıyorlardı. İNSANLIK UNUTMAYACAK, HEP LANETLE ANACAKTI!

Alıntıdır..






__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 
prangasiz
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 mart 2010
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı prangasiz

Şimdi birileri dedi ki, efenim gelin biz bunları yargılayalım..

sonra diğeri dedi ki, ben neyttiysem siz içindi, böyle nankörlük olmaz, tahammül edemem gayri ve intihar ederim..

ve daha sonra da biri dedi ki, efenim zati onlardan kim kaldı? kimi mezara gitti, kimisi ayağı çukurda bırakın ZAVALLILARI..

ama olmadı, YAPMADILAR..

yapamadılar değil, yapmadılar.. orada üç beş salağın yargılanması vs değildi aslolan.. orada aslolan başka bir şey vardı.. neydi bu?

bulandırma denizi uyandırma kerizi..

yoksa bana ne onların yargılanmalarından vs.. ama simieogonun ayağı öyle değil.. efendimiss efendimisss diye dolananlara, AHA ŞİMDİ HESAP MASAT ZAMANI dendiğinde, diğerleri kulak kabartacaklar..

Ne diyeceksin yargılarken..? neden astın neden kestin, sonra neden KAZANILMIŞ HAKLARI NEREDEYSE BİR DAHA ÇIKMAYACAK CİNSTEN BUDAYIP YOK ETTİN.. fısıldayacaklar.. ula neyi budamış bu?.. neyi?
hakkımızı budamış.. yapma yav.. vay p...venk.. ee hakkımız da ne oluyor bu arada?
hani biz işçiyik ya, sendikamız, grevimiz çadırlarımız ve ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ var idi ya..

eeee?

işte onlar..

yani nasıl yargılasın? ne diyecek.. patrona oh dedirtip işçiye vay anam  dedirttin mi diyecek?.. öbür salakta ordan çıkıp, intihar ederim diyor.. ulan seni kaale alan kim.. edersen et.. biz o devrin bu devre getirdiği SÖMÜRÜYÜ EMEK HIRSIZLIĞINI konuşalım.. neyse..


__________________
"Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Yukarı dön Göster prangasiz's Profil Diğer Mesajlarını Ara: prangasiz
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats