HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: İMANİ RETÇİ ENVER AYDEMİR DİRENİYOR Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

http://www.facebook.com/#/video/video.php?v=1205772076597&am p;am p;ref=nf

sustum

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
sasha
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 27 kasim 2009
Gönderilenler: 368
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı sasha

Saffet Metin Yazdı:


sayýn sasha,


Siz sayet Kemalizm ile laikligi ayni sey olarak algiliyorsaniz, Liberalizm'den hic haberiniz yok demem gerekir.

Kemalizm aslýnda Osmanlý modernleþmesinin son noktasýdýr. Kemalizmin temel ilkesi laikliktir. Bunun dýþýndaki ilkelerin önemi tartýþýlabilir ama Laiklik derecesinde deðildir. Tanzimat modernleþmesi laiklik olayýnýn farkýnda idi ama bunu gerçekleþtirmeye cesaret edemedi.

Kemalizmin temel iktisat politikasý liberal ekonomidir. Ama 1928 ekonomik krizi nedeniyle devletçiliðe kaymýþtýr. Kemalist devletçilik ideolojik deðil, keynesyen bir ekonomik tedbir olarak geçici bir devletçiliktir. 


-Ifade ozgurlugunun olmadigi yerde(bakin eylem degil bahsettigim), Laiklik yoktur. Laikligi ifade ozgurlugu gerekli olmayan bir kavram olarak lanse edemessiniz.

Kemalist,(o donemde hareketi temsil eden anlaminda) bir Britanya tanimlamasidir.
Yillarin icinde, bir putlastirma, bir peygamberlestirme vb. sekillerde yuceltilmistir. Hatta bu anlamda edebi eserlerde mevcuttur. Bir lideri sevmek,ve dusunce tarzina sahip cikmak, onun dusunce seklini ve yapabileceklerini, icinde bulunulan cagda yapmak ve uygulamaktir. Aksi, turbeden medet umma olayindan oteye gecmez.


Bakýn M.K. nýn yaptýklarý Türkiye için halký çok etkileyen ve epeyde tepki toplayan þeylerdi. Zor iþlerdi. Kendisinden sonrada iþlerin kaldýðý yerden yürümesi, onun ilkelerine aykýrýlýklar olmamasý açýsýndan Demokrasiye geçilince Ýsmet Ýnönü ve Celal Bayar anlaþtý ve Kemalizm ideolojisi daha belirgin hale geldi. Bu yüceleþtirme onun yaptýklarýný ve yapmak istediklerini oturtma adýna sonraki liderler tarafýndan yapýldý. Bunu kabul ediyorum.

Ama hiçbir zaman M.K.  iþte benim doktrinim budur. Aynen bunu alýn kabul edin demedi. "Doktrin istemem donar kalýrýz " dedi. "En hakiki mürþit ilimdir fendir " dedi (Bu lafý kendisinden baþka Ahmet Cevdet Paþa ve Tevfik Fikret te söylemiþtir. ) , "Çaðdaþ uygarlýk seviyesine ulaþacaðýz onun da ötesine geçeceðiz " dedi.  


-M.K hicbir zaman benim doktrinim dememistir zaten.. Demedigi icin de arkasinda bir Nutuk birakmistir.

Ondan sonrakilerin yaptiklari uzere Kemalizm ortaya cikar. Sahibi olmayan bir izm'in saglikliligindan bahsedilemez. Son mesajinizda sag, sol kemalizmden bahsedip mezhep benzetmesi yapmissiniz zaten.. Oysa ben de size ilk mesajimda, bu sekilde yuceltildigi ve neredeyse din haline getirildigini belirtmistim.

Ben M.K deðince bunlarý hatýrlýyorum. Akýlcýlýk, bilimsellik, çaðdaþlýk hedefleri. Bunlar yüzyýllar geçsede ölmez. Aynen devam eder. 


M.K deyince bunlari hatirliyorsaniz sayet, Kemalizm diye bahsetmemelisiniz. Kemalizm M.K 'nin birebir dusunce ve idesi degildir.

Kemalizm öldü. Falan. Bunlar saçmadýr. Yukarýdaki laflar öldü mü. Laiklik gereksinimi öldümü. 


Yukaridaki kavramlar uygulanmadigi icin Kemalizm, ici bos ve sisirilmis bir balonun patlamasi misali sonmustur. Laiklik gereksinimi olmez. Laiklik alindiysa uygulanir. %25 laik'im, %75 laik olmasam da olur diye bir laiklik tanimi henuz mevcut degildir kavramsal olarak..


Bu yuzden ya laiksinizdir veya degilsinizdir.

Turkiye'deki laiklik , laiklik adi altinda cok ayri, hatta tanimsiz diyebilecegimiz bir versiyonda gitmektedir.

Halbuki gercek laiklik,fikren, yasaklama ve yok sayma temeli uzerine insa edilmis olmadigi gibi, devlet tarafindan anayasayla korunmus tum yatirim insan(ulke insani) adinadir. Daha acigi, topluma dair, bireyin  ifade ozgurlugu on safhadadir.

Türkiyede laiklik anlayýþý,laikliðin bize geldiði Fransadan ayrýdýr. Çünkü Fransada Kilise vardýr. Kilise bir kurumdur. Dini Kilise temsil eder. Fransadaki din Katolik mezhebidir. 


Turkiye'de de Fransiz kilisesinin gorevini, Turkiye'de  Diyanet yapar. Siz Turizm Bakanliginin dini fetva verdigini duydunuz mu hic? Turkiye'de boyle birsey mumkun mudur?

Türkiyede kilise gibi bir kurum varmýdýr. Yoktur. Kurumsallaþmýþ din neydi. Þeyhülislamlýþ teþkilatý ve onun alt örgütü meþihat. Camiler ve din adamlarý Meþihata baðlýydý. Ayný teþkilatý aldý adýna Diyanet iþleri Baþkanlýðý dedi. Türkiyede dini bu temsil eder dedi. Esasen Osmanlýda da bu temsil ediyordu. 


Diyanet'te bir nevi kurumsallasmis dini temsil eder. Isminde bakanlik kelimesinin gecmeyisi sizi yaniltmasin. Ki uygulamada eksiktir ayri konu.

Dini konuda laiklik prensibi çerçevesinde Osmanlý meþihatý yaþýyor. Burada eksik olan mesela farklý bir mezhep olan aleviliðin temsili olayý. tAbii Alevilerin Camiye gideni var (þia, bektaþi), cem evine gideni var. Bu konuda Erdoðan hükümetinin bazý çalýþmalarý var. Çalýþtaylar var. Cem evlerinin de diyanete baðlanmasý, çalýþanlarýna maaþ, kadro verilmesi. Elektrik, su, doðalgaz konusunda ibadet yeri uygulamasý yapýlmasý gibi. 


Osmanli zaten genelinde din isiginda yonetilmistir. Ancak gercek anlamiyla  laik degildir.

Bakýn bunlar bugün konuþuluyor. onbeþ yirmi sene önce konuþýlamazdý.
Daha geçen hafta Muharrem Cemini eErzincan Cem evinden naklen verdi TRT. Bakýn Her kandil akþamýnda okunan mevlutlarýn TRT den verilmesi bile 1974 de Ýsmai Cem in TRT genel müdürlüðü döneminde oldu.

Laiklik baþtan biraz sert uygulandý. Kabul ediyorum. 1930 larýn laikliði ile 1990 larýn 2000 lerin laikliðinin uygulanýþý ayný deðil. Toplumdaki geliþmelere paralel yumuþuyor. 


Sevgili Saffet Metin, 85 seneden bahsediyoruz. Osmanli dun yikilmadi.15 sene daha koyun ustune, bir asir eder.(ortalama, bir bebek dogdu buyudu ve su an ihtiyarlik doneminde) Yaklasik bir asir'da Kemalizm yuzunden gercek laiklik tam manasiyla uygulanamamistir.

Siz, daha bir alt mezhebin varliginin 85 sene sonra dile getirildigine vurgu yapiyorsaniz o ulkede Laiklik hic olmamistir. Sadece mezhep mi? 85 yildir iskence devam ediyor. Buna ne diyecek ne ile savunacaksiniz merak ediyorum.
Laiklik aklima oyle esti diye, dakka basi ulke bekaasi diye  cani istediginde darbe yapip, ulkeyi bulundugu cizgiden en az 10 sene geriye atmak, bir nesli korku psikolojisi ile apolitik, asosyal  buyutmek ve yetistirmek de degildir.

Laiklik ulkede hakim oldugu varsayilan din ve onun alt mezheplerine esit ve tarafsiz sekilde yaklasmaktir. Diyanet Isleri Baskanligi gibi bir kurum olusturup,ona, diger kurumlara ragmen en buyuk maddi miktari  verip,yillarca tek mezhebe hitap ettirmek degildir.


Bakýn bu ülkenin ve Avrupanýn son iki yüzyýllýk tarihi iyi bilseniz bazý þeylere bakýþ açýnýz farklý olur. Türkiyede caný istediðinde darbe yapýlmamaktadýr. Burasý güney Amerika deðildir. 
Siz 12 eylül öncesini yaþadýnýzmý. ? Yaþamýþ olsa idiniz. 12 Eylül darbesi hakkýnda böyle düþünmezdiniz. 1976-1980 arasýnda asýl korku psikolojisi vardý. Heryerde kurtarýlmýþ bölge vardý. Þuralar solcularýn, buralar saðcýlarýn. Ýnsanlar  hava kararana kadar evlerine girmeye çalýþýrdý. Okumaya giden öðrenciler bir taraftan olmaya zorlanýrdý. Tarafsýz kaldýðý için baský görmüþ, okuyamammýþ, okulu býrakmýþ, hatta kafayý sýyýrmýþ çok öðrenci vardý. Bunlar size masal geliyor. Ellisinin üstünde çokta politik olmayan halktan insanlara bir sorun ne diyecekler.

Elbetteki darbe olmasýný istemem. Ama 12 eylül öncesi þartlarý yaþamýþ biri olarak 12 eylülden sonra korku diye bir þey yoktu. Ýnsanlarýn apolitik olmasýndan güzel bir þey yok. Politikayý yapan yapsýn.

Darbeye karþý aydýnlar falan bakýyorum hayat hikayesine 12 eylül den sonra doðmuþ veya önce doðmuþsa o tarihte neyin ne olduðundu bilecek yaþta deðil. Bana vaaz veriyor.


Ben o ulkenin degil 200 yillik, 500 yillik tarihini de biliyorum. Turkiye'nin tarihsel surecini degerlendirirken, emperyalizm'den bi haberse insan, yapilan herseyi mubah gorebilir.

Ozumden hic kopmadigim icin, o tarihi yanlisiyla, dogrusuyla cok iyi bilirim. Ve dahi tarihi, tarihin bizzat kendisinin degil, tarihcilerin yazdigini da iyi bilirim.

O gunlerde darbe yerine fikirlere kulak verebilseydik, slogan olarak atilan "Bagimsizlik" kelimesini tam olarak anlayacak ve bugun emperyalizm'in kuklasi olmayacaktik belkide... Orada sag diye veya sol diye de bagiran neticede bizim insanimizdi. Ama ortada dogrulari bagiranlar da vardi.

Bagimsizlik reddedildigi icin o gun darbe yapildi. Hala da reddediliyor Kemalizm tarafindan.. O gunku guruhun, altinci filoyu  kovalayacak cesareti vardi. Bugunku Kemalist guruhun degil kovalamaya cesareti, atacak slogani bile kalmamistir. Kemalizm, bugunku haliyle, baska bir ulkenin egemenligi altina girmektir. M.K bunu mu ogutlemisti size Nutuk'ta? Bu ne yaman celiskidir?

M.K donemindeki Amerikan milletlerinin durumuna bakin, bir de su anki resimlerine bakin. Kemalizm sayesinde buyumelerine ne kadar destek verdiginizi goreceksiniz.

 

Laiklik ulkede hakim oldugu varsayilan din ve onun alt mezheplerine esit ve tarafsiz sekilde yaklasmaktir. Diyanet Isleri Baskanligi gibi bir kurum olusturup,ona, diger kurumlara ragmen en buyuk maddi miktari  verip,yillarca tek mezhebe hitap ettirmek degildir.

 

BU konuda önceki paragraflarda bilgi vermiþtim. Osmanlýlýn kurumsal teþkilatý ve bakýþ açýsý aynen alýndýðý için böyle olmuþtur. Bu bir eksikliktir. Bu konuda çalýþmalar yapýlmasýna karþý deðilim. Bu bir zaman zemin, olgunluk meselesidir. Bu konuyu AKP hükümetinin açýlým çerçevesinde halledeceðini düþünüyorum. Yani halkta da, hükümetlerde de, bürokraside de bir yumuþama vardýr. Eski katýlýklar kalkacaktýr. Gidiþat bunu göstermektedir.

Bunu Osmanli'ya indirgemek Kemalizm'in tek dayanagidir. Unuttugunuz sey, Osmanli hic bir din'i ,dolayisiyla mezhebi yok saymamistir. Osmanli'da tek tip din veya mezhep goremessiniz. 

Yayilmaci yonetimlerin olmazsa olmazi, din konusunda esnek  olmaktir.600 yil hukum surmesinin ardindaki, en temel gercek budur. Osmanli icin, fethettigi topraklardaki din veya mezhep imparatorluk adina bir ganimet degildir. Dokunmamistir.

Sezar'in hakkini Sezar'a verin.



 

Bütün bu sert politikalarýn hep tarihi arka planlarý vardýr. Türkiye 1876 dan beri çok büyük travmalar geçirmiþtir. Bunlarý halkýna anlatmamýþtýr. Ama bürokrat yetiþtiren Siyasal gibi fakültelerde bu konular anlatýlýr. Çünkü siyasal bilimi uygulamalý tarihtir. Onun için bürokrasi bu konularda serttir.

 

Laiklik devlet tarafindan varligi olusturulan ve idame ettirilen devlet okullarinda, zorunlu olarak din ve ahlak bilgisi dersi adi altinda, din ogretmek degildir.

 

Buna katýlýyorum. Esasen  o öðretilen de dini bilgi falan deðildir. Aslýnda Özel televizyonlar bu konuda epey baþarýlýlar. Mesela en çok seyredilen programlardan biri Nihat Hatipoðlu hocanýn programý.  Sanýyorum hersabah var.


E o halde laik oldugunu iddia ettiginiz sistemde, niye bu tur bir zorunlu uygulama?

 


Laik oldugunu iddia eden bir ulkede, nufus cuzdanlarinda din ibaresi ve hanesi bulunmaz.

 

 

Bunun pratik ne gerekliliði vardý bilemiyorum. Eskiden kalma bir þey. Din hanesinin kaldýrýlmasý olayý yeni geliþmelerle ortaya çýkan bir þey. Kaldýrýlmasýnda bence hiçbir mahzur yok. BU konuda hangi gerekçeyle yok kalsýn denebilir bilemiyorum.

Osmanli doneminde, tebaa kavrami vardir. Hristiyan, Musluman, Sunni, Alevi vb. bu tebaa adiyla anilir.

Din hanesi Osmanli'dan sonraki donemde hasil olur. Dolayisiyla eski tarihle bir baglantisi yoktur.Yeni sistemin icad ettigi bir olaydir.Bugun de bu yuzden Turkiye'nin %99 musluman yanilgisi devam etmektedir.

 


Laik bir ulkede, dindar bir insan, Cumhurbaskani, Basbakan olabilir bu onun en insani hakkidir. Bu makamlara ulastiginda, o kisi,  artik ulkenin, dolayisiyla milletin temsilcisidir.
Ancak bu hak O'na, kendi kamuoyunda ulkenin bir bolgesini, ustu kapali ve imali sekilde  "Gavur" olarak tanimlama hakkini vermedigi gibi," bize oy vermeyen patates dinindendir "gibi bir belirleme yapma hakkini da vermez. Patatese de inanan bir  grup insan olabilecegi gibi, hicbir sekilde inanmayan bir grup ulke insaninin da mevcut olabilecegi   ihtimalini gozonunde bulundurmalidir.

Laik bir ulkede, insan oruc tutmadigi icin dayak yemez.

Bakýn burada yönetimin halka güvenmemesi  olayý var. Halkýn seviyesi malum.  Din çok istismar edildi bu ülkede. Mesela A.P (Adalet partisi), köylü halka Allah ve Peygamber partisidir ha, buna oy verin gibi anlatýldý. Aman þuna oy verirsen kýzýn mini giyer, oðlun içki içer propagandalarý yapýldý.


Ne munasebet? M.K davasinda kime guvenmistir? Kimin destegiyle savaslar yapilmistir? Kim mermi tasimistir?

Bu halk olmasaydi, M.K diye bir isim varolabilir miydi tarihte?

M.K koyluyu milletin efendisi yapar. Kemalizm koyluyu asagilanacak ve guvensiz bir grup olarak tanimlar. Bu nasil bir celiski?

Yonetim kim ki halka guvenmez? Padisahlik donemi sona erdigine gore, yonetimi basa getiren uzaylilar midir? Siz inaniyor musunuz buna?

Yonetim halkin oyunu alarak basa gelirken halka guveniyor, basa gectikten sonra mi guvenmiyor?

Bu Kemalizm'in kendi icinde urettigi paranoyasindan baska birsey degildir. Bunu soylediginiz noktada, ulkede demokrasiden bahsedemessiniz zaten. Halkin seviyesi, yonetimin halka dair yaptigi yatirimlara tekabul eder.

Bunlar etkiye tepki. Tabi oruç tutmayan dayak yemez. Ama bunu devlet yapmýyor. Bir kýsým halk yapýyor.

Devlet kendi ulke ferdinin, canini korumakla yukumlu degil midir? Sucu halka atmaniz, yonetimi temiz kilar mi?

Kanun ne icindir?

 

Dediðiniz makamlara dindar bir insanýn ulaþmasýnda bir mahsur yok. Türkiye olgunlaþacak ve bunlarý aþacaktýr.

Halk dinle kandýrýlabilmektedir. Halkýn demokrasi anlayýþý sýðdýr. Laiklik prensibi tam anlaþýlamamýþtýr. Bu nedenle yönetenler de laiklik elden gitmesin diye ser tepki vermektedir.

Olmayan bir laikligin, prensip olarak anlasilmasi beklenemez ki.. Olmayan bir kavramin elden gitmesine dair tepki nerede gorulmustur?

 

Laik bir ulkede, hangi sebeple olursa olsun,(askeri, siyasi vb.) dusuncesine dair  ulke ferdine iskence uygulanamaz.

Laik bir ulke, bu durumda, kuskusuz kabul edilebilir bir gercek olmasi sebebiyle, ulke korunmasi amacli bir formul dusunmek ve uygulamak zorundadir.(orn;askerligin profosyonellestirilmesi, dolayisiyla bir meslek, ve gecim kaynagi haline getirilmesi gibi)

 

Bu konularýn Laiklikle ilgisi olduðunu düþünmüyorum. Birincisi insan haklarý konusu. Ýkincisi teknik bir konudur.

Insan haklari konusu direk laikligin ilk temel kuralidir. Dusunceyi ifade ozgurlugu denir buna..

Ama Kemalizm laik olmadigi gercegini bildiginden olsa gerek, zaman zaman yanilip itiraf etmekten kacinmaz.

Insan haklarini ortadan kaldirdiginizda, laiklik de, demokrasi de orada yoktur zaten.

 

Laik sistemle, Kuran sistemi bastan cakisir. Laik sistemde zumreler, siniflar vardir. Hepsi farkli dusunceye sahip olabilirler. Kuran'da insan  topluluklarina dair, zumrelestirme veya siniflastirma(alt tabaka, ust tabaka) mevcut degildir. Kuran, icerigi ve soyleyeni geregi, inanc ve inancsizlik kavramlari istune kuruludur.
Laik sistem bu her iki kavrami da kabul eder.Ayrim yapma luksu yoktur.

 

Kur’anda bir din adamlarý sýnýfý yoktur. Laiklik prensibi dinadamlarý sýnýfýnýn siyasi etkisini sýnýrlamak amaçlýdýr. Dini vicdani kanaate indirger. Dolayýsý ile Kur’Anýn laik sistemle bir sýkýntýsý yoktur. Aslýnda Kur’anýn dini yönetimlerle , o hadis, sünnet karýþýmý dini yönetimlerle çok daha büyük problemi vardýr.

Laik sistem ülkenin inançlara göre deðil, akli ve bilimsel prensiplere göre yönetilmesini ister. Devlet her inançtan vatandaþýna ayný kural ve kaideleri uygular. Halbuki dini hukukun uygulandýðý ülkelerde her ayrý inanç sahibinin hukuku ayrýdýr. Modern devlet uygulamada kargaþa ve zorluk yarattýðý için  çok hukukluluðu kabul etmez.

Ben din adamlari sinifindan bahsetmedim ki?????

Laik sistemde, laik yonetim dinsiz (mealen,dinden uzaklasmis bir durusta) olmalidir. O ne Kuran'a, ne Incil'e, ne Tevrat'a gore yonetmez.

Zaten bu yuzden cakisir en bastan.. Ornegin, Kuran zina yapmayacaksin der. Zina'nin yapilmasi icin, mutlak bir tarafin evli olmasi gerekmez. Sahitlerce onaylanmamis bir birliktelik, zinaya karsilik gelir Kuran'da...

Ama gercek laik sistem, kimin kiminle birliktelik yasadigi ile yasanilan birlikteligin statusu ile ilgilenmez. Cunku fert ozgurdur secimlerinde..

Siz Fransa'da iki ozgur bireyin nikahsiz beraberligini sorgulayamassiniz.

Kuran'a inaniyorsaniz, sorgulamak durumundasinizdir. Kuran'da iki insanin birlikteligine dair sartlar ve hukumler bellidir.


 

 Dolayisiyla, Kemalizm hala anlasilamamis bir dusuncenin urunudur. Bir ulkede,  gunluk gazetelerde,(yuzde orani bazinda sayica fazlasiyla yukselmis) hergun okunmaya alisilmis ve artik neredeyse  kaniksanmis, tecavuz, hirsizlik, kadina cocuga siddet, iskence, aclik, issizlik, cinayet, cesitli sosyal sebebe yonelik intiharlar vb. gibi haberler olagan seyler olarak addediliyorsa, zamanin hortumculari elini kolunu sallayip vergiden kacirip gezerken, baklava calan cocuk yargilaniyorsa, Kemalizm bahsettiginiz gibi degil caga uydurmak, cagin gerisine atmistir.

Ne derseniz deyin, ama bence sakin ola ki Kemalizm ile laikligi eslestirmeyin
.

 

Anlaþýlamamýþ bir yaný yok bence.

O dediðiniz konular teknik konulardýr. Laiklikle alakasý yoktur. Çoðu çarpýk kentleþme ile ilgili sosyal olaylardýr. Devlet laik te olsa, olmasa da , böyle hýzlý kentleþmede bunlar oluyor. Benim çocukluðumda Türkiyenin %70 i köyde yaþardý. Þimdi Türkiyenin % 70 i þehirde yaþýyor.  O dediðiniz problemler, sel baskýnlarý, trafik kazalarý, anarþi, terör falan hepsi böyle sosyolojik konulardýr. 40 senede diyelim % 70 köylülükten % 70 þehirliliðe geldik. Tabi o þehirlilik sayýsal þehirlilik, kültürel þehirlilik deðil. O da olacak inþallah.

Bakin, sizin teknik dediginiz konular 85 yil icinde, devlet tarafindan organize edilmesi(gocler vb.), kanunla agir cezalara donusturulmesi(cinayet, hirsizlik, tecavuz, cocuklara tecavuz, dayak vb.) gereken konulardir.

Bizler,en basit ornek  iki dini bayramda, yaklasik kucuk bir ic savas boyutunda(sayica) trafige kurban veren bir ulkenin cocuklariyiz. Biz de asiretten adamin biri eline silah alip bir gunde 45 kisiyi oldurebilir.

Bunlari duzeltmek icin sehircilik veya koyluluk anlayisina ihtiyac yoktur. Kanunun agirlastirilmasina ihtiyac vardir.

Laik sistemde sosyolojik problemler, insana dair oldugundan birincil onemdedir.

Laik olmasa da, bir yonetim bu gibi oluslardan ilk derecede sorumludur.Siz gocu devlet olarak onceden hesap edip yeni yerlesim alani acmassaniz, gecekondu yapimi kacinilmaz olur. Malum ulke fertleri, mensubu olduklari ulkede, bir yerden bir yere goc'de ozgurdurler.

Siz hala anlasilamamis oldugundan bahsediyorsunuz.

 

Aslýnda çaðdaþlýða bir gidiþ olan bu þehirleþmenin bir sosyal bedeli bunlar. Bir fatura. Heryerde böyle olmuþ. Türkiyenin nasýl dinamik bir toplum olduðunu görüyorsunuz böyle. Almanyada falan böyle bir dinamizm yok.

Hangi dinamiklik o?

Koyu de sehirlestirmek(imkan bazinda), devletin gorevidir, laik olsun olmasin. Turkiye'deki gocler, Bogaz manzarasi seyretmek icin yapilmamistir.

 

Hortumcu olayýna gelince, o ekonomide sermaye birikimi ile ilgili olaydýr. Bir  Sermayedar kesim yaratmak ve onu güçlendirmek ile ilgili bir politikadýr. Bunlar Avrupa birliðine girinceye kadar devam eder. Avrupa birliðine girince býçak gibi kesilir veya çok azalýr. Bugün gözünün içine baka baka alenen yapýyorlar. Bu kalkar. 


Ben vergisini olmasi gerektigi seklinde vermeyen hortumculardan bahsediyorum sayin Saffet Metin. Vergi kacirmak da hirsizliktir. En basit sekliyle kazancinizin bir kismini, kanunun ongordugu sekilde deklare etmeden cebe indirmenizdir.

Hirsizligin buyugu, kucugu,sermaye birikimi diye bir gerekcesi  yoktur.

 

Baklava çalan çocuk olayý hukuki olaydýr. Çaktýrmadan çalýp kaçsaydý bu hýrsýzlýktý. Cezasý bir iki seneydi. Vitrini kýrýp çalarsan bu hýrsýzlýk olmaz gasp olur. O da çok aðýr bir suçtur. En az on seneden baþlar. Tabii bu þikayete baðlý bir suç olmakla birlikte, dükkan sahibi þikayetini geri almasýna raðmen, gasp cezasý aðýr bir suç olduðundan savcý kamu davasýna dönüþtürmüþ. Neticede ne oldu bilmiyorum da eski kanun böyleydi. . Þimdi vitrinde olan baklava deðil de , çok pahalý mücevher olduðunu düþünün. Bu gasp olaylarýnda olayýn oluþ biçiminin yanýnda çalýnan malýn kýymeti ne kadar düþünülüyor bilemiyorum yeni kanunda. Ama eski kanun bir olayý gaspa soktumu çalýnan bir lira da olsa, milyar da olsa farketmiyordu.

Kazanci vergilendirmden cebe atmakla arasinda ne fark var? Ikisi de gaspsa ikisi de hukukidir. Digerinde de caldiginiz, devlete gitmesi gereken vatandas adina kullanilacak paradir.O para bir okul, bir hastane yapiminda kullanilacaktir.

Ne farketti?

 

Hukuktaki ve sosyal olaylardaki bir takým aksaklýklarýn Kemalizm le alakasý yoktur. Ayný kanunlar padiþahlýk devrinde de uygulanabilir. Ayný þehirleþme padiþahlýk zamanýnda da, Ýran,Mýsýr gibi dini yönetimlerde de  olabilir.

Devlet yonetimi hukuk kavramindan ayri dusunulemez. Hukuk her yonu kapsar. Kemalizm'de hukuk yoktur diye bir dusunce hicbir zaman hasil olmamistir. Siz hem savunuyorsunuz Kemalizm'i, su noktada da hukukla alakasi olmayan bir kavram olarak lanse ediyorsunuz. Farkinda misiniz?

Halk sosyal ve hukuki olaylarini kendi cozecekse devlete  ne gerek vardir ki?

 

Kemalizm ile Laiklik Türkiyede birbirinden ayrýlmaz þeylerdir.  Aslýnda Laiklik Demokratik düþüncenin olmazsa olmazýdýr . Uygulamada sert davranýlmýþtýr..  Bu halkýn kültür seviyesinden ve sosyolojik yapýsýndan kaynaklanmaktadýr. Gittikçe yumuþadýðýný görüyorum. Halkýnda bilinçlenmesi gerektiðini düþünüyorum. Laiklik asla  ortadan kalkmamalýdýr.

Ustte belirtilen sebepler dolayisiyla Kemalizm, gercek laiklikle birebibir ortusmez.

Uygulamada sert davranilan yerde, demokrasiden, insan hak ve hukukundan bahsedilemez.

 

Herkese selamlar,


Size de selamlar,

 













__________________
sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Yukarı dön Göster sasha's Profil Diğer Mesajlarını Ara: sasha
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

http://www.facebook.com/#/video/video.php?v=1205772076597&am p;am p;ref=nf

sustum

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
mustacanta
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 18 aralik 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 198
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mustacanta

sana tavsiyem imtihanını kendin taşı, anadolu'da bir laf vardır "acıyı adam gibi taşımak" hepimizin ihtiyacı olan bir laf. imtihanın zorluklarına sinirlenip sağa sola saldırmamak, suçlu yaratmaya çalışmamak gerek.
bu sözüne katılıyorum.:)
hayrullah benimde bir işyerim var sizi çok iyi tanımıyorum ama emek verdiğin bir işin sonlanmasının ne demek olduğunu anlıyorum. Belki ebukerimin dediği gibi elimizden bişey gelmeyecek ama bazen bu tarz değişikliklerin fayda getirdiğini biliyorum. babam 12 yıllıık kendi kurduğu işyerinden ayrıldığında tüm aile psikopat gibi olmuştuk. tam üniden mezun olduğum seneye denk gelmişti mühendistim ama babamı yalnız bırakamadım ve berbaer bir mağaza da ticarete girdik. şu an (çok şükür) 12 yılda gelinemeyecen noktaya 2 yılda geldik. Allah sabrınızı artırsın..
Yukarı dön Göster mustacanta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mustacanta
 
evrensel
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 16 kasim 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 422
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı evrensel

İşkence hakkında bir röpörtaj...

Bu ülkede işkenceler'in hertürlüsü yapılıyor..kim ne derse desinn..

------------------------------------------------------------ --

kaynak newsgroups...

"NEŞE DÜZEL: İşkence iddiaları ve gözaltında ölümler çok arttı son zamanlarda. Ne oldu? Bunlar bitmiş gibiydi, neden yeniden çoğaldı?

YAVUZ ÖNEN: Gözaltında ölüm ve işkence bu ülkede hiç bitmedi. Karakollarda, cezaevlerinde şüpheli ölümler kesintisiz sürdü. Sadece AB'ye uyum için demokratik çabaların yoğunlaştığı 2002-2005 yılları arasında Türkiye, geçmişe kıyasla iyi bir dönem yaşadı.

Peki, son zamanlarda ölüm vakaları niye birden arttı?

Siyasi irade caydırıcı olmadı. AKP Hükümeti 'İşkenceye Sıfır Tolerans Programı'nı hiç uygulamadı. Aksine, son dönemde polisten gelen yasal değişiklik taleplerinin hepsini kabul etti. Böylece AKP döneminde polis, geçmiş yıllara kıyasla vatandaş üzerinde daha yoğun bir otorite ve baskı kurdu.

Polis daha mı haşinleşti?

Evet. 2007'de gözaltında ya da cezaevinde on kişi ölmüşken, sadece bu yılın ilk on ayında 31 kişi öldü. Geçen yıla kıyasla ölümler üç misli arttı. Türkiye hukuk devleti olmaktan biraz daha uzaklaştı. Nitekim Türkiye son bir-iki yıldır 'asker ve polis devleti' görüntüsü veriyor. Yurttaşıyla barışık olmayan, onu her türlü şiddete müstahak sayan bir devlet anlayışı bizimkisi. Silaha ve şiddete dayalı üniformalı, pazubentli bir demokrasi bizimkisi.

Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda hükümet ciddi adımlar attığında bu olaylara pek rastlanmıyordu. Hükümetin AB konusundaki isteksizliği bu olayların fazlalaşmasına mı yol açıyor?

AB sürecindeki isteksizlik şiddeti artırdı tabii. Son zamanlarda Türkiye'de şiddetin tırmanmasının temel nedeni hukuksal alt yapının değiştirilmesidir. Siyasiler, reformları AB'den müzakere tarihi alabilmek için göstermelik olarak yaptılar. 2002-2005 yılları arasında AB'ye uyum için atılan demokratikleşme adımları 2005'ten itibaren geri alındı. İşkence ve ölüm vakalarının artmasının bir nedeni de hak ve özgürlüklerdeki bu geriye gidiş oldu. Yeniden olağanüstü hal dönemlerinde kullanılan kanunlara dönüldü.

Neler değiştirildi?

Gözaltı süresini uzatıldı. Polise duraksamadan ateş etme yetkisi verildi. Terörle Mücadele Yasası değiştirildi. Polisin yetkileri genişletildi. Gözaltında avukatla görüştürmeme ve hekimle buluşturmama yoluyla insanlar iletişimsiz bırakıldı. Kusur işleyen güvenlik görevlisine ise hukuksal koruma getirildi. Bütün bunların sonucunda son bir yılda polisin şiddeti arttı. Polis daha rahat aşırı güç kullandı, silahını kolaylıkla ateşledi. Bazısı vatandaşları ensesinden vurdu, bazısı kol kırdı, organ parçaladı.

Polisler mi organ parçalıyor?

Tabii, parçalıyor. Tedavi için bize başvuranların ortaya koyduğu tablo şu ki, vahşette bir artış oldu. İnsanlar çok ciddi darbelere maruz kalıyorlar. Gözaltında organları parçalanıyor. Ciğerleri parçalanıyor, böbrekleri eziliyor, bacak, kol, burun, kafa her türlü kemikleri kırılıyor.

Elinizde bu vahşetin rakamları var mı?

Türkiye'de sadece işkence tırmanmadı. Şüpheli ölümler, faili meçhuller ve yargısız infazlar da arttı. Bu yılın ilk on ayında 31 kişi gözaltında ve cezaevinde öldü, 35 kişi faili meçhul cinayete kurban gitti, 33 kişi de yargısız infaz edildi. Antalya'da motosikletli bir genci ensesinden üç kurşunla vurmak yargısız infazdır. Polis dur ihtarına uymayan vatandaşı tak diye vuruyor. Sokaklar poligona dönüştü. Polis atış talimi yapar gibi insan öldürüyor. Ve bu vakalar soruşturulmuyor. Ama ölümle sonuçlandıkları için kamuoyundan da gizlenemiyor. Bir de kötü muamele var ki, bunların kaydını tam tutamıyoruz. Çünkü polis takibi nedeniyle bize gelmeye korkanlar var.

Polis kendisinden şikâyetçi olanları tehdit mi ediyor?

Tabii. Ya da polis onları izleyebiliyor. İşkence yapıldıktan sonra polis tarafından izlenen çok sayıda insan var. İnsan Hakları Vakfı'na gittiği tespit edildiğinde tehdit edilebiliyor. Size şunu söylemeliyim. Türkiye'de işkencenin nedeni değişti. 1990'lı yıllarda yapılan işkencenin nedeniyle bugünkü işkencenin nedeni değişti. Eskiden konuşturmak için işkence yapılıyordu. Bugün ise sisteme muhalif olan kişiyi korkutmak için işkence yapılıyor. Polis işkenceyi sadece gözaltında da yapmıyor. Daha çok kayıt dışı işkence yapıyor.

Kayıt dışı mı? Anlamadım...

Poliste kaydını tutmadan vatandaşa işkence yapıyor. Sokakta, ıssız bir köşede, arabada şiddet uyguluyor. Sonra o kişiyi salıyor. Aslında polis şiddetinin dozu her alanda arttı. Kitlesel eylemlerde de arttı, gözaltında da arttı. Zaten bu yüzden sadece cezaevlerinde değil, gözaltında da şüpheli ölümlerin sayısı çok fazlalaştı. 2005'ten beri yasalarda yapılan antidemokratik değişiklikler şiddeti kolayca uygulayabilmek için yapıldı. Çünkü kişiye şiddet genellikle o ilk gözaltına alınan sürelerde yapılır. Şimdi Terörle Mücadele Kurulu buna benzer değişikliklerin devamını gündeme getirme çalışması içinde. Genelkurmay'ın önerileri doğrultusunda tekrar yeniden 180 derecelik bir geriye dönüşün hazırlığını yapıyorlar. Biz bu yüzden çok kaygılıyız.

Terörle Mücadele Kurulu İçişleri'ne bağlanacak ve terörle mücadele sivillerin denetimine geçecek diye çok olumlu yorumlar yapıldı. Sizin kaygılandığınız nedir?

Anlayış ve politikalar değişmediği sürece uygulayanın üniformalı ya da sivil olması ne fark eder? Önemli olan yasa ve uygulamaları tekrar geriye götürmektir. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin yetkileri AB reform sürecinde ortadan kaldırıldı, bu otorite ve teşkilat İçişleri Bakanlığı'na devredildi. Bir otoritenin bir yerden alınıp başka bir yere götürülmesi bir değişim ve iyileşme değildir. Çünkü gün gelir, aynı aksaklıklar asker değil, hükümet otoritesi olarak yaşanır. Nitekim yaşanıyor.

Genelkurmay'ın önerisiyle şimdi ne yapılıyor?

Yargısız infazlarla ve operasyonlar sırasında ölen insanlarla ilgili soruşturmaların ortadan kaldırılmasını amaçlayan, güvenlik güçlerinin yetki alanını genişleten değişim talepleridir bunlar. Bir genelkurmay başkanı, "Bir itirafçı bize yer gösterirken karşı tarafın kurşunuyla ölürse sorumlu biz oluyoruz. Bu sorumluluğu üstümüzden alın," demişti. Şimdi, Genelkurmay'ın yanında götürdüğü herkes karşı tarafın kurşunuyla ölmüş sayılacak.

Polisteki bu sertleşme kararlı bir politika sonucu mu oluyor yoksa polis üzerindeki denetimde mi bir eksiklik var?

Polisin denetiminde eksiklik var ama temel neden politiktir. Polisin bugün vatandaşa karşı gücünü çok daha rahat kullanabiliyor olması siyasi bir programdır. Mesela bu siyasi program bir yanıyla şu... Türkiye'yi bir Türk-Kürt çatışmasına sürüklemeye çalışıyorlar. Bu politika her yerde uygulanıyor. On gün önce yaşanan, İstanbul'dan Ağrı'ya giden bir otobüs "bilgi taraması yapıyoruz" diye polis tarafından durduruluyor. Şoför "gecikiyorum, ceza alacağım," deyince karakola götürülüyor, orada dayak atılıyor. Ayrıca polis otobüsteki yolculara karşı civar halkı örgütlüyor ve bir linç ortamı hazırlıyor. Otobüs Ağrı'ya gidiyor ya! Aynı şekilde Gebze Kapalı Cezaevi'nde PKK'lı kadınların kaldığı koğuşun kapıları açılıyor ve erkek adli mahkûmlar kadınların üzerine saldırtılıyor.

Engin Çeber olayında tanıklık edenler kendilerine çok kötü davranıldığını anlattılar. Hatta bir kadın polisin sanığa "seni öldürmek istiyorum" dediğini bile öğren***. Polis niye bu kadar gaddarca ve düşmanca davranıyor?

Bireysel bir kin değil bu. Polisin bu düşmanca davranışın kökeninde siyaset ve ideoloji var. Devletin muhalif vatandaşa kini bu. Türkiye'de potansiyel suçlu olarak tanımlanmış kategoriler var. Bunlar Kürtlerdir, Alevilerdir, gayrimüslimlerdir, solculardır, devrimcilerdir, hak arayanlardır, kadınlardır, eşcinsellerdir. Yani kurulu düzenle ihtilafı olanlardır bunlar.

Polisin eğitiminde bir sorun mu var?

Polisler de bu resmî görüşle eğitiliyorlar. Böylece polis vatandaşın can güvenliğini, huzurunu sağlayan bir kurum olmaktan çıkıyor, devletin yüksek menfaatlerini sağlayan ve tehdit olarak algıladıklarına silah çeken bir organa dönüşüyor. Türkiye'de devlet otoritesi işte böyle kuruluyor. Polis, vatanı, devleti, milleti korumak gibi bir görev üstlenirse, polisi tutamazsınız. O polis sokakta insan da öldürür, gözaltında işkence de yapar. Nitekim bunları yaşıyoruz. Aslında işkence illa bir tarafınızın kırılması demek değildir. Bedeninize hiç dokunulmadan ruhsal işkence de yapılabilir.

Ruhsal işkence nasıl yapılıyor?

Bunun bir yolu tehdittir. Öldürülme korkusu yaratılır ve bedeninizde değil ruhunuzda iz bırakılır. Ben niye yıllardır İnsan Hakları Vakfı'ndayım? Ben aslında bir mimarım. 12 Mart döneminde ben Mimarlar Odası genel sekreteriydim. 1972 yılında, bir grup mimar arkadaşımla birlikte Mahir Çayan ve arkadaşlarını Ankara'da evimizde sakladığımız için gözaltına alındık. Bütün bu bedensel ve ruhsal işkenceleri bana da yaptılar. Bende de öldürülme korkusu yarattılar. Seni önde yürütüyorlar, arkanda sürekli silahlarının mekanizmasını çalıştırıp şakırdatıyorlar. Her an ensenden vurabileceğini hissettiriyorlar sana.

Başka neler yaptılar?

Saatlerce başkalarına yaptıkları işkencelerin çığlıklarını, genç kızlara copla tecavüz girişimlerinin feryatlarını dinlettiler. İşkence yaptıkları insanları gösterdiler. Bana Dev Yol'un liderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu'nu gösterdiler. Ayrıca elektrik şoku da uyguladılar. Aslında Türkiye'de işkence, 1950'den sonra NATO programı çerçevesinde Orta Amerika'daki askerî okullarda eğitilen Türk subayları tarafından sistemleştirildi.

Nasıl sistemleştirildi?

1950'den önce bizde işkence kaba dayak, Filistin askısı gibi geleneksel yöntemlerle yapılıyordu. 1950'den sonra Türk subaylarının Amerika'dan getirdiği kontrgerilla yöntemleriyle işkence sistemli bir hal aldı. 1970'ten beri de bu sistem özde hiç değişmedi. Biz kralı çıplak gördük. O gözaltı sırasında çok yakın arkadaşım olan ODTÜ'lü Koray Doğan'ı sırtından vurup öldürdüler. Bana işkenceyi on, onbeş kişilik bir tim yaptı.

Bir tim mi yaptı işkenceyi?

Evet. Bizi Ankara Emniyeti'nden alıp Güvercinlik'teki jandarma tesislerine götürdüler. Orada beş gün kaldım. Bana işkence yapan timin başında bir yüzbaşı vardı. Daha sonra bu kişi ünlü bir general, ünlü bir komutan oldu. NATO'da görev yaptı. Orduda çok önemli görevlere geldi. Faruk Bildirici'nin kitabında var bunlar. Bütün bunlar işkence işinin ordu içinde kurumsallaştığını gösteriyor.

Murat Belge bir söyleşisinde 12 Mart döneminde kendisine işkence yapanın 28 Şubat'ın darbeci generali Çevik Bir olduğunu söyledi. O yüzbaşı Çevik Bir miydi?

Olabilir. Kuvvetli bir ihtimaldir.

Tekrar bugüne dönersek... Bir polis gözaltındaki kadın zanlıyı taciz etmiş. Bu davranışlar cezalandırılıyor mu yoksa hoşgörüyle mi karşılanıyor?

Hoşgörüyle karşılanıyor. İşkenceciye tolerans gösteriliyor. İşkencenin soruşturulması, sorumlularının cezalandırılması çok zor. Çünkü Türkiye'de işkence bireysel değildir, sistematiktir. Ülkenin her yerinde, karakollarda, jandarmada, özel timde, soruşturma merkezlerinde aynı metotlarla uygulanıyor. Aynı aletler kullanılıyor. Sorumluların cezasız kalması için yargı süreci uzatılıyor ve davalar zaman aşımına uğratılıyor. Yargılanan polisler mahkemeye getirilemiyor. Ama aynı polis terfi ediyor ve emekli oluyor.

İçişleri Bakanlığı tedbir almıyor mu bunları önlemek için?

Hayır. Hemen bir koruma mekanizması geliştiriyorlar ve işin üstünü örtüyorlar. Bu ülkede Çeber'den sonra gözaltında iki kişi daha öldü. Polis açıklamasına göre biri duvardan düşmüş, bu hangi duvarsa... Diğeri de intihar etmiş. İşin kapatılacağını gösterir bu klişe açıklamalar.

Siz İçişleri Bakanı'yla görüşmek için başvurdunuz mu?

Biz 1990'dan bugüne kadar 11 bini aşkın işkence mağduruna hizmet ver***. Ne İçişleri ne de Adalet Bakanı bize, "onbir bin kişiden üç, beşini getirin, bakalım kimmiş bunlar," demedi. Halbuki her bir işkence vakası bir soruşturma konusudur. Bu yılkiler dahil onbir bin soruşturma vakası var elimizde.

Bütün bu kötü muamelelerde Adli Tıp'ın rolü nedir?

En kritik rol onun rolüdür. Çünkü bir işkencenin kanıtı tıbbi rapordur. Türkiye'de işkencenin cezasız kalmasını, verdiği geçersiz raporlarla Adli Tıp sağlıyor bir yerde. Adli Tıp'tan yargıya, birbirini tamamlayan bir sistemin ürettiği insanlık suçudur Türkiye'de işkence.

Polis tarafından vurularak öldürülenlerde bir artış var. Polis silahını eskiye kıyasla daha mı fazla kullanmaya başladı?

Elbette. Çünkü polisin silah kullanma yetkisi artırıldı. Ayrıca polisi koruma mekanizması de güçlendirildi. Oysa uluslararası normlara göre silah kullanma son çaredir ve ancak bir can kurtarmak için kullanılabilir. Ama polisin öldürme vakalarının hiç birinde böyle bir gerekçe yok. Bu insanların hepsi, polisin dur ihtarına uymadığı için öldürüldü.

Hükümetin bu olaylar karşısındaki tutumu ne?

Bu ölümlerin bir tekinde bile bir bakanın istifa etmesi yeterliyken, hiç istifa eden olmadı. İnsan haklarıyla ve işkence karşıtlığıyla ilgili Hükümet'in nutukları yerinde. Ama yaşanan gerçek bambaşka. Bu ülkede işkence görenlerin ancak yüzde 10'unun bize ulaşabildiğini söylersem, tablonun benim anlattığımdan çok daha karanlık olduğunu anlarsınız. İşkence Türkiye'de siyaseten korunuyor. Bir devlet için bir vatandaşın işkencede ölmesi en utanç verici şeydir. Devletin işlediği cinayetin bedeli siyasidir. Ama bu ülkenin Cezaevleri Genel Müdürü, Engin Çeber'i öldüren güvenlik memurları için ne dedi?

Ne dedi?

"Cezaevindeki psikoloji etkili olmuş olabilir. O insanların da sorunları var," dedi. İşkencenin hiçbir gerekçesi olamaz. Vatanın bölünmez bütünlüğü veya hiçbir milli çıkar da işkencenin gerekçesi olamaz. Bu, uluslararası hukukta bir kuraldır. İşkence mutlak olarak yasaktır. Ama Türkiye işkence yasağını uygulamadığı için AİMH'de kendi vatandaşlarına tazminat ödüyor. Türkiye hak ihlallerinde Rusya'dan sonra ikinci geliyor.

Yargıçların işkence konusunda tutumları nasıl?

Son derece umursamaz. Yargıçlar, mağdurların dile getirdikleri işkence şikâyetlerini ciddiye almıyorlar, soruşturma konusu yapmıyorlar. "Bunlar bizi ilgilendirmiyor, bunlar mahkememizin konusu değil," diyorlar. İşkence görenler mahkemede haklarını arayamıyorlar.

Bu iktidar işkenceyi önlemek istiyor mu?

Söylemde istiyor ama işkenceyi önleyecek kurumları oluşturmuyor. AKP samimi değil. İşkenceyi önlemek istiyorsa BM'nin İşkenceye Karşı Sözleşmesi'nin ek protokolünü Meclis'e getirir ve Türkiye'de de sivil heyetler kanalıyla denetim yapılmasının önünü açar. Ama bu protokolü Meclis'e getirmiyor. Oysa bütün AB ülkelerinde bu sivil denetim mekanizması var. Ayrıca Adli Tıp ve cezaevindeki hekimler de bağımsızlığa kavuşturulmalı. Yanlış raporlar çıkıyor oralardan. Bir de soruşturma işi polisten alınmalı. Adli kolluk kurulmalı. Kanıtları o toplamalı. Bakın. Türkiye kritik bir ortama girdi.

Nasıl bir ortama girdi?

Çatışma ve şiddet ortamına girildi ve bu şiddet ortamında güvenlik meselesi insan haklarının önüne geçti. Türkiye'de bugün özgürlüklerin kısıtlanabileceği bir ortam var. Bir savaş hali yaşanıyor. Savaş ortamında hükümetleri boyunduruk altına alan bir anlayış hâkim olur. Milli menfaatler gerekçe gösterilerek şiddet ve askerî yöntemler meşrulaştırılır, vatandaşa baskılar yapılır. Türkiye kamuoyu hep bu psikolojiyle yönetiliyor. Türkiye'deki savaş hali artık bitirilmeli, bir an önce bir barış projesiyle toplum insani ve demokratik değerlere kavuşturulmalı."

Quantcast


__________________
BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Yukarı dön Göster evrensel's Profil Diğer Mesajlarını Ara: evrensel
 
evrensel
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 16 kasim 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 422
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı evrensel

Selam,

İşkence, İnsanın insana ettiği eziyetin adıdır...

işkence, insan onurunu ayaklar altına aldığı için insanlık suçudur...

İşkence insan onurunu aşağılamaktır...

Ayrıca  işkence gören kişinin ve çevresindekilerin yaşadığı travmalarda ayrıca değerlendirilmesi gerekir..

Bu her kimden gelirse gelsin asla meşru gösterilemez.

Ebukerem'in haykırışlarını anlıyorum..ve bende buna sessiz kalmayacağımı sana destek olduğumu bildirmekten onur duyarım..

sevgilerle

 



__________________
BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Yukarı dön Göster evrensel's Profil Diğer Mesajlarını Ara: evrensel
 
mert8
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Yer: Saudi Arabia
Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mert8

Bıisim Allah erRahman erRahim

Allah ın izni ile. . .

 

Beyler, kimin için üzülüp, kimin için yoruluyorsunuz, kontrol ettiniz mi. . . Enver Aydemir in internet sayfasına bir bakıverin isterseniz.

Ben baktım: Sağ tarafta Şanlı Türk Bayrağımızı dalgalandırıyor ve hemen üzerinde İstiklal Marşımızı yürütüyor, ardından hemen altında “A. diyorki” kısmı açmış ve burada O nun sözlerini aktarıyor.

Sorun burada değil. Sorun şu: Yukarıdakileri internet sayfasına yerleştirmiş ama başka yerde “T.C. Devletinin üzerine kurulmuş olduğu temel değerlerin hiç birine sempati beslemiyor olmamdır.”  diyor. Tek bir yorumum var:

   Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Ben bu ve bunun gibi insanlara hiç acımıyorum (işkenceyi tasvip etmediğimi ve yapanların cezalandırılmaları gerektiğini yineliyorum), “cezalandırılması müstehaktır” diyorum. Allah bilir kimin uşaklığını yapıyor. . .

Bu adama maddi ve manevi destek verenlerin tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum. . .

 

Allah a emanet olun

 

mehmet rende

. . .

 

Yukarı dön Göster mert8's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mert8
 
evrensel
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 16 kasim 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 422
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı evrensel

Kimin kimler'e uşaklık ettiğini biz bilemeyiz...

Buradaki destekler işkenceye karşı ortak tavırdır...

Askerlik konusundaki tavrım önceki sayfalarda mevcuttur...

Yalnız mehmet bey,ülkemde işkenceler'in sayısı öncekiler'e göre dahada artmıştır..despot ve baskıcı tutumlarla bu sistem'in kendini muhafaza etmesi savunulamaz...

Mutlaka sistem içierisidne doğrular vardır ama yanlışlar'a ortak tepki boynumuzun borcudur diye düşünüyorum...

 



__________________
BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Yukarı dön Göster evrensel's Profil Diğer Mesajlarını Ara: evrensel
 
kuranihayat
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 22 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 23
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı kuranihayat

1- enver kimsenin uaşağı değil,ylnıza Allah kul olan bir kardeşimiz

2-Türkiyede kac tane mehmet rende var biliyormusun

3-O siteyle imani retçi enver aydemirin alakası yok.baska bir enver aydemir açmış o siteyi

4-önyargı ve zanlar adamı cehenneme götürür...bundan çokça sakın...Şuurunda bile olmazssın

5-Sırf insanlara çakacağız diye şu yazdklarınıza bir bakın.ayıp,yazık,günah...

bize verdiğin tavsiyeyi sana iade ediyrum,biraz sakin kafayla biraz daha düşün...

hucurat suresini oku,şifa verir...bilmeden birine zulmedersin sonrada pişman olursun...diyor ayet...inşallah pişman olanlardan olursun



__________________
"vela temnun testeksir"
Yukarı dön Göster kuranihayat's Profil Diğer Mesajlarını Ara: kuranihayat
 
mert8
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 23 nisan 2006
Yer: Saudi Arabia
Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mert8

 

 

Bıisim Allah erRahman erRahim

Allah ın izni ile. . .

 

Evet, o site Enver Aydemir in değilmiş. . . Uyarı için teşekkür ediyor ve özür diliyorum. . .

Fakat bu konu hakkındaki fikrim aynen devam etmektedir. . .

 

Allah a emanet olun

 

mehmet rende  

. . .

Yukarı dön Göster mert8's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mert8
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats