Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sayın bülentt

burası serbest bir forum. Beğenelim , beğenmiyelim , herkes fikrini söylesin.

Bizim bilgilerimiz külliyen yanlış olsa ne,  olmasa ne. Memleketmi batar yani.

Adam Turan Dursunun, Prof  İlhan Arsel in sitesinde islamiyete saldırıyor da saldırıyor. Onlara bir şey yok. Biz burada fikirlerimizle Hanifliği batırıyoruz öylemi.

Herkes fikrini söyleyemeyecek se böyle ortamlara ne gerek var.

Ayrıca burası bizim gibi gelenekten farklı kişilerin bulunduğu bir yer. Geleneğine bağlı olan Alsın Ömer Nasuhi Bilmen İlmihalini ondan okusun.

Buraya gelmesin.

Ben fikirlerimi söylediğimde sarsılan, tuhaf olan  çok geleneksel gördüm. Gecekondu temeline gökdelen dikilmiyor maalesef.

 Adam bilinçli dindarlıktan ziyade bilinçsiz günahkarlığı seçiyor. E günahımız çok , Allah affetsin, dine de saygımız çok modunda yuvarlanıp gidiyor. Sonuçta herkes kendi fiillerine bir rehindir.

Geleneksel kesimde eh evladım, inşallah Allah hidayet eder, falan diyor. Eh ne ala memleket devam ediyor.

Şurada biz HAKTANSAPMAZ arkadaşla yazışıyorduk. Konu saptı gitti.

Lütfen en azından artık bu başlık altında yazmamanızı rica edeceğim.   

Herkese selamlar.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam bulenttttttt,

burası bir forum...

tabiki açık bir forum olmanın gereği olarak da, burada herkes olayı kişiselleştirmeden bildiğini söyler, sormak istediği soruları sorar ve bilgi paylaşımında bulunur,  karşılıklı istifade sağlanır. 

size uygun gelmeyen fikir veya düşünceler var ise, siz de tartışmalara " fikir bazında " müdahil olursunuz ve bu düşüncelerinizi beyan edersiniz. size göre yanlış olan düşünceleri izale edip doğruyu göstermek için çaba gösterirsiniz...

insanlara " bilgisizlik ve ilkesizlik "suçlamasında bulunmanın foruma herhangi bir katkı sağlamayacağı ise çok açıktır...

Selam

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Metehan2003 demişsin ki;
"Kısır tartısmalar ve cekismelerden
kimseye fayda yok."

Bu tartışma kısır tabi
değil mi? En önemlisini kısır kısır, ayrıntıları
da fısır fısır millete yediririz. Abicim ben tartışmayın
demiyorum. Herkes anlamaya çalışsın ama daha dile,
tarihe, coğrafyaya, hukuka, felsefeye, siyasete hakim
olmadan yaptığınız berbat çeviriler milleti dininden
ediyor.

Tekrar söylüyorum bunun
en çarpıcı örneklerinden biri bu başlıkta, daha ne çorba
yaptığınız konular var ki, millet anlamaya çalışırken
dinini reddetme noktasına gelmiş.

Durben bir bakıyım
yarım yamalak din kültürüm, siyasi bilgim, felsefi
birikimim, dil uzmanlığım vs. değerlerimle, hemen ayeti
çevirir oradan tartışırız değil mi?

Bakın böyle
tartışmaları kendi aranızda, kendi anlayacağınız bir
dilde mail ortamında tartışın. Ama böylesine halka mal
olmuş bir sitede atar tutarsanız milleti doğru
aydınlatmak bir yana müşrik
yaparsınız.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sayın bülent,

Dinin içindeysen, geleneksele bağlı kal.

Dinin dışına çıkınca atış serbest öylemi.

Dinin içindeysen yeni bir şey söyleme , dini rezil edersin.

Ben Süleyman Ateş gibi bir din bilgininin  görüşlerini alıcam , onu link vericem. İnsanları namaza çağıracağım. Bakın işte Ey insanlar din kolaydır. Sabah akşam lütfen namaz kılın, çocuklarınızı da kıldırın diyeceğim.

Dini rezil etmiş olacağım.

Ama adam zaten dinin dışında, ateist falan ( bu arada bu kişilere özel bir tersliğim yok, fikirlerine inanmasam da ,  onlara da fikirlerini belirtme hakkı tanıyorum ) , saldıracak. Onun eylemi delikanlı gibi olacak.

Ben dinde üstelik Tefsir profesörlerine dayanacağım, Kur'an ayetlerine dayanacağım. Bir şeyler söyleyeceğim. İslami sıfatlar arkasına saklanan ikiyüzlü olacağım.  ÖYLEMİ.

Bak kardeşim, ben öyle müzmin muhalif lafları sevmem, Eğer yazılarımı okuduysan söylediklerinin somut ve gerekçeli olması gerekir. Şu fikrinde şuna katılmıyorum gibi.  

Hem Bir çok konuda Yaşar Nuri Öztürk, Süleyman Ateş gibi uzman kişilerin bilgisine dayanarak laf söyleyeceğim. Millete dini sevdirmek için çalışacağım Bir de  milleti imanından ediyorsun gibi laflar duyacağım. 

Seni önce Allaha, Sonra Site Adminlerine havale ediyor. Ve Artık ne yazarsan yaz muhatap olmuyorum.

Hadi Allah selamet versin.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar

Konunun tamamını değerlendirmesemde Metehan beyin sorusu üzere, üzerinde durulan pasaja yönelik serbest acizane ve beni bağlayan değerlendirmem:

"Felem tecidu maen:su bulamazsanız"

"Feteyemmemu saiden tayyiben:yönelin temiz yüzeyliye/yükselmeye"

"Femsehu bivucuhikum ve eydikum minhu:onunla silin ellerinizle kendinizi"

"su bulamazsanız yönelin temiz yükselmeye, onunla silin ellerinizle kendinizi"

Not:Suyun olmadığı yerde temizlenmeye sebep, durum ve zamanın şartlarına göredir. Örneğin temizlenmesi gereken bölgeyi şimdiki zamanda ıslak mendil, peçete, bez vs. olabilir.

Hakikat her zaman Rabbimize aittir.

Muhabbetle...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bu yazı çok gerilerde kaldı. Güncellemek zorundayım; özür dilerim.

hasakcay Yazdı: Merhaba Abdurrahman. İnşallah araştırmaya devam edersiniz. "Müşahede"niz çelişkili gibi geliyor bana. Onu gidermek için buna ihtiyaç var:   "HUNNE şahıs zamirinin, ve ÂT (elif té) eki ile yapılan çoğulların sadece akıllı varlıkların müennesleriyle ilgili kullanıldıklarını yeniden müşahede ettim." Devam: "onlar... FURUŞ'dur." (1)FURUŞ akıllı varlıklar değil. Onlara yaslanmış olan, erkek ve kadın, cennet ehlini mazeret edinmek ise iddiayı kitabına uydurma çabası gibi görünüyor.  (2)Âl-i İmrân 7 bilindiği üzere "âyât" denen söz kalıpları hakkında. Onlar da akıllı varlıklar değil: el kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun HUNNE ummu'l kitâb. Buradaki "HUNNE"Yİ açıklar mısınız lütfen.  Ayrıca ben anılan ayetlerdeki FÎHİNNE kelimesinin meyvalara gittiğine dair bilgiyi yaseen'in oldukça ayrıntılı bir makalesinde okudum (COMPANIONS OF HEAVEN). Çalışmamda kaynak olarak onu gösterdim. Yaseen'in ana dili Arapça.   * Keşke vakit ayırıp benim sözünü ettiğim çalışmamı okusanız. Orada HÛRİLER, KIZLAR, DİLBERLER, HANIMLAR diye algılananları bir arada bulabilirsiniz. İşte o çalışmadan bir bölüm. Konusu, HÛRİLER diye algılanan o "şeyler"in aslında ne olduğu: “Hûriler Rahmân sûresinin neresinde?” demiştik. Mevcut meallere göre Ayet 56'da imişler. Çünkü KÂSİRÂTUT TARFİ  "kısık bakışlı DİLBERLER" imiş. Süleyman Ateş’in meali:   Onlarda bakışları kısa (eşlerinden başkalarına bakmayan öyle) DİLBERLER de var ki, bunlardan önce onları ne insan ne de cin kanatmamıştır.   Yani o dilberlerin kızlıklarını cennetteki erkekler bozup kanatacak imiş.   Oysa Arapça metinde DİLBERLER anlamına gelen hiç bir kelime yok. Ayrıca, KANATMAMIŞTIR denmiyor; DOKUNMAMIŞTIR deniyor (lem yatmishunne).    Daha önce "dokunulmayan o şeyler"in ne olduğu ise Sâd sûresinde görülüyor. Okuyalım:   49:Sakınanlara güzel bir gelecek var. 50:Kapıları onlara açık Adn bahçeleri. 51:Orda yaslanıp bol bol meyva ve içecek isteyecekler. 52:Ve yanı başlarında KÂSİRÂTUT TARFİ ETRÂBÂ. 53:Hesap günü için size söz verilen işte bu. 54:Bizden size tükenmeyen RIZIK.   Görüldüğü gibi KÂSİRÂTUT TARFİ ETRÂB "Erkekler gelse de bizi kanatsa!" diye bekleşen hûriler değil uhrevî meyva ve içecek anlamında RIZIK olup KADINLAR dahil bütün cennet ehline sunulmaktadır.   Daha önce hiç bir insan ya da cin DOKUNMAMIŞTIR onlara. Çünkü öteki dünyanın rızıkları onlar. Bu dünyada yoklar ki dokunulup tadılsınlar:   Oradaki ürünlerden kendilerine her RIZIK verilişinde "Bu, daha önce de bize verilen rızık. Ama BENZERLERİ verilmişti," diyecekler (2:25).   Dikkat, aynıları değil BENZERLERİ. Çünkü bu dünyada UHREVÎ rızık yok.   "Kâsirâtut TARFİ etrâbâ" ifadesindeki TARFİ "uç"tur. Örneğin 11:114’teki TARAFEYİN gibi. TARAFEYİN NEHAR, gündüze ait iki “uç”tur. Gün batımı ve gün doğumu.   KÂSİRÂTU "kasara"dan geliyor. Anlamı: kısaltmak. Örneğin savaş ortamında caiz olan şey "salâttan KISALTMAK"tır -en TAKSURÛ mine’s salât (4:101).   Uhrevî ortamda mesafeler kısaltılmıştır; yiyecek ve içecekleriniz elinizin altındadır. Onlara rahat koltuğunuzdan uzanıverip ulaşacaksınız.   Cennet yaşamıyla ilgili bu kolaylık örneğin İNSAN 14’te de açıklanıyor.   (Süleyman Ateş’in meali): Cennetin gölgeleri üzerlerine yaklaşmış ve MEYVALARI AŞAĞIYA EĞİLDİKÇE EĞİLMİŞTİR –zullilet kutûfuhé tezlîla. "Kâsirâtut tarfi ETRÂBÂ"daki ETRÂB ise ille YAŞIT değil, örneğin NEBE 33’te görüldüğü gibi, BİR BİRİNE DENK anlamına da gelir. O bahçelerin meyvaları olgunluk açısından bir birine denktir. Örneğin bir üzüm salkımındaki danelerin bazısı ham, bazısı kurumaya yüz tutmuş değildir. Hepsi bir birine denktir. STANDART: 31:Sakınanlar kazanmıştır. 32:Bahçeler, üzüm asmaları. 33:BİR BİRİNE DENK daneler. 33:Kevâibe ETRÂBÂ.   KEVÂİB: "kâ'be"nin çoğulu.   KÂ'BE: 1 üzüm danesi KEVÂİB: üzüm daneleri   Ne yazık ki KEVÂÎBE ETRÂB mevcut meallere göre "Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar" anlamına geliyor (Y N Öztürk). İyi ama onlar, KADINLAR dahil, cennet ehlinin HEPSİNE sunulmakta. Biz erkekler o turunç gibi göğüslere erkekçe dokunacağız. Tamam... da ANALARIMIZ, BACILARIMIZ, EŞLERİMİZ nasıl dokunacak? Öyle ya, cenneti hak eden yakınlarımızla cennette de beraber olacağız (13:23).   *   Abdurrahman kardeşim, sizi bu forumda  kendim için bir fırsat olarak görüyorum. Sizden epeyce şey öğrendim. Öğrenmeyi sürdürmek amacındayım, Allah ta isterse. Örneğin benden farklı algıladığınızı ima etiğiniz Nûr 27-29 konusunda.   Hanifdostlar'da "ziynetler"i çok müzakere ettik ama onların 27-29'la ilgisi mi var? İster misiniz ayrı bir bölüm açayım; orda görüşelim?    Sevgi ile, Hasan Akçay

__________________
hasanakcay.net
allahindini.net

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Bülent Bey,

En son iletimde gerçekten doğru düzgün, seviyeli bir tarışma ve bilgi alışverişinde bulunabileceğimizi sanmıştım. Kuzum, Allah aşkına siz ne diyorsunuz da ben hiç bir şey anlamıyorum? Hani nerde kaldı seviyeli tartışmalar, fikirler falan filan? Şu yazdığınız iletilere bir dönüp bakın, okuyun ne yazdığınızı görün lütfen. Ya arkadaşım iki lafınızdan biri bu forumdakiler bilmem böyle bilmem şöyle... E ne yapalım yani, öneriniz ne? Kısacası demek istediğiniz ne? Bunu açık açık söyleyin de biz de anlayalım. Malum, seviye-i şahanelerinize çıkamıyoruz, yetişemiyoruz. Ama böyle olmuyor ki! Şu yazdığınız onlarca iletide bana bir tane seviyeli, düzgün, amaca hizmet eden bir cümle gösterebilir misiniz? Hep sağa sola, foruma, forumdaşlara, sahiplerine sataşmalar da sataşmalar...!

Allah aşkına herkes anlamaz, herkes yorumlar ne demektir? Bir kişi anladı, o da öldü ne demek?

O zaman birader, sormazlar mı adama: Bu kitabın bize3 ne faydası var diye. Madem bir kşi anladı ve o da öldü,  demek ki nu kitap tek bir kişiye indi, o anladı, öldü ve gittti, öyle mi? Hangi akıl bunu kabul eder? Eğer anlamayacaksak bize ne bu kitaptan, dediklerinden, istediklerinden? o zaman sizin mantığınıza göre biz bu kitabın bizden ne istediğini de anlayamayız değil mi? Öyle ya, kitabı anlamayan ne istediğini nerden anlasın? EL İNSAF, EL İSNAF, EL İNSAF BEE!

Ben, Kur'ana bu kadar açıktan ifitra atanı bu forumda ilk kez gördüm. Maaalesef sizi şiddetle kınamakla birlikte akl-ı selime davet etmek durumundayım. Psikososyal ruh halinizi, kişiliğinizi, sosyal çevrenizi vel hasıl-ı kelam kendinizi alın, önünüze koyun, bu hale nasıl geldiğinizi ya da getirildiğinizi anlamay çalışın. Ve anlayıncaya kadar lütfen hiç bir şey yazmayın!

Yazsanız da tasrafımdan cevap alamayacaksınız, bundan emin olun. Ben artık hakaretlere, hezeyanlara cevap yazmaktan yoruldum.

Burası Türkiye Cumhuriyeti ise, Türkiye Cumhuriyeti Laik, Demokratik, Sosyal bir HUKUK Devleti ise eğer, herkes fikirlerni özgürce hakaret vardırmadan söyleyebilmelidir. Bu forum da bir fikrin, ideolojinin, mezhebin vs. temsilcisi ya da savunucusu değildir. Dolayısıyla öncelikle fikir belirtenlere, doğru ya da yanlış, saygı duymak zorundayız. Hakaret ve iftira haricinde herkes dilediğince dildiğini yazabilir, söyleyebilir.

Şöyle akl-ı selim dahilinde düşünürseniz, eminim, söylediklerimi siz bile anlayabilirisiziniz.

Söyleyeceklerim bu kadar.

Selam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Metehan kardeşim!

Ne diyeyim şimdi; en az sizin kadar üzüldüm. Söylediklerimle seni kırmışım, bunu istemezdim, salatla lgili hem kesin görüşünü, kanatını belirtmiş;  önce cevaplamış sonra da sormuşsun!... Bunu ifade etmeye çalıştım. Ama demek ki yanlış anlamaya neden olan, maksadı aşan yanlış cümleler kurmuşum... Özür dilerim, umarım gönlünü alırım, kimseyi kırmak istemem ben... İstersen kaldığımız yerden devam edebiliriz, sen istersen tabi, ne dersin?

Burası çok karıştı, yeni bir başlık altında.

Selam ve muhabbetlerimle. Esenlikler dilerim.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Sayın Haktansapmaz,

Lütfen bu başlık altında devam edin. Ben şahsen ilgi ve dikkatle takip ediyorum. Herkesin söyleyeceği bir sözü ve herkesin herkesten öğreneceği şeyler var.

Selam.