HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: müslümanlar vergisi Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
yunusemre
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 213
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemre

Selam...

Maide Suresi
(13)
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever.

Şimdi sen anlamak istemediğin için ; "Hani Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktu?" diye sorarsın. Adamlar kelimeleri değiştirmemiş, kelimenin sahip olduğu anlamı kaydırarak başka anlamlar yüklemişler kelimelere... Tabi kendi elleriyle yazdıkları kısımları saymıyorum...

 

 



__________________
İsrâ 89
   Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Yukarı dön Göster yunusemre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemre
 
paramex
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 05 kasim 2007
Gönderilenler: 46
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı paramex

Bak kerdeşim hangi ayeti yazarsan yaz çelişkiden kurtulman mümkün değil.Çünkü kuran çelişkili.

İncil ve tevrat değiştirilmedi ise kuran neden indi sorusu hala gündemde kalır

Yok eğer onlar değiştirildi ise,değiştirilmiş kitapların hidayet ve nur olduğunu  söylemek,onlara göre hüküm verilmesini istemek çelişkidir.

Yukarı dön Göster paramex's Profil Diğer Mesajlarını Ara: paramex
 
paramex
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 05 kasim 2007
Gönderilenler: 46
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı paramex

Eğer incil allahtan ise kuran allahtan olamaz,eğer kuran allahtan ise incil allahtan olamaz. İşte size kurandan isbatı.

Meariç

3- O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.

4- Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.

İncil ile kuran arasında ortalama 600 sene var.Şimdi yukarıdaki ayetteki hesaba göre incil allahtan gelmiş ise cebrailin tekrar allah katına çıkabilmesi için 50 000 sene gerekiyor. Hiç vakit kaybetmeden kuranı alıp tekrar gelebilmesi içinde yine 50 000 sene daha lazım. Toplam 100 000 sene.

 

Şimdi bu hesabı kurana göre uygulayalım.Kuranın 23 senede inidirildiğini biliyoruz.Bir çok ayetinde yaşanan olaylar üzerine indiğide malum.Mesela müslümanların bazı davranışlarıın hatta peygamberin bile bazı hatalarının uyarılması sözkonusu kurana göre.Bu hataların düzeltrlmesi için gerekli ayetleri cebrailin getirebilmesi için 50 000 seneye ihtiyacı var.

 

Peki nasıl oluyorda kuran 23 senede tamamlanıyor ? 

Yukarı dön Göster paramex's Profil Diğer Mesajlarını Ara: paramex
 
yunusemre
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 213
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemre

Nahl Suresi
(44)
(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur'an'ı indirdik.

Nahl Suresi
(64)
Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman eden bir topluma doğru yolu gösterici ve rahmet olarak indirdik.

Nahl Suresi
(89)
(Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü ( kıyamet saatini ) düşün. Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

 

Ta Ha Suresi
(113)
İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık.

Yasin Suresi
(70)
Diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.

Kur'an'ın neden gönderildiğini, neden indirildiğini anlatan daha birçok ayetler var.  Kur'an'da çelişki arayacağına önce Kur'an'ın neden indirildiğini öğren...

------------------

Cebrail'i sen galiba bisikletle gazete dağıtan çocuğa benzettin... Git gel Konya 6 saat :)

Şimdi yukarıda yaptığın hesabı bir de şu bilgiyi öğrendikten sonra yap...

Hac 47. Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

Secde 5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.

Hesaplar karıştı di mi? :)

Zaman görecelidir, izafidir. Bkz; http://www.mucizeler.com/bolumler/12_1400yilonce.htm



__________________
İsrâ 89
   Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Yukarı dön Göster yunusemre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemre
 
paramex
Yasaklı
Yasaklı


Katılma Tarihi: 05 kasim 2007
Gönderilenler: 46
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı paramex

Hesaplar karıştı di mi? :)

Karışır tabi çünkü kuranın bir dediği diğerini tutumuyorki. Birinde 50 000 der diğerinde 1000 der. Bak kendin bile itiraf etmişsin. Helal olsun en sonunda kuranın çelişkili olduğunu anladın.

Yukarı dön Göster paramex's Profil Diğer Mesajlarını Ara: paramex
 
berguzar
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 20 ekim 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı berguzar

ah paramex ah;

kuranda geçen bu tarz hesaplamalar sadece sembol olarak verilmiştir. Yani dünyadaki algılayışın farklı,ebedi hayattaki algılayışın farklı olduğunu göstermek içindir. Dünyadaki matematiğin ebedi hayatta farklı olduğunu vurgulamak içindir.

Sen bu rakamlarla boğulursun be güzelim...



__________________
benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Yukarı dön Göster berguzar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: berguzar
 
yunusemre
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 16 mayis 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 213
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı yunusemre

paramex Yazdı:

Hesaplar karıştı di mi? :)

Karışır tabi çünkü kuranın bir dediği diğerini tutumuyorki. Birinde 50 000 der diğerinde 1000 der. Bak kendin bile itiraf etmişsin. Helal olsun en sonunda kuranın çelişkili olduğunu anladın.

Kur'an bir bütündür. Sağı, solu, ayrı değildir.

Senin gibi düşüncesizler anlamaz diye Allah Secde 5. ayette ve Hac 47. ayette bizim gün kavramımız ile Allah katındaki gün kavramının farklı olduğunu söylemiş...

Bizim bin yılımız Allah katında bir gün ediyor. Şimdi hesapla bakayım...

 

 



__________________
İsrâ 89
   Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Yukarı dön Göster yunusemre's Profil Diğer Mesajlarını Ara: yunusemre
 
rehber02
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 28 eylul 2007
Yer: Zimbabwe
Gönderilenler: 290
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı rehber02

Selam,

Ya hakkaten çok komik olmaya başladı bu parapul. Gülmekten kırılıyorum. Eleman iyice sıkıştı. Yapmayın arkadaşlar, siz de bu kadar gitmeyin üstüne, yazıktır ya. Valla gül gül bir hal oldum. parapul battıkça batıyor. Eeee uyarılarımız dinlemezsen böyle oluyor işte güzelim (berguzarın dediği gibi) :)))))))

Yukarı dön Göster rehber02's Profil Diğer Mesajlarını Ara: rehber02
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam

Aşağıdaki yazıyı pek adetim olmamasına rağmen, yunusemre kardeşin
samimi gayretine katkıda bulunmak için alıntıladım. (sıkıntı oluşturursa
moderatör kardeşler kaldırabilir, link verebilir veya...)

Bırakalım müslümanları, satanistler bile artık bazı şeyleri daha ilmi
teammüllerle ortaya koyuyorlar. Cahilin ağzından çıkan bilimden insan
sıkılıyor

bakın paramex

anlayamadığınız şudur
safsatalardan iman sahipleri etkilenmezler
fakat eğri olanı elden geldiğince düzeltmek
iman ın tezahürü olduğudur.

---------------
www.bilinmeyen.com   dan....


Kaç yaşınızda olduğunuzu sanıyorsunuz?


Zamanı takvimle ölçüyoruz ama hangi takvimle? Çağlar boyu bir çok
takvim kullandık ve hala zamanı ölçme konusunda emin değiliz.
Yaşamımızdan yıllar eksiliyor veya fazla geliyor. Şu an, hangi yılda
olduğumuz bile kesin değil. Gerçek takvim beynimizde ve onun yönettiği
kalp atışlarının sayısında saklı; belki de gelecekte kalp atışı sayısına göre
zamanı belirleyeceğiz...

Kaç yıl yaşadınız? Ya da, kaç yaşındasınız? Ne kadar zamandan beri bu
gezegende yaşıyorsunuz? Örneğin, 30 yaşındayım, dediniz... Peki ama
nereden biliyorsunuz? Emin misiniz? Nüfüs kağıdınıza bakarak bunu
söylüyorsanız, yanılıyorsunuz çünkü bu sizin hukuk yaşınızdır. Yok eğer
annenizin veya babanızın size söylediği zamana göre yaşınızı
söylüyorsanız, yine yanılıyorsunuz çünkü bu kez onların hukuki
zamanlarını kullanıyorsunuz. İyi de acaba, gerçekten kaç yaşındasınız?İşin
aslına ve bu yazının gittiği yöne bakacak olursanız, hiçbirimiz yaşadığımız
veya dünyada bulunduğumuz zaman diliminin uzunluğunu gerçekten
bilmiyoruz. Eğer zaman konusunda, yakın bir gelecekte, halen
kullandığımız zaman ölçülerini bir yana bırakıp, kozmik takvime göre bir
düzenleme yapmazsak, geçmiş yanılgılarımızı gelecekte de yineleyecek ve
şu an pek farkında olamadığımız ciddi hataları yineleyip duracağız.

969 yıl yaşayan peygamber...

Güneş bize zamanı belirler, dünyamızın onun çevresindeki bir turu bize
bir günü yani 24 saati verir, diğer ölçü gök objemiz ise Ay´dır, tam bir
hesaba kalkışırsak, 29 gün, 12 saat, 44 dakika ve 2.8 saniyede bir aylık
bir zaman ortaya çıkar. İlk insan toplulukları, Güneş´in değişiminden çok
Ay´ı daha kolay izliyorlar ve biraz da karanlığı aydınlattığı için, zamanı Ay
´la belirliyorlardı. Hatta ilkel toplumlar, zamanı mevsimlere göre
ölçüyorlardı. Örneğin, yağmur mevsimi yılın başı olarak kabul edilirdi yani
İlkbahar ve Sonbahar yağmurları birer yıl olarak alındıklarında, bize göre
bir yılı iki yıl olarak yaşamış sayılırlardı. O zaman çok uzun bir ömür
ölçüsü ortaya çıkıyordu. Tevrat´da adı geçen çok uzun ömürlü
peygamberlerin farklı bir zaman ölçüsüyle değerlendirildikleri
düşünülmelidir. Peygamber Methusalah´ın 969 yıl yaşadığı yazılmıştır
ama bu süreyi, günümüz takvimi ile değerlendirecek olursak, 79 yıl
yaşadığını anlarız. Yıl ölçüsü, bugün için 12 aydır, buna bir yıl deriz. Ama
Ay takvimi ile farklı bir yıl buluruz yani Müslüman zaman ölçüsü Hicri
takvimde olduğu gibi. Hicri takvimde de, 12 ay vardır, aylar 29 veya 30´ar
gün çekerler ama Ay günlerine göre, bir ay 29.53 gündür ve 12 ayın
toplamı bu hesapla 354.36 gün olarak ortaya çıkar. Bundan ne mi olur?

Hicri ve Miladi takvim birleşecek;

Cevap açıktır; her yıl bu düzeni sürdürürsek, üçüncü yılda, yeni yıl bir gün
önce. altıncı yılda iki gün önce başlayacak ve bu eksilme sürüp gidecektir.
Sonuçta 60 yılda, 20 gün eksilecektir, peki ama tüm yaşamda 20 gün
nedir ki? Ama bu kadar değil! Güneş´in çevresinde dönüş süremiz 365
gündür fakat yukardaki Ay hesabına göre, bu süre 11 gün daha kısadır
yani yılda bir 11 gün daha kaybediyoruz, üç yılda bu süre 33 gün yani bir
aydan fazladır. O zaman 33 yıl sonra 363 günü yani yaşamımızdan
yaklaşık bir yılı yitiririz. O zaman da, Hicri tarih sürelerini hesaplarken
ortaya ciddi farklılıklar çıkacaktır. Peki ama hangisi doğru? Hicri takvimin
9.ayı Ramazan´dır, gün ışığında oruç bir ibadet olarak Ramazan boyunca
yerine getirilir, ışık bitince de oruç sona erer. Bu Allah´a ibadetin yanısıra,
O´nun yarattığı yaşam kaynağı Güneş´e gösterilen saygının da bir tür
ifadesidir ama Ramazan, dünyanın dönüşü doğrultusunda, mevsimlerin
dönüşümü ile orantılı olarak her 33 yılda bir döner, yani mevsim
değiştirir, uzun bir hesap sonucunda, oruç tutma süreleriyle, gündüz
uzunluklarının ters orantılı oldukları görülür. Bu da bize yine gün
hesabının değişkenliğini gösterir; Hicri takvim, Hz. Muhammed´in Mekke
´den Medine´ye Hicret tarihi olan miladi 622 yılı ile başlar. Ama
yukardaki kayıp gün hesabının sonucunda görülür ki; her iki takvim
birbirine yaklaşmaktadır, hesaplamalar sonucunda görürüz ki, 20.874
yılında Hicri ve Miladi takvimler bir olacaktır ama buna daha çok zaman
var...

Şu an hangi yıldayız?

Miladi takvimin babası, Roma İmparatoru Jül Sezar´dır, bilinen Güneş Yılı
hesabıyla takvim yapılmıştır. Modern astronomide bu değerin kökü
dünyanın Vernal Ekinoks´u yani İlkbahar´ın ilk günüdür. Sezar´ın sistemi,
MS 325´de İznik Konseyi´nde kabul edilmiş ve günümüze kadar gelmiştir
ama yanlıştır. Çünkü vernal ekinoks yani baharın ilk günü hem her yıl
değişmekte, hem de Ekvator´dan kutba doğru farklılık göstererek ayrı
günlerde oluşur. Bu sisteme göre, her 400 yılda bir, üç yıl kaybedilir ve bu
kayıp oranı katlanarak artar. Kısacası bu takvime göre, bugüne kadar
146.097 gün yani 97 artık yıl kaybı vardır; bu da 12 yıl demektir. Bir
gariplik daha var; 1582´de Hristiyan dünyası ikiye ayrıldı; Protestanlık
kurulmuştu, o zaman Paskalya törenleri temel alınarak yeni bir zaman
ölçüsü ortaya çıkarıldı, bu kez 11 günlük bir zaman farkı vardı. Sonuç
tuhaftı; çünkü Katolikler George Washington´un doğum gününü 11 Ocak
´da kutlarken, Protestanlar 22 Ocak´da kutluyorlardı ve bu olay sürdü
gitti. Bu defa 1800´ler de Ortodokslar, iki sistemin ortasında bir
düzenlemeye giriştiler, İlkbahar gününü 5 gün farklı kabul ederek
Gregorian Takvim´e yeni bir düzen getirdiler ve Ortodoks Rusya´da bu
sistem kabul edildi ve tabii işler iyice karıştı. Artık yıllar tamamen
değişiyor ve 40 yaşındaki biri üç yaşında gözüküyordu. Elbette ki tüm bu
karmaşa adına takvim denen basılı kağıtların üzerinde; tüm takvimler aynı
içerikte ama zamanı gerçekten belirleyen mevsimsel dönüşümler ve
Güneş olduğuna göre gezegenin çeşitli yerlerinde farklı hesaplar
yapılabilir. Özetle bir zaman paradoksu ile karşı karşıyayız ama biz
gerçekten kaç yaşındayız? Yani dünyanın her yerinde aynı zaman
ölçüsünü kullanmamız zor gibi görünüyor. Halen kullanılan Julien Takvimi
´ne göre bir insan doğum gününü, her yıl 13 gün daha önce kutluyor ve
yaşını ancak göreceli olarak bilebiliyor. O zaman, 40 yaşındaki bir insan o
yaşa kadar 520 gününü yitirmiş oluyor yani 40 yaşını kutluyor ama
aslında 40 yaşında olmuyor.

Hz İsa ne zaman doğdu?

Matta İncili 2/1´i okuyoruz; "Hz İsa, Bethlehem´de Kral Herod döneminde
doğdu..." O tarihte geçerli olan, kayıtlarda Herod döneminde kullanıldığı
görülen Dionisos Takvimi´ne göre, İsa´nın doğduğu yıl 1. yıl değil aslında
4. yıldır; bu kez de şu andaki takvime göre 4 yıl önde olduğumuz ortaya
çıkar yani şu anda 2000 yılındayız. Yani 4 yıl daha yaşlıyız. Yine Matta
İncili, doğan peygamberden korkarak, iki yaşındaki tüm çocukların
öldürülmesini emreder ve ardından ölür, yani Hz. İsa Herod öldüğünde,
İncil´e göre iki yaşındadır, işler iyice karışıyor. İncil´deki zamanlamaları
toparlarsak, artı eksi sonuçta 17 yıllık bir zaman kaybı karşımıza çıkar ve
bir kez daha farklı bir zamanda oluruz; demek ki, şu anda 1979
yılındayız. Peki öyleyse, gerçek nerede? Zaman içinde zamansızlığı mı
yaşıyoruz? İnsanlık dinsel inançlara göre zamanı ölçtüyseler, aynı yılda
doğmuş çeşitli inançlardaki insanlar, Budist, Hindu, Protestan veya
Müslüman ayrı yaşlarda mı oluyorlar? Zira, Uzak Doğu´da karmaşa iyice
büyüyor. Güneş´in ve dünyanın karşılıklı konumları bir başka fenomen;
dünyanın Güneş´in çevresinde ne zaman dönmeye başladığını bilmiyoruz,
kendi kendimize ölçüler kolmuş, tarihler, yıllar belirleyip duruyoruz.
Kimbilir, 500 yıl sonra nasıl bir takvim kullanacağız?

Kalp atışları zamanı belirliyor...

Bilinen resmi kaynaklara göre, en uzun yaşamış insanlardan birisi 115
yaşında ölen bir İngiliz kadındır, bu yaşa bilim tarafından üst tavan kabul
edilir yani insanın yaşayabileceği en uzun süre 115 yıl civarıdır. Diğer
canlı türlerine geçelim; ağaçlar hariç tabii çünkü onlar çok yavaş
yaşıyorlar ve hareketsizler yani aktif bir yaşama sahip değiller. Balıklar
için yapılan araştırmalar sürüyor; bilim gerçek anlamda yaşlanarak ölen
bir balık ömrünü henüz kesin saptamış değil; bir bilimsel araştırmaya
göre balıklar yaşlanmıyorlar; nitekim, birçok efsanede çok yaşlı balıklar
vardır, bir Kelt yazmasında 200 yıldır aynı gölde yaşayan bir balıktan söz
edilir. Deniz canlılarının en uzun ömürlü canlısı 200 yılın üzerinde
yaşayan Galapagos kaplumbağalarıdır ve onlar da çok yavaş hareket eden
hayvanlardır. Papağan veya kuğular gibi... Bu araştırmaya göre zeka,
yaşlanmayı hızlandırmaktadır. Fil fareden daha uzun yaşar ama tüm
bunlara rağmen insanın avantajı yine zekasıdır çünkü yüz yaşına gelmiş
bir insan, diğer tüm uzun ömürlü canlıların ölümlerine tanık olur zira
zekasıyla yaşamayı bilen ve doğanın sayısız ölüm nedeninden
olabildiğince kurtulmayı beceren tek canlı türüdür. Ama yine de,
İnsanoğlu´nun yaşamı yüz yılı aşamaz, bunun bir nedeni de
duygusallığıdır... Fiziksel boyut, metabolizmayı etkiler bunun göstergesi
kalp atışlardır; ortalamalara bakarsak, farenin kalbi dakikada 590 defa
çarpar, köpeğinki 95 defa, insanınki 72 defa, filin kalbi ise dakikada 30
defa çarpar. İşte, ömrün zaman ölçüsü buna bağımlıdır yani fizik zaman
ve yaşam düzenimiz, kalp ritmi ile ilişkilidir ve sır burada saklıdır; Aslında
insan yüz yaş civarında öldüğü zaman, kalbi çarpan diğer tüm canlılardan
çok daha uzun yaşamıştır yani kalbi en çok sayıda artmıştır çünkü diğer
çok uzun ömürlü canlılar, bir nedenle hatta çoğu zaman insanın elinde
çoktan ölmüşlerdir. Acaba kalp çarpma sayısı bize yaşam ve zaman
ölçüsü belirlenmesi yolunda ışık tutabilir mi? Doğum zamanımızı gerçek
olarak bilemiyoruz; Çünkü gezegenimizin zaman düzenini çözebilmiş
değiliz; hatta bu sırrı çözsek dahi sanki uyum sağlayamayacağız.
Önümüzde çok uzak ufuklarda, sisler içinde olsa dahi, evrensel bir formül
gözüküyor sanki; madde kütle artıp, zeka azaldıkça yaşam süresi uzuyor
ama madde küçülüp, zeka arttıkça yaşal süresi azalıyor, peki acaba
maddeyi iyice küçültüp, zekayı çok ilerletirsek? Ama bu henüz ham
hayal... Ama madde ötesinin ve sonsuz yaşamın sırrı galiba bu yönde;
sadece bir varsayım olarak tabii...

R Kompleksi´nin sırrı...

Gerçekte, zamanı kalp atış sayısı belirliyor; bu sayıyı belirleyen yer ise
beyin kökü ve onu örten R Kompleksi; kalp atış sayısı ve solunum düzeni
buradan yönetiliyor; töresel duygularımız, saldırı iç güdümüz, toprağa
bağımlılığımız ve sosyal hiyerarşi anlayışımız buradar doğuyor; bu sistem
milyonlarca yıllık bir gelişim sonucunda bu hale gelmiş ve hala gelişmekti.
Evrensel programcı programı böyle yazmış gibi... R Kompleksi, kalbimizin
kaç kez çarpacağını belirliyor, ortama göre ayarlıyor hatta biliyor ve
alınyazısı anlayışı da buradan kaynaklanmakta. Gerçek zamanını ve yaşını
bilemeyen bizler, ölümle her an yüz yüzeyiz; dinsel ve felsefik dogmalar
sonucunda varlığımızın nedenlerini dışımızda arıyoruz ama sır
kendimizde saklanıyor; gece olduğunda çevresine göremeyen ve korkan
ilk insan, bir kovuğa saklanarak uyumayı seçti ve evrim bu seçimi
işleyerek metabolizmamızı belli bir süre için uykuya mahkum etti. Tersi
de olabilirdi veya gecenin olmadığı bir gezegende yaşayabilirdik, kimbilir
nasıl bir canlı türü olurduk? Uyku zamanı acaba kalp ritminin değişimi
nedeniyle nasıl değerlendirilmeli? Çünkü uyurken yaşamımız yavaşlıyor, o
dinginliği uyanıkken yakalayabilsek nasıl olurdu? Meditasyon, yoga gibi
yöntemler bize bunu bir oranda sağlayabiliyorlar ama zararlı etkilerden ve
alışkanlıklardan korunmak şartıyla. Buna karşın, çok üstün zekalı
insanların çok az uyuyarak, ömürlerini bitirdiklerini görüyoruz, içlerinde
çok kısa veya çok uzun yaşayanları var ama süre ne kadar olursa olsun,
onlar yaşamlarına birkaç bin hatta bazen milyon insanın
yapamayacaklarını sığdırabiliyorlar. Yukardaki araştırmaya göre beynin
yeterli bilinç düzeyinde olması, R Kompleksi´ni etkileyip yeni süreçler
yaratıyor. Eğer böyleyse, doğasal kirlenme de dahil olarak, yaşamsal
kirlenmeden uzaklaştıkça yaşam süremiz değişebilir. Neye göre mi?
Takvime göre değil tabii ki, çünkü değişen beynimizdeki yaşam süresidir
ve zamanın gerçek ölçüsü beynimizdedir. Gerçek yaşımızı asla
bilemeyeceğiz, bu süreç R Kompleksinde yazıyor ama biz onu okumayı
henüz bilmiyoruz, aksine ölümü çabuklaştırmanın yollarını daha iyi
öğreniyor ve her geçen an ölüme daha çok koşuyoruz aynen kelebeğin
ışığa koşması gibi...

İçimizdeki ve bir parçası olduğumuz dışımızdaki kozmik zamana göre,
belki bin, belki de bir yaşındayız; bunun önemi pek yok; varsın takvimler
olsun; aslında takvimler dünyasal ihtirasların göstergesi olarak çok işe
yarıyorlar; varsın öyle kalsınlar. Bilim fiziksel yıpranmayı yavaşlatmaya
uğraşırken, bir yandan da daha çok ve daha hızlı öldürmenin yollarını da
arıyor. Bu çelişki arenasında, yaşımızın fazla önemi yok sanki, en iyisi
takvim kaosundan uzaklaşarak, arzuladığımız yaşı maskara olmadan
hissedip yaşayabilmek. Sonuçta zamanı biz belirliyoruz; ölerek ve
öldürerek...
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

<< Önceki Sayfa 4
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats